Islattığın dudaklar bayadır aklıma takıldı.
Öyle durdum düşündüm, siyahtan karaydı..🕷
■][■][■
9. Bölüm
Şirket binasından uzaklaşmak üzereydim ki Ahu Kumalı'nın sesini duydum. Bahçede birkaç metre kadar ötemde telefonla konuşuyordu.
"Bilmiyorum" dedi ben fark edilmemek için duvar kenarına sinerken. "Bilmiyorum işte. Evet güvenilir bir adam. Endişelenme, ben iyiyim gerçekten. Aytaç'ın haberi olmaz, umurunda da değil zaten." Öfkeli olduğunu gizlemeye çalışır gibi alayla güldü. "Onun gözü şu kadından başka bir şey görmüyor bu ara. Simge işte birkaç aylık çalışanlardan." Sıkıntıyla nefeslendi. "Yani iki gün sonra bu da diğerleri gibi silinip gidecek, adını bile hatırlamayacak...Evet ama elimde değil sinirleniyorum. Hayatımızda yeri olmayan önemsiz biri için beni karşısına alıyor Firuz."
Simge'nin kimsenin hayatında bir yeri yoktu. Canımı yakan Meva'da defalarca kez aynı hissi yaşamak zorunda kalmıştı.
Öylesine tanıdıktı ki bu istenmeme durumu hayatıma hangi kılıkta olursam olayım onların hayatına yabancı kalacaktım.
"Sen endişelenme lütfen ben konuşuyorum işte öyle," Sesi mutsuzdu ve sürekli olarak telefondakini ikna etmeye uğraşıyordu. İyi olduğuna, sorun olmadığına, duyduğu birkaç sözün canını sıktığına ama tüm bunların iki gün sonra değişeceğine... Aytaç'ın Simge'den vazgeçmesinin kısa bir zamanda gerçek olacağından emindi.
Cümleleri uzadıkça beklemekten sıkıldım ve ilerlemeye başladım. Beni fark ettiği gibi telefonu kapatmıştı. Yüzünde yakalanmanın endişesini taşıyordu ama bir yandan da soğukkanlı olmaya çalıştı. "Simge" dedi zoraki bir tebessümle. "Ah, çıkıyor musun ?"
Duyup duymadığımı anlamak ister gibi ifademi süzmeye devam etti. Onun yaptığı gibi sahte bir gülümsemeyle uzaklaşmam gerekiyordu belki. Ama yapamadım.
O kadar nefret ediyordum ki yüzüne bakmak bile beni huzursuz ediyordu.
"Çıkıyorum, işim erken bitti."
Rahatlamıştı. Gözlerinde o üstten bakan tavır yer etti yine. "Artık çalışanlar işi bittiği gibi çıkabiliyor demek. Patron gibi yani ?"
Simge tırnaklarını göstermezdi değil mi ? Sen de gösteremezsin.
Eskiden iyi bir asker olduğuma inanırdım. İyi bir asker duygularıyla hareket etmezdi ve her ne olursa olsun, ne koşulda olursa olsun gerekeni yapardı. İyi bir asker yaptıklarının sonucunu kestirebilirdi. Yapacağı hamlenin birkaç adım ötesini öngörebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DESİSE | Nestes'in Kızı
General Fiction"Kıskandın mı yoksa?" derken onu taklit ediyordum. Benim aksime katı ifadesini bozmadı. "Kıskanmaya hakkım yok." Pekâlâ, böyle bir cevap beklemiyordum. "Beni terk ederken sana dair hissedebileceğim her şeyin hakkını benden aldın. " Boğazıma bir y...