i was asked for a date

448 65 159
                                    


Harry benimle konuşmuyordu.

Kahvaltı boyunca annemle sohbet etti. Etrafı toparlarken yüzüme bile bakmadı.

Gece çok geç bir saatte beni koltuktan alıp misafir odasına götürdüğünü, kapıyı kapatıp yanıma kıvrıldığını bir rüya gibi silik bir şekilde hatırlıyordum.

Normal bir zamanda olsaydı nefeslerini dinlemekten, başımı döndüren kokusunu biraz daha duyabilmek için çabalamaktan ve milyonlarca düşüncenin aklımda koşuşturmasından uyuyamazdım ama o beni uykumdan uyandırıp kucağına alıp odaya götürürken, hatta yatağa bıraktığında bile her şey çok sakindi. Dünya ayaklarımın altından kaymamıştı, ayaklarım yerden kesilmemişti, kalbim ağzımda atmamıştı ve ellerim de titrememişti.

Albümü çıkmıştı, heyecanlıydı, mutluydu. Benimleydi. Bu benim için çok büyük bir şey olmalıydı.

Ama sabah uyanıp Josh'un gece attığı mesajı görene kadar da Josh aklıma gelmedi.

Hayal meyal bir şeyler söylediğini hatırlıyor gibiyim sadece, Harry'nin, karanlık odada yataktan doğrulup onu dinleyip dinlemediğimi anlamak için yüzüme baktığını gözlerimi hafif aralayarak görmüştüm. Uyuyordum.

Beni sayısız gece uyutmamıştı. Aslında onun bir suçu yoktu. Benim onu bu kadar sevmemem gerekirdi. Bu kadar düşünmemem, en azından, hâlâ sevmemem. Beni sayısız gece uyutmamıştı evet, sonunda ne olmuştu peki? Bunun intikamını almıştım.

Onunla ilk defa aynı yatakta uyumuştum ve belki de son kez, tek kelime etmeden, ona dokunmadan, onu öpmeden. Uyumuştum. Gözümü kapattığım an gözümün önüne geldiği için gözümü kapatamadığım tüm gecelerden intikamımı böyle almıştım.

Uyandığımda odada yalnızdım. Başka bir şey de beklemiyordum zaten. Kalktım, mutfakta kahvaltı hazırdı. Annem yeni kalkmış yanımıza geliyordu. Harry bana kuru bir günaydınla yetinip annemle konuşmaya başladı.

Mutfakta masanın üzerinde unuttuğum telefonumu aldım ve ekranı açtım. Josh'un mesajını yeni görüyordum.

Geceleri yanımda olmana alışmışım.
(01.42)

seni özledim.(01.42)

iyi geceler scott. (01.43)

Belki de bir hafta olmuştu, birlikteydik. Parmaklarımı klavyede gezdirip ona günaydın dedim. Telefonumu kilitleyip masada yerime oturdum.

'

Annemin ve benim eşyalarımızı alıp bahçeye, arabama gittim. Bagajı açıp elimdekileri bıraktım. Harry ve annem konuşa konuşa evden dışarı çıkıyorlardı. Vedalaşma gibi bir şeye girmemek için ön kapıyı açıp yerime oturdum. Anahtarı kontağa taktım. Hastaneden birisi aradığında içimden Tanrıya şükrediyordum. Annemle Harry'nin sarıldığını görünce telefondaki kişiyi daha fazla gereksiz soruyla boğmadım ve telefonu kapattım. Annem yanımdaki kapıyı açıp arabaya bindi. Harry'nin güvenliği bahçedeki otomatik kapının açılmasını sağlamıştı. Kafamı kaldırmadan kapıyı izledim. Harry annemle konuşuyordu hâlâ.

"Scott hastaneden dönene kadar benimle kalsaydın keşke Meghan."

"Josh'taki eşyalarımı toparlamam lazım Harry, Scott öğle tatilinde gelip beni alacak. Uçak biletini aldık. Bir dahakine artık. Her şey için teşekkür ederim."

Yan dönüp annemin suratını izledim. Bu kadar iyi anlaşmış olmalarına şaşırmış mıydım? Belki biraz.

Harry gülümsedi ve ellerini şortunun cebine koydu.

love me, please? | hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin