III
Tuhaf bir görüşme; önceki bölümün devamı niteliğinde
Paranın gelişi genç kadın için bir şans eseri oldu. Çünkü Bill Sikes ertesi gün yiyip içerek vaktini öyle bir doldurdu ve huyu suyu öyle bir düzeldi ki Nancy'nin hal ve tavırlarına dikkat etmeye ne zaman buldu ne de niyetlendi. Kızın, olağanüstü bir iç mücadelesinden sonra karar verdiği atılgan ve tehlikeli bir işi yapmaya hazırlanan insanlar gibi tedirgin ve dalgın olduğunu, keskin görüşlü Fagin olsa hemen anlar ve meraka kapılırdı. Ama Bill Sikes görüş ve anlayış inceliğinden yoksun bir insandı. Demin dediğimiz gibi keyfi de yerinde olduğu için kızın davranışlarında hiçbir tuhaflık görmüyordu. Daha doğrusu şu sırada kız Mr. Sikes'ın o kadar hiç umurunda değildi ki heyecan ve telaşı daha belirli bile olsa herhalde hırsızın dikkatini çekmezdi.
Gün sona yaklaştıkça Nancy'nin heyecanı da artmıştı. Geceleyin oturmuş, hırsızın içki içip sızarak uyumasını beklerken öyle görülmedik bir solgunluğu vardı ve gözleri öyle çakmak çakmak parlıyordu ki Sikes'ın bile dikkatini çekti ve şaşmasına yol açtı.
Mr. Bill Sikes, geçirdiği humma yüzünden hâlâ dermansız olduğu için yatakta yatmış, sıcak suyla cin içmekteydi. Bardağını tazelensin diye üçüncü ya da dördüncü kez uzatmıştı ki Nancy'deki bu belirtilerin ayırdına vardı.
Gözlerini kızın yüzüne dikti, ellerine dayanıp doğrularak, "Ulan vay canına be!" diye söylendi. "Dünden ölmüş de bugüne kalmış gibi bir halin var. Ne oldu yahu?"
Kız, "Hiç," diye yanıtladı. "Bir şeycik olmadı. Ne bakıyorsun öyle bel bel yüzüme?"
Sikes onu kolundan tutup tartaklayarak, "Ne biçim oyun bu be?" diye homurdandı. "Ne oluyoruz? Anlamı ne bunun? Bir düşüncen mi var yoksa?"
Kız bir ürperdi ve ellerini gözlerine bastırarak, "Bende düşünce çook!" diye yanıtladı. "Ama boş ver, Bill! Ne çıkar yani?"
Bu son sözleri söylerken sesine verdiği zoraki neşe Sikes'ın üzerinde, önceki durağan ve hummalı bakışlarından daha büyük bir etki yaratmış gibiydi. Hırsız, "Söyleyivereyim, ne çıkar," dedi. "Ya benden humma geçti sana ya da bu işin içinde bir iş var, hem de tehlikeli bir iş. Yoksa sen tutup beni... Ama yok be! Sen böyle bir şey yapamazsın?"
Nancy, "Nasıl bir şey?" diye sordu.
Sikes, gözleri onun yüzüne dikilmiş, kendi kendine konuşarak, "Yok be!" dedi gene. "Dünyada bundan daha vefalı bir kız olamaz! Yoksa aylar önce kesmiştim onu. Yok, yok, hummaya tutuluyor kızcağız; işin aslı bu."
Bu düşünceden cesaret alarak bardağını bir dikişte boşalttı ve bir sürü küfür homurdanarak ilacını istedi. Nancy hemen yerinden sıçrayıp koştu, arkasını ona dönerek ilacı bardağa koydu, onun dudağına dayayarak içirdi.
Bill Sikes, "Şimdi gel de şöyle yamacıma otur bakalım," dedi. "Hem de her zamanki suratını takın, yoksa öyle bir bozarım ki istesen bile eski halini bulamazsın."
Kız gidip onun yanına oturdu. Bill de onun elini sımsıkı tutarak kendini gene arkaya doğru bıraktı. Gözleri onun yüzüne doğru çevrildi ve yavaş yavaş kapandı. Biraz sonra açıldı; gene kapandı, gene açıldı. Hırsız tedirgin bir şekilde birkaç kez döndü. İki üç dakika için dalıyor sonra birden dehşet içinde sıçrayarak görmez gözlerle çevresine bakınıyordu. Sonunda tam gene yerinden doğrulurken yarı yolda yıldırım çarpmış gibi ansızın devrildi ve derin, ağır bir uykuya daldı. Parmakları sıkışıp gevşedi; uzanan kolu yanına düştü ve hırsız, kendini tamamen kaybetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oliver Twist
General FictionOliver Twist, yoksullar evinde dünyaya gelmiş bir yetimdir. Daha fazla yemek isteme cesareti, kapının önüne konmasına yol açar. Hayatta yapayalnızdır artık. Bir cenaze levazımatçısının yanına girer. Orada da kötü muamele görünce kaçar ancak bu kez d...