ÜÇÜNCÜ KİTAP
I
Gece buluşmasında Mr. Monks ile Mr. ve Mrs. Bumble arasında neler geçtiğini anlatıyor
Donuk renkli, boğucu, kapalı bir yaz akşamıydı. Sabahtan beri yağmur tehdidinde bulunan ve uyuşuk bir buhar yığını gibi her yana yayılmış olan bulutlardan tek tük iri damlalar süzülüyordu. Bunlar şiddetli bir sağanağın öncülerine benziyorlardı. İşte bu arada Mr. ve Mrs. Bumble kentin ana caddesinden ayrıldılar ve buradan iki kilometre kadar uzaklıkta, nehir kenarındaki çukur, hastalık yuvası bir bataklıkta kurulmuş olan ıssız, sefil bir mahalleye doğru yöneldiler.
İkisi de üzerlerine eski ve berbat şeyler giymişlerdi. Bu, hem yağmurdan korunmak, hem de kimliklerini gizlemek için olabilirdi. Efendi, elinde henüz ışığı yanmayan bir fener olduğu halde birkaç adım önden ilerliyordu. Yol çok çamurlu olduğu için karısına kendi izlerinden yürümek kolaylığını sağlamak istiyordu belki de. Derin bir sessizlik içinde yürüyorlardı. Ara sıra Mr. Bumble adımlarını yavaşlatıyor ve hayat arkadaşının yerli yerinde olduğunu anlamak ister gibi başını çevirip bakıyordu. Sonra onun hemen arkadan gelmekte olduğunu görerek yine adımlarını sıklaştırıyor ve yabana atılmaz bir hızla menzile doğru ilerlemeyi sürdürüyordu.
Gittikleri yer kuşkulu bir mahalle olmaktan çok uzaktı, çünkü işçi kılığında gezerek soygunculuk ve suçla yaşayan serseri ve kopukların yatağı olduğundan hiç kimsenin kuşkusu yoktu. Kırık dökük barakalardan oluşuyordu burası. Kimi tuğladan kimi çürük gemi kerestesinden yapılmış ve plansız, düzensiz, ırmağın hemen birkaç metre yakınına sıralanmış kulübeler. Dibinden su alan birkaç döküntü kayık, kıyıdaki çamurun üzerine çekilmiş ve bu çamurluğu sınırlayan alçak duvara bağlanmış olarak duruyordu. Şurada burada göze çarpan kürekler ve halkalanmış halatlar, insanda ilk bakışta bu sefil mahallede oturanların ekmeklerini ırmaktan çıkardıkları izlenimini uyandırıyordu. Ama dikkatle bakan bir kimse bu şeylerin döküntülüğünü görünce ortalıkta, kullanıldıkları için değil de gösteriş olsun diye durduklarını sezinlemekte pek güçlük çekmezdi.
Irmak kıyısında, üst katları suyun üzerine doğru çıkan bu izbelerin orta göbeğinde, eskiden bir yapımevi olarak kullanılan büyük bir bina duruyordu. İşlediği zaman bu gecekondu mahallesinde oturanlara iş sağlamış olsa gerekti, ama çoktan yıkılıp gitmişti. Fareler, kurtlar ve rutubet, üzerinde durduğu direkleri çürütmüş olduğu için yapının önemli bir kısmı daha şimdiden suya çökmüş durumdaydı. Karanlık ırmağa doğru eğilmiş sallanan öbür kısımlar da aynı kadere boyun eğmek için uygun bir fırsat kollar gibiydi.
İşte, uzaktan uzağa ilk gök gürültüsü gümbürder ve sağanak bardaktan boşanırcasına akmaya başlarken sayın dostlarımız bu yapının önünde durdular.
Mr. Bumble elindeki kâğıt parçasına bakarak, "Buralarda bir yerde olacak!" dedi.
Tam o sırada yukardan, "Hey, bu yanda!" diye bir ses yükseldi.
Sesin geldiği yöne bakan Mr. Bumble, binanın ikinci katındaki bir kapıdan dışarıya bakmakta olan bir adam gördü.
Adam, "Bir dakika durun! Şimdi geliyorum!" dedi.
İçeri çekildi ve kapı kapandı.
Mr. Bumble'ın sayın eşi, "Bu adam mı?" diye sordu.
Mr. Bumble evet der gibilerden baş eğdi.
Hatun kişi, "Öyleyse uyarılarımı sakın unutma!" dedi. "Sen elinden geldiği kadar az konuşmaya çalış. Yoksa elimizdeki kozu hemen belli ediverirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oliver Twist
General FictionOliver Twist, yoksullar evinde dünyaya gelmiş bir yetimdir. Daha fazla yemek isteme cesareti, kapının önüne konmasına yol açar. Hayatta yapayalnızdır artık. Bir cenaze levazımatçısının yanına girer. Orada da kötü muamele görünce kaçar ancak bu kez d...