19. Dönüş

108 10 3
                                    

Bugün bir bölüme daha ne dersiniz?
Isler iyice karışırken aranıza yaslanın ve yeni bölümün keyfini çıkarın.

ERIC

Yanlış duymuş olmalıydım ya da rüya görüyordum. Angel gecenin on bir buçuğunda kapıma dayanmış, odama dalmış, beni bakışları ile soymuş -hoş zaten yarıçıplağım- sonra da bana "Bilgelik'e seninle geliyorum." Demişti. Yok yok rüya görüyor olmalıdım. Neyi fazla kaçırmıştım acaba?

"Ne?" dediğimde "Farklı bir tepki, lütfen ama." Demişti. Bir de dalga geçiyordu.

"Hayır gelmiyorsun." Dedim.

"Geliyorum tabi ki." Dediğinde "Hayır." Diyerek kolundan tutup dışarı atmaya çalıştım. Ama kız gitmemekte ısrarcıydı. Ufacık tefecik olsa da dirayetliydi. Kolundan tuttuğumda o da diğer kolumdan tutmuş bırakmamıştı. Üstelik bana fazla yakındı şu an.

Kokusunu içime çekebileceğim ve etkilenebileceğim kadar yakın. Bu da havlunun altına sinyalleri yollamıştı hemen. Şimdi kızı bıraksam vaziyet ortaya çıkacak daha kötü olacaktı. Bırakmasam o da olmayacaktı. Gözüm arkasındaki koltuğa kaydı. Onu hızla koltuğa itip aynı anda arkamı döndüm. Bu hareketimi beklemediği için eli kolumu salmış koltuğa düşmüştü.

"Burada bekle. Üstüme bir şeyler giyeceğim." Dedim. Gözlerinin popomda olduğunu hissettiğimde ise "Popomu kesmeyi de bırak." Dedim.

Suratını çevirdiğine emindim.

"Ne münasebet. Niye keseyim o taş gibi poponu?" dedi.

Bu kızın dilinin ayarı yoktu kesinlikle.

Gülerek dolaba gidip bir pantolon aldım ve banyoya geçip giydim.

Geri döndüğümde etrafı inceliyordu. Geldiğimde bakışları tekrar üzerime kilitlendi. Beğeni ile beni süzdüğünü fark edince tişört giymediğimi hatırladım. Neyse biraz göz ziyafetinin benim için sakıncası yoktu.

"Şimdi nerden çıktı bu benimle gelme muhabbeti? Sana tehlikeli olduğunu ve gelmeyeceğini söylediğimi hatırlıyorum." Dedim.

Bakışları bedenimden yüzüme kaydı. Gayet kendinden emin bir sesle "Evet söyledin ama ben de gelmeye karar verdim. Sonuçta bu benimle ilgili ve ben senin benim için tekrar, tek başına kendini tehlikeye atmana izin vermeyeceğim." Dedi. Yürekli kızdı doğrusu.

"Bak tekrar söylüyorum. Bilgelik'e gideceğim. Normal şartlar altında bir Korkusuz'un Max'in haberi olmadan Bilgelik'e gitmesi zaten yasakken daha çömezliği bitmemiş birinin gitmesi kadar tehlikeli ve saçma bir şey olamaz." Dedim. Gerçekten de yakalanırsa direkt atılırdı.

Ama burada Angel'dan bahsediyorduk.

"Olsun yine de geleceğim. Bensiz gitmeyi düşünme bile." Dedi.

Fikrinden dönmeyeceği her halinden belliydi. Sophia'nın ise haberi kesinlikle olmamalıydı bundan. Max'i saymıyorum bile.

"Eee? Ne diyorsun?" dediğinde kabul etmekten başka çarem yoktu. Saatin gece yarısına ulaşmasını beklemek ve planı kurmak kalmıştı geriye.

"Gidişte ve dönüşte ben ne dersem onu yapacaksın. Hiç bir fevri hareket istemiyorum. Ayrıca ben izin vermedikçe konuşmayacaksın da." Dedim. Hepsinde tamam derken sonuncusunda durdu.

"O niye?" dedi. Ne vardı kabul etsen hepsini?

"Çünkü konuşacağımız kişi ile sadece ben muhattap olmalıyım. Ayrıca konuşarak kafamı dağıtmanı istemiyorum. Yoksa gelemezsin." Dedim.

Gelemezsin lafını duyunca hemen "Tamam tamam. Ağzımı açmam." Dedi. Bakalım göreceğiz.

Saat geldiğinde hazırlanıp çıktık. Onu kimseyle karşılaşmayacağımız yollardan geçirerek tren yoluna çıkardım. Tren geldiğinde atlayıp Bilgelik yerleşkesine doğru yola çıktık. Yol boyunca gerçekten konuşmamıştı Angel. Sakince oturuyor ve benden atlama emrini bekliyordu.

Dauntless' Angel (Korkusuz Meleği)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin