Gözlerimi sıkıca yumdum ve açtım. Benden izin istemeden Harry'ye kenetlendiler sonra.Josh içeri girip arkasından kapıyı kapatırken kaşları çatıldı, onu inceledi. Ufak bir kıskançlık belirtisi için canımı verebilirdim ama öyle bir şeye rastlamadım. Bunu beklemek bile bir hataydı aslında.
"Günaydın, Scott."
Josh yanıma geldi, masaya eğildi ve yanaklarımdan öpüp geri çekildi. Kolundaki çantayı Harry'nin karşısındaki sandalyeye koydu ve ileri uzanıp onun da elini sıktı.
"Merhaba."
Harry de aynı şekilde karşılık verdi. Josh bana döndü.
"Numaranı aceleyle yanlış yazmışsın, ben de işe geçmeden uğrayayım dedim."
Gergince gülümsedim. Kalbim göğüs kafesimden çıkıp Harry'ye yapışmak istiyordu. Josh susamaz mıydı? Şimdi Harry kim bilir neler düşünecekti. Ona dönüp bakamıyordum bile. Josh da onu pek umursamıyor gibiydi.
"Ah, öyle mi? Çok yorgundum, kusura bakma."
Söylediğim şeye anında lanet ettim. Şimdi durum daha da beter olmuştu. Josh gülümsedi. Gülümsemesi bir sakinleştirici gibi anında içime bir dinginlik dalgası gönderdiğinde korkmadan edemedim.
"Belki de numarasını vermek istememiştir diye düşündüm ama pek ihtimal vermedim buna."
Gülümsedim. Tabii ki de öyle bir şey yapmamıştım. Hem vermek istemesem direkt vermezdim. Bakışlarım Harry'ye kaydığında dikkatle Josh'ı izlediğini gördüm. Sonra aniden bana döndü.
Ve gülümsedi.
Kaşlarını çatamaz mıydı?
Biraz olsun kıskanmış gibi yapamaz mıydı?
Bu gülümsemeyi şimdiye kadar bana en çok acı veren gülümsemesi olarak kaydettim aklıma. Kemiklerim kırılıyordu sanki.
Beni bir başkasıyla düşünmek onu gülümsetiyor muydu?
Ah, tabii unutmuşum. Ben onun arkadaşıydım ve o arkadaşlarının iyiliğini isterdi.
Arkadaşının başka bir kadınla mutlu olmasını istemeyen tek ben vardım sonuçta.
Gözlerim yanmaya başladığında sesimin titreyeceğini biliyordum. O yüzden gülümsemekle yetindim. Josh'ın telefonu çaldı ve o telaşla çantasından telefonu çıkarıp cevapladı. Harry'ye baktım ama o hâlâ Josh'ı izliyordu.
"Alo? Evet, yoldayım. Biraz geç uyandım. Birkaç dakikaya orada olurum. Teşekkür ederim."
Josh çantasını taktı ve telefonunu içine koydu. Yanıma gelip omzuma dokundu ve öyle konuştu.
"Klinikten bekliyorlar. Hemen çıkmam gerek, üzgünüm."
"Sorun değil Josh."
Masamda duran kutuların birinden kartımı aldım ve ona verdim.
"Numaram burada yazıyor."
Gülümsedi ve kartı inceleyip cebine koydu. Ayağa kalktım. Ona sarıldım ve yanağından öptüm. O kadar güçlüydüm ki zangır zangır titrememe rağmen bunların hepsini Harry'nin karşısında bayılmadan yapabilmiştim. Kendime hayret ederken bir yandan da gücümle gurur duydum.
"Lütfen rahatsız olma Scott."
Kapıyı açtı. Harry'ye döndü.
"Görüşmek üzere!"
Harry gülümseyip elini kaldırdı. Josh son bir kez bana sarıldı ve çıktı. Kapıyı kapatıp yerime döndüm. Harry'ye bakmak istemiyordum. Bana imalı imalı gülümsemesini, sorular sormasını istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love me, please? | hs
Fiksi PenggemarScott, Harry Styles'a aşık olur. Harry Styles da Camille Rowe'a. Ve daha sonra başka kadınlara. 🍍