13

91 7 0
                                    

İKİNCİ KİTAP

I

Mr. Bumble ile bir hanım arasında geçen tatlı konuşmanın özünü veriyor ve kilise yazmanlarının bile bazı konularda zayıf olabileceklerini gösteriyor

Zehir gibi soğuk bir geceydi. Yerdeki kar kalın bir kabuk halinde donmuş olduğu için ancak köşelere ve aralıklara birikmiş olan yığınlar, ortalıkta uluyarak esen rüzgârla savruluyordu. Rüzgâr, bütün hıncını eline geçirebildiği kurbanlardan alır gibi bu karları şiddetle, bulut bulut savuruyor ve binlerce sis buruntusu halinde havaya dağıtıyordu. Issızlığı, karanlığı ve iliklere işleyen ayazıyla bu, karnı tok, sırtı pekler için ateş başına sokulup "Şükür ki sıcak yuvamızdayız!" diye dua edilecek; evsiz barksız aç biilaç yoksullar için de bir köşeye kıvrılıp ölünecek bir geceydi.

İşte, dışarıda durumlar böyleyken okurlarımızın Oliver Twist'in doğum yeri olarak tanıdıkları yoksullar yuvasının yöneticisi Mrs. Corney kendi şirin odacığında keyifle yanan ateşin başına oturdu ve hatırı sayılır bir hoşnutlukla küçük, yuvarlak bir masanın üzerinde duran ve hemen hemen masa genişliğinde olan tepsiye baktı. Tepsinin üstü, bir yaşa gelmiş hanımların sevdikleri şeylerle, yani dört dörtlük bir çay sofrasının ayrıntılarıyla doluydu. Kısacası Mrs. Corney, şöyle canına can katacak bir fincan çay içmek üzereydi. Bir masaya, bir de ocağın üzerinde incecik bir sesle neşeli bir şarkı söyleyen minicik çaydanlığa baktıkça hoşnutluğu gözle görünür bir biçimde arttı ve hatta Mrs. Corney gülümsedi.

Dirseklerini masaya dayayıp dalgın gözlerle ateşe bakarak, "Oturup kalkıp Tanrı'ya şükretmeliyiz," diye söylendi. "Hepimizin elinde birçok nimet var ama çoğumuz değerini bilmiyoruz. Aah, ah!"

Mrs. Corney, değer bilmeyen yoksulların körlüğüne dövünür gibi tasalı tasalı başını salladı, küçük bir çay kutusunun ta içine küçük bir gümüş kaşık (özel mülkü) daldırarak çayı yapmaya girişti.

Bazen insan denen zayıf yaratığın kafa dengesini bozmaya en eften püften bir şey yetebilir; pek küçük olan ve fazla su almayan siyah çaydanlık, Mrs. Corney'in felsefe yürüttüğü sırada kaynayıp taştı ve Mrs. Corney'in elini hafifçe yaktı.

"Tüh, Tanrı cezasını versin!" diyerek Mrs. Corney çaydanlığı çarçabuk gene çengele astı. "Ne olacak, nohut kadar çaydanlık. Ala ala iki fincan çay alır! Kimin işine yarar ki böyle bir şey, benim gibi zavallı, yapayalnız bir yaratıktan başka?"

Böyle diyerek müdire hanım bir koltuğa kendini attı ve gene dirseğini masaya dayayarak yalnızlığını düşündü. Küçük çaydanlık ve tek çay fincanı aklına, öleli topu topu yirmi beş yıl olan Mr. Corney'e ilişkin hüzünlü anılar getirmiş ve moralini iyice bozmuştu.

Mrs. Corney küskün küskün, "Öylesini bir daha bulamam ben!" dedi. "Öylesini bir daha mümkünü yok, bulamam!"

Bu sözlerle çaydanlığı mı yoksa kocasını mı demek istediği kesin olarak bilinemiyor. Mrs. Corney belki de çaydanlığı kastediyordu, çünkü konuşurken gözü çaydanlıktaydı. Sonra da onu eline aldı.

Tek fincan çayının daha yeni tadına bakmıştı ki kapıya vurulmasıyla keyfi yarım kaldı.

Sertçe, "Aman sen de, gir, gir!" dedi. "Kocakarılardan bir kısmının öleceği tutmuş olsa gerek. Hep de benim sofra başında olduğum sırayı bulurlar. Ayol kapıda durup da odanın içini soğutmasana. Gene ne olmuş? Söyle!"

Bir erkek sesi, "Hiçbir şey hanımefendi, hiçbir şey," diye yanıtladı.

Müdire hanım bu kez çok daha tatlı bir sesle, "Aa, Mr. Bumble mı o?" diye sordu.

Oliver TwistHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin