IX
Oliver'ın iyi yürekli dostlarıyla sürmeye başladığı mutlu hayatı anlatıyor
Oliver'ın hastalıkları ne azdı ne de hafif. Kırılan kolunun verdiği acıdan ve geç iyileşmesinden başka, uzun zaman rutubet ve soğuğun etkisinde kalmak yüzünden hummaya da tutulmuştu. Bu humma haftalar sürdü ve onu çok kötü yıpratıp zayıflattı. Gene de çocuk zamanla yavaş yavaş iyileşmeye başladı. Ara sıra gözleri yaş dolarak başındaki iyi yürekli hanımlara ne derece minnet duyduğunu ve yeniden iyileşip güçlendiği zaman minnetini gösterecek bir şeyler yapmayı ne kadar istediğini kesik kesik anlatıyordu.
Bir gün Oliver gene o soluk dudaklarına yükselen şükran sözlerini söylemeye çalışırken Rose, "Zavallı çocuk!" dedi. "İstersen bize hizmet etmek için birçok fırsat bulabilirsin. Yakında yazlığa gidiyoruz. Halam seni de yanımıza almak niyetinde. O sessiz, sakin yerin temiz havası içinde, baharın binbir güzelliği ve keyfi arasında, birkaç günde kendini toparlarsın. Yorgunluğa katlanacak duruma geldiğin zaman da biz sana yaptıracak bir sürü iş buluruz!"
Oliver, "Yorgunluk mu?" dedi. "Ah, sevgili ablacığım, size hizmet edebilsem! Çiçeklerinizi sulayıp kuşlarınıza bakmakla ya da bütün gün koşuşturmakla sizin işinize yarayabilsem!.. Bunları yapabilmek için neler feda etmem ki!"
Rose Maylie gülümseyerek, "Hiçbir şey feda etmeyeceksin!" dedi. "Dedim ya, seni belki yüz çeşit işte kullanacağız. Bize hizmet etmek üzere verdiğin şu sözlerin yarısını bile tutsan bize mutluluk vermeye yeter de artar!"
Oliver, "Mutlu mu dediniz ablacığım?" diye sordu. "Ne kadar iyisiniz!"
Genç kız, "Evet, sen beni anlatamayacağım kadar mutlu edebilirsin," diye yanıtladı. "İyi yürekli halamın bir insanı senin bize anlattığın korkunç sefaletten kurtarabildiğini düşünmek benim için tanımsız bir mutluluk olur. Ama ondan iyilik ve sevecenlik gören kimsenin candan minnet ve sevgiyle karşılık vermesi beni öyle sevindirir ki hayal bile edemezsin." Rose Oliver'ın o düşünceli yüzünü dikkatle süzerek, "Anlayabiliyor musun beni?" diye sordu.
Oliver hevesle "Evet ablacığım!" diye yanıtladı. "Ama şu arada ne kadar nankörlük ettiğimi düşünüyordum da!"
"Kime karşı?"
"Geçen kez bana bakan iyi yürekli beyefendiyle o sevecen kadına karşı. Benim ne kadar mutlu olduğumdan haberleri olsa eminim çok sevinirler."
Rose, "Ben de eminim bundan!" dedi. "Zaten Doktor Losberne de söz vermek lütfunda bulundu: Yola dayanabilecek kadar iyileştiğin zaman seni onları görmeye götürecek."
Oliver yüzü sevinçten parlayarak, "Sahi mi efendim?.." diye bağırdı. "Ah, onların o melek yüzlerini yeniden gördüğüm zaman sevincimden ne yapacağımı bilemiyorum!"
Oliver kısa zamanda bu yolculuğun yorgunluğuna dayanabilecek kadar kendini toparladı ve bir sabah Doktor Losberne ile birlikte, Mrs. Maylie'ye ait olan küçük bir faytonla yola çıktılar. Chertsey Köprüsü'ne geldikleri zaman Oliver sapsarı kesildi ve dudaklarından bir feryat koptu.
Doktor her zamanki gibi hemen heyecanlanarak, "Ne var oğlum? Bir şey mi gördün? Bir şey mi duydun? Bir şey mi oldun?" diye sorular sıraladı.
Oliver araba penceresinden elini uzatarak, "İşte şu efendim!" dedi. "Şu ev!"
"Evet, ne olmuş bu eve? Arabacı dur!.. Çek şu kenara. Söyle, oğlum, ne olmuş bu eve?"
Oliver, "Hırsızlar!" diye fısıldadı. "Beni götürdükleri ev!"
Doktor, "Deme yahu?" diye bağırdı. "Hey arabacı, aç kapıyı da ineyim!"
Ama daha arabacı yerinden inemeden doktor kapıyı açıp aşağı atlamıştı bile! Hemen karşıdaki terk edilmişe benzeyen yıkıntı eve koştu ve deliler gibi kapıyı tekmelemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oliver Twist
General FictionOliver Twist, yoksullar evinde dünyaya gelmiş bir yetimdir. Daha fazla yemek isteme cesareti, kapının önüne konmasına yol açar. Hayatta yapayalnızdır artık. Bir cenaze levazımatçısının yanına girer. Orada da kötü muamele görünce kaçar ancak bu kez d...