2. Hayatının Seçimi

170 17 3
                                    

Ertesi sabah yine kabuslarla uyandı. Her seferinde çeşit çeşit gördüğü kabuslarla dolu bir gece daha sabahı bulmuştu. Gözleri acıyordu ama tekrar uyuyup o kabuslara katlanacak kadar da cesur hissetmiyordu kendini. Üstelik Seçim Töreni vardı bugün.

Her sabahki rutinini tekrarlayıp hazırlanmaya başladı. Bu kez mavi etek yerine dar bir pantolon ve ona uygun bir gömlek giymeyi tercih etti. Ayaklarına, sürekli giymeye alışık olduğu topuklulardansa çantasında taşıdığı sporları seçti. Bugün rahat takılmak istiyordu.

Evet önemli bir gündü ama bu önemli günü ancak rahat olursa atlatabilecekti.

Saçlarını ise açık bıraktığında o Bilge görüntüsünden bir adım daha uzaklaşmıştı. Kahvaltıya indiğinde, bu gün için de güzel bir kahvaltı hazırlama planı vardı aklında. Bu evde geçireceği son günü güzel hatırlamak istiyordu.

Kahvaltıyı hazırlayıp babasını uyandırmaya gitti. Babası otoriter tavrını uyurken bile kaybetmiyordu. Düzenli bir uyuyuş Angelica'ya her zaman inanılmaz gelmişti. Kendi, kabuslarla boğuştuğu gecelerin sabahında yastık, battaniye ve kendi farklı koordinasyonlarda uyanırdı.

Usulca babasının yanına gidip yanaklarından öperek "Günaydın babacığım." Dedi.

Babası bu hareketi beklemediği için şaşkınca gözlerini açtı. Sonrasında keyifle "Günaydın prensesim." Dedi.

"Kahvaltı hazır. Hadi bakalım aşağıya koca adam." Dedi Angelica kapıya giderken.

Kahvaltı harika geçti. Babası Angelica'ın Bilgelik'i seçeceğinden emin olduğu için konuyu dahi açmadan keyifle yaptı kahvaltısını. Angelica babasını kandırıyor olmanın suçluluğunu hissediyordu yüreğinde ama son kahvaltılarını ziyan etmeyecekti.

Birlikte evden çıkıp Seçim Töreni'nin yapılacağı gökdelene gittiklerinde Sally'i gördü ve babasına "Geliyorum." Diyerek Sally'e koştu.

İki kız kucaklaştıklarında kulaklarına fısıldayarak,

"Korkusuz'a selam olsun."

"Dostluk'a selam olsun." Dediler.

Biliyorlardı, gidecekleri yerleri de bir daha birbirlerini göremeyeceklerini de biliyorlardı. Gözleri nemlenmişti.

Hem Sallay'nin ailesi hem de Angelica'nın babası kızları çağırınca son kez sarıldılar ve ailelerinin yanına döndüler.

***

Angelica törende yapılan konuşmaları, seslenilen isimleri hayal meyal takip etti. Sally Sunpier ismini duyduğunda ise ilk defa törene dikkat etme gereği hissetti.

Sally coşkuyla yerinden kalkıp ortadaki kaselerin olduğu alana gitti. Tek kullanımlık bıçakla elini kestikten sonra kanını hiç beklemeden Dostluk kasesine damlattı. Yüzünde verdiği kararın huzuru vardı.

Angelica kafasını çevirip Sally'nin anne ve babasına baktığında yüzlerinin güldüğünü ve "Doğru kararı verdi." Dediklerini duydu.

Gerçekten de ailesi Sally'nin her durumda arkasında olduklarını kanıtlamıştı.

Ama bu olay babasının hiç hoşuna gitmemişti.

"Nasıl olurda kızları başka topluluğu seçti diye bu kadar mutlu olabilirler ki?" diye söylendiğini duydu.

Angelica vereceği kararın baskısını bir kez daha hissetti üzerinde. O sırada isimler okunmaya devam ediyordu. Ve sıra Angelica'ya geldi.

"Angelica Blackly."

İsmini duyduğunda kalbi tekledi. Babasına bakıp yerinden kalktı ve ağır adımlar ile orta alana yürüdü. Bıçağı eline aldı ve elini kesti. Çıkan kanı görünce aklına simülasyonda beyni dağılan adam geldi. Simülasyon testi de yüreğinin sesini duymuştu. Onu Korkusuzlara yönlendirmişti.

Elini Korkusuz kasesinin üzerine uzattı ve kan damlamak üzereyken yüzünü babasına döndü. Dudakları sessizce "Özür dilerim." Derken kan cızırtılarla kaseye damladı.

Babasının yüzündeki şok ifadesi Angelica'nın kalbini kırmıştı ama artık özgür olduğunu biliyordu. Bunu her bir zerresinde hissediyordu. Rüyadan uyanır gibi kendine gelmişti ve Korkusuz tarafından gelen coşkulu alkışları, tezahüratları duyar olmuştu..

Aralarına gittiğinde her bir kulağında en az 8'er piercing olan bir bayan onu kucakladı. Kafasını kazıtmış bir adam ise sırtını sıvazladı. Beklediğinden iyi karşılanmıştı.

Tüm tören boyunca babasına bakmaktan kaçınan Angelica tören bitiminde kapıdan çıkarken son bir kez babasına bakmak için arkasını döndü ama babası yoktu. Anlaşılan törenin bitmesi ile yerinden fırlayıp gitmişti.

Babasını son kez göremeyecek olmasının hüznü, yerini Korkusuzların kahkahaları ve çıkardıkları gürültü ile özgürlüğün verdiği heyecana bıraktı.

Şimdi çıktıkları caddede sevinç çığlıkları atarak koşuyorlardı. Tren köprüsünün altına geldiklerinde Korkusuzlar tırmanmaya başladı. Angelica tereddüt etmeden onları takip ederek köprüye çıktı.

Bir yandan da "İyi ki bugün böyle giyinmişim, etekli halim ne olurdu yoksa." Diye düşünüyordu.

Yukarı çıktığında gelen treni fark etti. Trenin durmayacağını bildiği için diğer Korkusuzlar gibi koşmaya başladı. Tren yanından geçerken içeri atladı. Buraya kadar her şeyin beklediğinden kolay olduğunu düşünmeye başladığında "Atlama vakti gelince göreceğim ben sizi." Diyen bir kızın sesini duydu. Sese döndüğünde Korkusuz doğumlu sarışın bir kızın sinsi gülüşünü fark etti.

Tren artık daha yüksek bir hatta devam ederken binaların çatıları yaklaşıyordu.

Korkusuz adamlarından biri "Atlama vakti." Diye bağırdı.

Angelica kapıya yaklaştığında bir bir atlayan ve çatıya konan insanları gördü. İzlerken tam o sırada biri çatıyı sıyırıp yere çakılmıştı. Bu olay Angelica'nın tüylerini diken diken etmişti. Ama binanın sonuna yaklaştıklarını da görmüştü. Atlama vakti gelmişti gerçekten. Vagonda geriye doğru gidip koşarak atladı. Bir an çatıya ulaşamayacağını düşünse de sert bir şekilde zemine düştü.

Yanına ise bir başka kız düşmüştü. Kızdan kocaman bir "AHHH" çığlığı yükselmişti. Dönüp baktığında esmer, kendisi gibi minyon tipli, badem gözlü,cesurluktan bir kız ile karşılaştı.

"İyi misin?"

"Canım çok acıdı, ne vardı kapıdan girseydik. Her sene aynı terane."

Birlikte ayağa kalktıklarında kız elini uzattı.

"Ben Elizabeth, istersen Elly de diyebilirsin."

Angelica da uzatılan eli sıktı.

"Ben de Angelica ama Angel'ı tercih ederim." Dedi gülerek.

Elly ise "Bir meleğin korkusuzlarda ne işi var?" diye sordu şakayla.

Angel aklına gelen ilk cevabı yapıştırdı.

"Azrail de bir melektir."

Sert bir ses ile bölündü kahkahaları.

"Çömezler buraya."

Angel sesin geldiği tarafa döndüğünde taş gibi biri ile göz göze geldi. Kelime anlamı ile tam bir taş olduğunu düşünürken Elly "Hadi gel. Daha bitmedi şölen." Dedi.

Dauntless' Angel (Korkusuz Meleği)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin