16. Kıskançlık

117 12 4
                                    

Bu şarkılar eşliğinde dinlemeniz ve beni öldürme planları yapmamanız dileğiyle :))

*Birdy - Shelter

*Gabrielle Aplin - Panic Cord

*Ellie Goulding - Anything Could Happen

*Birdy - Light Me Up

Dudakları ürkek ama sıcaktı. Ne yapacağımı bilemez haldeydim. Beklemiyordum. Kahretsin. Beni öpmesini beklemiyordum.

Karşılık vermek istememe rağmen kendimi tuttum. Henüz bunu yapamazdım. Önce çözülmesi gereken sorunlar vardı Angel ile ilgili. Kollarından tutup kendimden uzaklaştırdım.

ANGEL

Eric öpücüğüme hiç bir karşılık vermemişti. Üstelik beni kendinden uzaklaştırmayı seçmişti. Hayal kırıklığı ile gözlerimi, rengi maviye dönmüş gözlerine diktim. Bakışlarından bir şey anlamam mümkün değildi. Tavrı yine kapı duvara dönmüştü. Bir insan nasıl olurda hem bu kadar yakın olup hem de bu kadar uzak olabiliyordu.

"Hadi gitmeliyiz." Dedi.

Hiç bir şey olmamış gibi davranacaktı anlaşılan. Ama neden? Onun da bana karşı bir şeyler hissettiğini düşünmüştüm. Anlaşılan büyük bir yanlış anlamaya düşmüştüm.

"Peki." Dedim.

Oyunu onun istediği gibi oynayacaktım. Kapıdan çıktığımızda kısaca "Teşekkürler." Deyip hızlıca yemekhanenin yolunu tuttum. Oraya vardığımda ekibe bakınmaya başladım. Elly ileriden beni gördüğünde kızgın bir boğa gibi bana doğru gelmeye başladı. İşte şimdi yanmıştım.

"Nerdesin sen?" diye çığlık attı resmen. Kulaklarım acımıştı.

"Geldim. Merak etme iyiyim. Burdayım." Dedim.

"Gideli ne kadar oldu biliyor musun? Seni aramaya yatakhaneye gittiğimde orada da yoktun. Bir şey oldu sandım." Dedi. Gözlerinden, tekrar saldırıya uğramış olduğum ihtimalini düşündüğü ve korkusu belli oluyordu.

"Yatakhaneye gittim. Sonra midem bulanmaya başladı. Yediğim bir şeyler dokunmuş olmalı. Dönüşte revire gidip ilaç aldım ve geçmesini bekledim. Geçince de hemen buraya geldim." Dedim.

Ayak üstü saydığım yalanlara ben bile şaşırmıştım.

Elly doğru söyleyip söylemediğimi tartar gibiydi. İyi ki Doğruluk'tan gelmemişti. Yoksa çoktan foyam ortaya çıkmıştı. Açıklamam en sonunda kafasına yatmış olmalı ki kolunu omzumdan atıp "Şimdi iyisen seni biri ile tanıştıracağım." Dedi.

"Biri mi?"

Ah tabii ya. Erkek arkadaş mevzusu. Ama istemiyordum.

"Hayır istemiyorum. Ben böyle iyiyim." Dedim.

İkna olmamıştı.

"Olmaz en azından bir görmelisin. Çok yakışıklı ve seni tehlikelerden koruyabilecek bir yapıya sahip." Dedi.

Benim için en büyük tehlike Eric'ti şu an. Aklıma geldiğinde sinirlerim zıplamıştı. Hödük. Hiç bir tepki vermemişti. Sonra bir an düşününce bu yeni çocuğun güzel bir kıskandırma yöntemi olabileceği aklıma geldi.

"Peki. Madem çok yakışıklı ve yapılı, bir şans verebilirim. Hadi görelim şu şanslı Korkusuz'u." Dedim.

Elly fikir değiştirmemi şaşkınlık ile karşıladı. Ama memnun olmuştu.

Birlikte ekibin yanına gittik. Yanlarında tanımadığım ve sırtı bana dönük bir dağ vardı. Yani dağ olmalı. Çünkü sırtı arkasını görmemi engellecek kadar genişti. Yaklaşıp arkasından kafamı yana eğdim ve konuştuğu kişi olan Nick'e baktım.

Dauntless' Angel (Korkusuz Meleği)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin