22. Duygu Patlaması

94 12 0
                                    

Merakla beklenen bölüm geldi. Baştan ikazımı yapıyorum. Bu bölüm +18'dir. Lütfen ona göre okuyunuz. Keyifli okumalar :)


Onu öptüğümde kendimi harika hissetmiştim. Dileğimin gerçekleşeceğini düşünerek dudaklarımı dudaklarına bastırmıştım. Ama o karşılık vermek yerine beni kendinden uzaklaştırmayı seçmişti. O gün yaşadığım hayal kırıklığı ve sinir harbi benim için kalbimi paramparça eden iki duyguydu.

Şimdi ise Eric, kendisi beni öpüyordu. Dudakları dudaklarımın üzerinde talepkar bir şekilde hareket ediyordu. Daha fazlasını ister gibiydi. İlk anda karşılık verememiştim. Korkmuştum. Tekrar bırakacağından korkmuştum. Ama sonra daha fazla karşı koyamadım ve karşılık vermeye başladım.

Öpüşü kuvvetini arttırırken bir eli belime gitti. Belinden bastırarak beni kendisine çekiyordu. Kollarım boynuna uzandı. Kendimi yukarı kaldırırken onu da kendime, aşağıya çekiyordum. Nefesimiz kesilene dek bu şekilde öpüştük. Sonra nefeslenmek için dudaklarımız birbirinden ayrılmak zorunda kaldı. Eric alnını alnıma yaslamış, gözleri kapalı bir şekilde, kesik kesik soluyordu. Benim o andan pek bir farkım yoktu.

Yanaklarım kızarmış, bedenim alev almıştı sanki. Elinin baskısını hala hissediyordum. Bu halde "Eric" dedim.

Beni duyunca gözlerini açıp gözlerime bakmaya başladı.

"Seni kaybetmek istemiyorum Angel. Seni kaybedemem, buna izin veremem." Dedi.

Söylediği her bir söz ile şaşkınlığım artıyordu. Ne yani Eric beni kaybetmekten mi korkuyordu?

"Eric, neden peki?" dedim.

Cevabı benim için zaten ölüm kalım meselesiydi. Tuttuğu nefesini dışarı verdi. Ardından o duymayı çok istediğim sözleri söyledi.

"Çünkü seni seviyorum. Çünkü sana aşığım."

Eric beni tutuyor olmasa kesinlikle yere yığılır kalırdım. Dizlerimin bağı çözülmüştü. Duyduklarımı algılamakta güçlük çekiyordum şu an. Bu doğru muydu gerçekten?

"Ne?" diyebildim. Konuşma yetimi şimdilik kaybetmiştim. O hiç durmayan çenem şimdi mühür vurulmuş gibi kilitlenmiş, ne diyeceğini bilmiyordu.

Eric "Her şeyi anlayabilecek kadar zeki olduğunu sanıyordum." Dedi gülümseyerek. Ben ise kaşlarımı çatmıştım. Beni nasıl gaza getireceğini biliyordu.

"Tabi ki zekiyim. Anlamıştım zaten. Beni sırf anneme borcundan dolayı bu kadar koruyup kollaman, peşimden ayrılmaman, benim için hayatını tehlikeye atman, buna inanmamı beklemiyordun değil mi?" dedim.

Aslında anneme borcu yüzünden olduğunu düşünmüştüm kesinlikle. Ama onun bunu bilmesine gerek yoktu değil mi?

"Sadece böyle aniden senden duymak şaşırmama neden oldu." Diye devam ettim.

Eric ise "Kabul etsen şaşarım zaten. Yine açıldı çenen. Hoş o tutukluluk halin garipti doğrusu." Dedi.

Şu an dalga geçmesi umurumda değildi. O da beni seviyordu. Yüzünde oluşan gülümseme içimi yakıp kavurmuştu.

"O bir anlıktı." Dedim ve bu kez ben onu öpmeye başladım.

Bu saatten sonra ne sorular ne cevaplar önemliydi benim için. Şu an önemli olan tek şey Eric'ti.

Eric de bunu hissetmiş olacak ki daha büyük bir aşkla öpmeye başladı beni. Belimdeki eli kalçama inmiş yavaş yavaş okşuyordu. Diğer eli ise üzerimdeki badinin kıyısını sıyırıp dövmeme gitmişti. Bana dokunuşları çok hoşuma gidiyordu. Onu daha iyi hissedebilmek için kendimi ona biraz daha bastırdım. Bu yaptığım da hoşuna gitmişti. Bunu öpüşmemiz arasında boğazından yükselen inlemeden anlamıştım.

Bu kez dileğimi gerçekleştirecektim ve buna Eric dahil kimse engel olamayacaktı. Ellerim tişörtünün kıyısını kavradı. Yavaş yavaş yukarı çekip çıkarmak için uğraşıyordum. Bir an benden ayrılıp tişörtü başının üzerinden ve kollarından çıkarmama izin verdi.

Tekrar öpmeye başladığında ellerim bugün beğeni ile süzdüğüm kaslarını okşamaya başladı. Kasları ile birlikte ateşini de fark ediyordum. Bedeni sanki alev almıştı. Eh benim de ondan bir farkım yoktu.

Sonra bir an geri çekilip yüzüme baktı.

"Bunu yapmak istediğinden emin misin? Şu an devam edersem duramam." Dedi. Böyle bir anda bile beni düşünüyordu.

"Kesinlikle eminim Lider." Dedim şakayla karışık. Ona Lider diye seslenmeme sinir olduğunu çok önceden fark etmiştim. Ama böyle bir anda bile muzipliğimi bırakamamış olmak beni de şaşırtmıştı.

Eric verdiğim cevap ile bir anda beni kucakladı. Bacaklarımı beline sarmıştım. Bu halde beni yatağa taşıdı. Yatağa bıraktığında beni dikkatlice süzmeye başlamıştı. O an tamamen giyinip olduğumu fark ettim. Dizlerim üzerinde oturdum ve çok yavaşça üzerimdekini çıkardım. Şimdi sütyen ile karşısındaydım.

Eric beğeni ile bakıyordu bana. Bir elini uzatıp dövmemin üzerinde dolaştırmaya başladı.

"Bir daha bir başkası bu dövmeye dokunursa, her kim olursa olsun onu doğduğuna pişman ederim." Dedi.

Bu söylediği iyice keyiflendirmişti beni. Boynundan tutup öperken onu üzerime yatağa çektim. Dizlerinden ve kollarından güç alarak üzerime uzandı. Ağırlığını üzerime vermediği için ezilmiyordum. Bir yandan öperken bir yandan eli bedenimde dolaşıyordu. Yavaşça aşağılara inen eli arkada belimin oradan pantolonumun içine girdi.

"Bunlardan kurtulmalıyız. Biliyorsun değil mi?" dedi.

"Evet ama senin yapmanı bekliyorum." Dedim. Baştan çıkarıcı her yolu kullanacaktım.

Üzerimden kalkarken pantolonumun düğmelerini çözdü. Ardından kalçalarımı kaldırmam ile çekip çıkardı. Sonra da kendi pantolonunu çıkardı. İç çamaşırı ile kalmıştık ikimizde ama Eric bundan hoşnut değildi ki kendininkinden kurtuldu. O an gördüğüm şey karşısında kafamı çevirmek zorunda kaldım.

Tamam sevişiyorduk ama ilk defa bir erkeği çırılçıplak görüyordum. Tekrar üzerime uzandığında boynumdan itibaren yavaş yavaş aşağılara inerek öpücüklere boğuyordu beni. İç çamaşırlarımdan kurtulmak istediği ise her halinden belliydi. Biraz yardımla çıkarmıştı onları da.

Onu en özel yerimde hissettiğimde aslında onu, ne kadar istediğimi de anlamıştım. Hissettiğim ufacık acı ise hemen geçmişti. Tamamen onun yönlendirmeleri ile bu dakikalardan sonrası rüya gibi geçmişti. İnlemelerimiz, öpücüklerimiz, tenimiz birbirine karışmıştı.

En son zevkin doruklarından aşağı inerken rahatlamanın verdiği hazla kollarına sokuldum. O da benim bu hareketimi beni daha sıkı sararak karşılamıştı. Yüzümü omzuna yerleştirmiş, bir elim kalbinin üzerinde kalp atışlarını hissederken "Seni seviyorum Eric." Demiştim. Gözlerim kapalı olsa da güldüğünü çene kaslarının hareketinden hissetmiştim. Usulca başımı öptü.

"Ben de seni seviyorum Korkusuz Meleğim" dedi.

Sonrasında kendimi uykunun huzurlu kollarına teslim etmiştim.

Dauntless' Angel (Korkusuz Meleği)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin