1 hafta sonra-
Josh'ın kolları bedenimin etrafındayken bir bulut kadar hafif, silik hissediyordum. Hiçbir şeyin önemi yoktu, onun öpücüğünden başka hiçbir şey düşünmeme gerek yoktu. Sanki koca şehirde ikimiz vardık o sadece; ne Harry ne de içimde büyüttüğüm ev, ikimiz dışında kimse kalmamıştı.
Tabii ki ise gitmemiz gerekiyordu. Josh beni bir kez daha uyuşturdu, hücrelerimde ondan başka hiçbir şeyin dolaşmasına izin vermedi ve sonra duşa girdi. Kalkıp onun yerdeki tişörtünü giydim ve mutfağa gittim. Beynim; bilinçaltımın benden habersiz, çok çok önce yaptığı bir planı uyguluyordu. Daha yüzümü bile yıkamamıştım. Tenim hala Josh'ın ıslaklığıyla üşüyordu.
Harry birkaç çalıştan sonra telefonu açtı. Onu yatakta gözleri yarı kapalı bir şekilde benimle konuşurken hayal etmek benim için bir lükstü. Gülümsemeden edemedim.
"Günaydın, Harry. Uyandırmadım umarım."
Esnedi.
"Günaydın, Scott. Zaten uyanacaktım. Sabah koşusu."
Sabah koşacak enerjiyi bulmasına akıl sır erdiremiyordum.
"Devam yani?"
"Tabii. Sen hastanede misin?"
Gayrı ihtiyari duvardaki saati kontrol ettim.
"Az sonra hastanede olacağım."
Sessizlik boğazını temizlediğini duymamı sağlamıştı.
"Yani evdesin?"
Dudağımın içini dişledim.
Biliyordu. Nasıl olduğunu açıklayamam. Tek taraflı olsa da onu bu kadar sevmem aramızda bir tur bağ oluşturmuş olmalıydı. Biliyordu işte. Biliyordu. Ben de bildiğini biliyordum.
"Josh nasıl?"
Bunu sanki annemi, aileden birini sorar gibi sorması yüzüme bir tokat gibi çarpmıştı. Çünkü ses tonlaması şöyle diyordu: Ne yaptığını biliyorum ve bunun için mutluyum. Başkasıyla yatmam onu mutlu etmemeliydi. Bana kızmasını çok isterdim. Bana kızmasını ve onunla bir daha yatmamamı sağlamasını çok isterdim. Onun bu umursamaz arkadaş tavırları çok acıtıyordu.
"İyi. Yeni kalktı."
Boştaki elimde alnını ovuşturdum ve mutfakta ileri geri yürümeye başladım.
"Bu akşam Peter'ı almak için şehir dışına çıkacak. Eve taşınmama yardım edebilir misin diyecektim. İstersen."
"Tabii ki. Kiraladın yani? Taşınıyorsun?"
"Evet."
"Birlikte yaşayacağınızı düşünmüştüm."
Duraksadım.
"Henüz... erken."
Sessizliği bozan bu sefer o oldu.
"Seni ararım, haberleşiriz. Ben gelmeden hiçbir şey yapmaya kalkma."
Kıkırdadım.
"Tamam. Görüşürüz."
"Görüşürüz."
Telefonu kapatıp arkamı döndüm, Josh saçlarını kuruluyordu ve üzerinde bornozu vardı. Göğsüne çarptığımda dudaklarıma uzanıp minik bir öpücük kondurdu.
"Neye kıkırdıyordun?"
Ellerimi omuzlarına koydum ve sonra ensesine çıkardım.
"Arkadaşım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love me, please? | hs
FanfictionScott, Harry Styles'a aşık olur. Harry Styles da Camille Rowe'a. Ve daha sonra başka kadınlara. 🍍