i got a girl crush

619 80 36
                                    


Ertesi gün sabah hazırlandım ve arabama atlayarak hastaneye gittim. Uykusuz bir geceden sonra gözlerimi zor açtığım bir sabah oluyordu. Öğle yemeği yedikten sonra bugün ikinci kez kahve alıp tekrar hastaneye ilerledim.

Düşünmeden edemiyordum işte. Bu akşam buluşacaklardı. Sergiye gideceklerdi. O kadınla gidecekti. Benimle değil.

Arabamdan inip içeri girerken yanımdan geçen arkadaşlarımı gördüm. Birbirine aşkla bakan çiftleri, gülüşerek içeri giren arkadaş gruplarını...

İkisine de sahip olmadığımı düşünüp kendi kendime gülümsedim.

"Ne yapabilirim, lanetlenmişim."

Olabildiğince az kişiyle selamlaşıp işime geri döndüm. Gün boyu gözüm saatteydi. Nihayet eve dönme vakti geldiğinde yol üstündeki bir marketten ihtiyaçlarımı aldım ve yola devam ettim.

Aldıklarımı yerleştirdikten sonra üzerimi değiştirip hızlı bir duş aldım ve kendime bir şeyler hazırlayıp karnımı doyurdum. Mutfağı toparladıktan sonra kendimi koltuğa bıraktım. Oyalanacak bir şey kalmayınca bomboş gözlerle duvarı izlemeye başladım.

Muhtemelen buluşmuşlardı. Acaba Harry ne giymişti? Saçları, kokusu, gözleri, dudakları... Acaba o kadın da benim baktığım gibi bakıyor muydu onlara?

Acaba o ne giymişti? Harry ona nasıl iltifat etmişti? Mesela... arabaya binerken kapısını açmış mıydı? Tabii ki açmıştı. Uzun uzun gözlerine bakmış mıydı? Yanakları kırmızı mıydı? Acaba Harry aşık olduğu kişilerin yanında nasıldı?

Kafamı kucağıma gömüp biraz da böyle durdum. Daha sonra koltukta uzanmaya başladım. Hava kararıyordu. Karanlık evimin içinde uzayan gölgeleri izledim.

Eğer şimdi burada olsaydı ellerini yanağıma koyar, saçlarımı düzeltir ve sorunun ne olduğunu sorardı. Ona olan hayranlığımdan, kelimelerin yetersizliğinden sessiz kalırsam eğilir ve alnıma küçük bir öpücük kondururdu.

Telefonum çaldığında daldığım yerden çıktım ve aceleyle kalkıp telefonu aramaya başladım. Onun arıyor olabileceği düşüncesi içimi titretiyordu. Ne kadar aksinin olduğunu bilsem de.

"Alo anne?"

"Scott, nasılsın kızım?"

Ne zaman aktığını bilmediğim gözyaşlarımı silip titreyen sesime inat konuştum.

"İyiyim anneciğim, sen?"

Annemin sesi endişeli geliyordu.

"Seni merak ettim. Bugün aramadın, yoğun muydun?"

Annemi her gün arardım ve bugün nasıl olduysa aklıma bile gelmemişti. Söyleyecek başka bir şeyim olmadığı için yalan söyledim.

"Evet, arayamadım seni o yüzden. Nasıl geçti günün?"

"Bildiğin gibi... Babanın yanına gittim bugün."

Babamı birkaç sene önce kaybetmiştim. Daha Harry yokken. Atlatması çok zordu. Harry hayatıma ilaç gibi gelmişti. Sonradan bana en çok acıyı onun vereceğini nereden bilebilirdim?

"Ah, iyi."

"Bir de yeni çiçek fideleri aldım. Bahçe çok güzel oldu, gelince bayılacaksın. Sahi... ne zaman gelebilirsin? Seni özledim."

Gözlerimi tavana dikip gülümsedim.

"Anne... Daha geçen ay gelmiştim. Yakın zamanda gelemeyebilirim."

Yanında olmasam da yüzünü acıyla buruşturduğunu görebiliyordum.

"Biliyorum kızım ama özledim işte."

Uzun bir sessizlik olduğunda tekrar annemin sesini duydum.

"Scott... bir sorun yok değil mi kızım? Pek keyfin yok gibi."

Omuzlarımı silktim. Anneme Harry'ye olan aşkımdan daha bahsetmemiştim.

"Biraz uykum geldi."

"Aa, söylesene kızım. Ben kapatayım ve sen de biraz uyu, olur mu? Ama uyanınca beni aramayı unutma. Öpüyorum."

Onunla vedalaşıp telefonu kapattım. Kalkıp yüzümü yıkadım ve annemin dediğini dinleyerek yatağına uzandım.

Bir yanım, ısrarla sosyal medyaya girip onların adını aratmamı söylüyordu. Bu şu an onu görebilmemin tek yoluydu, eğer ikisi sergiye giderken görüntülediyse hayranlar şu an interneti yıkıyor olmalıydı. Benimse buna bile hakkım yoktu.

Ellerimi çift kişilik yatağın yan tarafında gezdirip parmaklarımla daireler çizmeye başladım. Onu hayal ediyordum. Şu an burada olduğunu, yanımda uzanacağını, uyuyana kadar sohbet edeceğimizi, o uyuduktan sonra uyumuş taklidi yapmayı bırakıp onu izleyeceğimi hayal ediyordum.

Aslında haklıydı, bana aşık olmamakta yani. Yanında bir sürü güzel kadın varken bana mı aşık olacaktı gerçekten? Onun sarı saçları, yeşil gözleri, çekici gülümsemesi varken ben kimdim ki? Onun uzun bacakları, pürüzsüz vücuduna karşı ben ne hakla onun aşkını isteyebilirdim?

Ama o Harry'ydi. O bunlardan çok daha fazlasına aşık olmuş olmalıydı. Harry bana sandığımdan daha eksik olduğumu öğretmişti.

O ikisini... hayal edebiliyordum. Harry'nin yanında çuval olsa bile yakışırlardı, eh, kadın için de aynısı geçerli. Alın size harika çift.

Her şeyden önemlisi Harry o kadına aşıktı.

Ama bu kadar isyan etmemeliydim... İhtiyacım olan çok daha fazlası olsa da onun küçücük bir parça sevgisi bile benim için sonsuz bir şükür sebebiydi. Yine de aşkını tanımak isterdim. Peki, asla bilemeyeceğim.

O şu an başka bir kadınla randevudayken uyumam ne kadar imkansız olsa da iki gecelik uykusuzluğuma yenik düştüm ve onun aşık olduğu kadını gördüğüm rüyalara daldım.

love me, please? | hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin