ERIC
Görevimdeki ilk hatamı Madison ile olan dövüşten sonra ona, annesinden bahsetmekle yaptım. Lafı değiştirmeye çalıştığımda ne kadar zeki olduğunu bir kez daha anlamıştım. Ya sorularına cevap verecektim ya da otoritemi kullanıp benden laf alamayacağını anlamasını sağlayacaktım. İkinci yolu seçtim.
Çakırkeyif bir şekilde yanına gitmek ise yaptığım en aptalca şeylerden biriydi. Hata değildi, resmen aptallıktı. Ama onu o kıyafetin içinde gördüğümde çekimine kapılmış, uzak duramamıştım. Üstelik üzerindeki o minicik şey, sol yanına işlettiği ve benim tasarımım olan dövmeyi tamamen açıkta bırakıyordu.
Dövmemi onun bedeninde görmek uyarılmama sebep olmuştu. Aklıma dolan hayal ise durumu daha kötü yapmıştı. Parmaklarımı bedeninde, dövmenin üzerinde dolaştırmak, dudaklarını öpmek, hırçın gözlerinin zevkle kapandığını görmek...
Bu düşünceler ile bara, yanına yaklaşırken Angel ile konuşan barmenin tedirginliği gözüme çarpmıştı. Bir şey dönüyordu orada. Kim bilir Angel yine ne yapıyordu? Ama bu konu bekleyebilirdi. Daha sonra ne olduğunu öğrenebilirdim.
Önceliğim Angel’dı. Soda içmesi bana komik gelmişti. Korkusuzlarda herkes içki içerdi. İçmeyene rastlamak, burada herhangi bir Fedakar’a rastlamak kadar zordu. Konuşmaya girmek için konumu bulmuştum.
Konuşmamız eğlenceli geçmişti. Dövmenin benim eserim olduğunu bilse ne yapardı acaba? Daha yakın olmak için kulağına yaklaşıp “Bence çizen kişisini de öğrensen iyi olur. Ayrıca bu gece çok iyi görünüyorsun.” Dediğimde ürperdiğini hissetmiştim. Çok güzel kokuyordu.
Sonra bir anda hiç beklemediğim bir şey yaparak kafasını çevirdi. Dudaklarımız birbirini sıyırdı. Bu kız bir gün beni şaşırtarak öldürecekti. Normal olamıyordu. Bu temastan etkilenmemiş gibi görünmem gerektiğini biliyordum ama yine de “Bu dövmeyi başkasının bedeninde hayal edemezdim.” Demekten kendimi alamadım.
Daha fazla orada kalırsam da kendimi engelleyemeyeceğimi hissettiğim için arkamı dönüp uzaklaştım.
Ertesi sabah barmenlik yapan John’u bulmuştum. Dün geceki olayı sorduğumda önce cevap vermek istemedi. Ona liderlik tarafından görevlendirildiğimi söylediğimde ise anlatmak zorunda kalmıştı. Sanırım biraz da sert çıkışmıştım.
“Angel denen şu kızı simülasyona ben sokmuştum. Simülasyon testlerinde ilk kez görevlendirilmiştim üstelik. Max’in eşi testlerden önce beni odasına çağırttı. Angel teste girdiğinde sonuçlarını ne olursa olsun Korkusuz olarak değiştirmemi söyledi. Kimseye söylememem konusunda tehdit etti. Ben de bana verilen emri gerçekleştirdim. Kızı karşımda gördüğümde ve beni hatırladığında panik oldum. Bu yüzden başım belaya girmeyecek değil mi? Ben sadece bana söyleneni yaptım.” Dedi.
Demek Sophia, kızının simülasyonundan itibaren her aşamasında işe dahil olmayı göze almıştı. Saldırı olayından sonra ise onu kurtardığım için de kızını koruma görevini bana vermişti.
Saldırı olayını öğrendiğinde, Sophia beni yanına çağırtmıştı. İlk başta sebebini anlayamamıştım. Max oralı olmazken Sophia bu konuyu neden önemsemişti ki?
Onunla görüştüğümde tüm olayı baştan sona en ince ayrıntısına kadar anlattırmıştı önce. Ben anlatırken sessiz kalmıştı. Bitirdiğimde ise oturduğu koltuktan hızla kalkıp konuşmaya başlamıştı.
“Eric, şimdi söyleyeceklerim tamamen gizli ve aramızda kalacak. Max’in bundan kesinlikle haberi olmayacak. Senden Angel’ı korumanı istiyorum.” Demişti. Gerçekten ne olduğunu anlayamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dauntless' Angel (Korkusuz Meleği)
Roman pour AdolescentsAngelica Bilgelik'te babası ile yaşadığı hayatı, içinde taşıdığı Korkusuz kanını hissederek geride bırakmayı seçti. Peki babasının güvenli kollarından çıkıp Korkusuzların acımasız dünyasına düştüğünde karşılaşacakları için hazır mıydı? Angelica'ya...