i need him

1.6K 90 138
                                    


Sana ihtiyacım var. Her an düşüncen zaten benimle ama benim sana ihtiyacım var. Hayallerine değil, düşüncelerine değil, bir anda zihnimde beliren görüntülerine değil... Hatta... sesine bile değil. Benim sana ihtiyacım var.

İstediğimde sana dokunabilmeliyim. Seni öpebilmeliyim. Elini tutabilmeliyim. Sabah gördüğüm ilk yüz sen olmalısın. Sana ihtiyacım var. Yanımda olmana, bana dokunmana, elimi tutmana ihtiyacım var. Sen benim için artık bir istek değil, hava gibi, su gibi bir ihtiyaçsın.

Harry bana bir şeyler anlatırken aklımdan geçenler işte bunlardı. Aynı anda hem onu dinliyor hem de her geçen gün ona olan ihtiyacımın nasıl arttığını düşünüyordum. Gözlerim dudaklarının hareketlerini izliyor, sonra beynim beni uyardığında, fark edileceğimi söylediğinde bakışlarımı hemen arkada bir yerlere kenetliyorum. Dudaklarını öpmek isterken gözlerine bakamam, çünkü kalkıp öpmekten korkuyorum.

"Sen beni dinliyor musun?"

Sen beni dinliyor musun? Seni dinlememek mümkün mü? Ben sen konuşmadığında, sustuğunda da seni dinliyorum. Hatta... Sen yanımda, yakınımda değilken de seni dinliyorum.

Basitçe kafamı sallayıp adını unuttuğum yemeğimden bir çatal daha aldım ve çiğnemeye başladım. Böylece o da yemeğini hatırladı ve kavuşturduğu ellerini ayırıp dirseklerini masadan çekti. Çatal ve bıçağını alıp önündeki et parçasını kesmeye başladı. Suyumdan bir yudum alıp bakışlarımı ona diktim.

Kibar elleri çatalı nazikçe ağzına götürdü. Yüzüklü parmakları görüş açıma girdi. Dışarı çıkardığı diline hayli fazla baktığım için kendimi toparlayıp suyumdan bir yudum daha aldım.

"Bence gayet haklısın Harry. O değişik biri."

Güldü, ağzı dolu olmasa kahkaha atacaktı. Umursamadan konuşmaya başladı.

"Nasol doğoşok, tok soyloyocogon bo mo?"

Bu hâline gülüp tabağının yanındaki peçeteyi aldım ona vermek için. Elim hafifçe eline değmişti ve bu bile içimi titretmeye yeterdi. En azından böyle saçma bahanelerle, hatta fırsatlarla, bile olsa ona dokunabiliyordum. Şimdilik.

"Önce ağzındakini bitir şapşal."

Şapşal demiştim ama o bundan daha fazlasıydı. Salaktı, gerizekalıydı. Aptal bir orospu çocuğuydu.

Çünkü dibindeydim. Yemin ederim, kelimenin tam anlamıyla dibindeydim ama o bir türlü beni fark edememişti. Onu onun için ölebilecek kadar çok sevdiğimi asla da bilemeyecekti. Çünkü ben de asla söylemezdim. Hem belki o... görmüştü ve görmezden gelmişti? Bu seçenek bile beni ona hislerimi söylemekten geri çeviriyordu. Zaten söyleyebilecek birisi de değildim.

"Evet, bitirdim. Şimdi sen söyle bakalım, nasıl değişik?"

Hafifçe gülümsedim. Aslında burukca, ama Harry bunu bilmeyecek.

"Bir kere senin için klasik, çünkü manken."

"Ah, hadi ama!"

"Lafımı bölme Harry! Hatta şöyle; sarışın ve zayıf. Bu da senin için klasik."

"Hadi ama!"

"Onun dışında... kitap kültürü olan biri anlattığın kadarıyla. En çok hoşuma giden özelliği bu diyebiliriz."

Harry gülümsedi ve gamzelerini gözler önüne serdi. Bir başka kusuru daha. Onları görmenin bana ne kadar acı verdiğini bilse bir daha gülmezdi.

"Senden daha çok kitap okuyamaz tabii."

Bu konuda övülmeyi sevdiğimi bildiği için beni övmesi hoşuma gitmişti. Yine de bunu ona çaktırmadım.

love me, please? | hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin