"Hae. Hae... Haechan uyansana."
Hafif esmer tenli kahve saçlı genç bir anda gözlerini sonuna kadar açtı.
"Dostum çok tuhaf bir rüya gördüm."
Yanda ki yemek masasında oturan siyah saçlı arkadaşı ağzına gevreğinden atarken konuştu.
"Ne gördün yine tuhaf tuhaf."
"Bu seferki cidden garipti. Koşuyorduk. Ve mutluyduk ama neden bilmiyorum. Sonra... Sonra bir anda her şey hızlandı. Gözümün önüne bir sürü anı geldi ve bazı nesneler. Hatırladığım şeyler... Kağıt parçası, yan yana iki tane Mark hyung, ağlayan Jaemin ve en tuhafı kavga eden Chenji."
"Chenle ve Jisung'un kavga etmesi Mark hyungun iki tane olmasından daha tuhaf aynen."
İsimleri geçen Chenle ve Jisung başlarını konuşan arkadaşlarına çevirdiler.
"Dostum bu imkansız. Bizim kavga etmemiz olasılık dışı."
Evet bu biraz olasılık dışıydı ancak imkansız değildi. Sonuçta her arkadaş kavga edebilirdi. Kalan dört kişi de Jisung'un dediğine katıldığını belli etmek için kafalarını salladı. Onlar bu zamana kadar bırakın kavgayı birbirlerine seslerini bile yükseltmemişti.
"O kadar tuhaf bir rüya değilmiş. Ben çoğu zaman böyle rüyalar görüyorum."
"Uf anlamıyorsunuz ki. Ben de anlatamadım keşke siz de görseydiniz aynısını. O zaman ne demek istediğimi anlardınız."
Gevreğini bitiren Jaemin oda da eksik arkadaşını fark edip onun odasına adımladı. Ev iki katlıydı ve hepsinin odası üst kattaydı. Jeno ve Mark oda arkadaşıydı geri kalanlar ise tek kalıyordu. Aslında onlar da tek kalıyor sayılmazdı mesela Haechan sürekli Jaemin'in odasına giderdi. Chenle ve Jisung'u ayrı uyutmak imkansızdı zaten. Renjun ise odasına kimseyi kabul etmediğinden tek kalırdı.
Jaemin'in yere her bastığında parkeden çıkan gıcırtı sesleri sinirlerini bozuyordu. Bu yüzden biraz daha hızlandı. En sonunda odanın önüne geldiğinde kapıdaki 'rahatsız etmeyin' yazısını görüp yamuk bir şekilde gülümsedi. İçinden yabani herif demekten kendini alamadı. Orta parmağının eklemiyle üç kez melodik şekilde tıklattı. 'Gel' denmesini beklemeden odaya daldı.
"Kimleri görüyorum. Görünmez oldunuz beyefendi."
Beyaz tenli gözlüklü çocuk elindeki kalemi bırakırken gözlerini devirmeyi ihmal etmedi.
"Hoşgeldin Jaemin. Ne istiyorsun?"
"Seni görmeyi. Seni gören cennetlik resmen Renjun."
"Abartma."
"Öyle ama. Sabahtan beri odandan hiç çıkmadın ve saat 19.00."
Biraz mızmız bir şekilde konuşurken arkadaşına yaklaştı ve onu oturduğu yerden kaldırdı. Kolunu omzuna atıp odadan zorla da olsa çıkardı.
"Fark etmemişim. Resim çizerken zaman hızlı geçiyor."
Merdivenlerden inerken mırıldandı. Şimdi arkadaşlarının sesi aşağıdan geliyordu. Ne konuşulduğu anlaşılmasa da Chenle'nun konuştuğu kesindi.
"Sonra adamı öyle bir dövdüler ki. O dayağı ben yesem ölürdüm herha-"
Salona giriş yapan arkadaşlarını gördüğünde sözünü kesti. Geçen gün marketten dönerken gördüğü olayı anlatıyordu. Mark hariç hepsi onu can kulağıyla dinliyordu. O hâlâ iki gün önceki olayı düşünüyordu.
Bir türlü anlam veremediği bir olay. O gün hepsi beraber akşama kadar basketbol oynamıştı. Daha sonra Jeno artık eve gitmek istediğini söylediğinde Mark da peşine takılmış birlikte eve doğru yola çıkmışlardı. Ana yola geldiklerinde karşıya geçmek için yeşil ışığı beklemişler, yandığında ise Jeno, Mark'ı beklemeden koşmuştu. Mark o sırada hızla gelen arabanın durmasını beklediği için geçmek istememişti. Arabanın durmayacağını fark ettiğinde arkadaşına bağırdı. Jeno onu duymamıştı ancak arabadan kurtulmayı başarmıştı. O hızdaki arabanın durmasının imkansız olduğu bir anda anında durmasına şaşıracağı sırada arkadaşının durumu daha çok şaşırmasına neden olmuştu. Jeno böyle bir şey olmadığını eğer olsaydı kesinlikle hatırlayacağını söylemişti.
Bu imkansızdı. Mark bunun gerçekten yaşandığına adı kadar emindi ama arkadaşı hatırlamıyordu. Kafayı sıyırmak üzereydi. Delirmediğine emindi, Jeno'nun neden hatırlamadığını bilmiyordu ama bu olay kesinlikle yaşanmıştı. Belki de Jeno şoktan bi' anlık hafıza kaybı yaşamıştı. Bilmiyordu. Tıp dünyasında bu mümkün mü onu da bilmiyordu. Diğerlerine bu olaydan bahsetmemişti ancak tek başına düşünmeye devam ederse delireceğine emindi. Hiç olmazsa birine anlatmalıydı.
O sırada yemek masasında Mark'ın karşısına oturan Renjun, Mark'ın bu durgunluğunu tabii ki de fark etmişti. Akşam ona soracağını kafasına not etmiş, yediği gevreğinin son lokmasını ağzına atmıştı.
Biraz daha sohbet ettikten sonra herkes odasına çekildiğinde Renjun kendi odası yerine Mark'ın odasına ilerledi. Mark'ın hemen ardından odaya girdiğinde Jeno'yu nasıl göndereceğini düşünüyordu. Çünkü onun da odasıydı ve ona çık diyemezdi.
Neyse ki Jeno, Renjun'in durduk yere odaya gelmeyeceğini bildiğinden özel konuşmak ister diye odadan çıktı. Jaemin'in yanına gidebilirdi.
Jeno'nun kendi kendine odadan çıkmasına rahatlayan Renjun nefesini verip yatağa oturdu. Mark ise ne olduğunu anlamadığı için şaşkın gözlerle arkadaşına bakıyordu.
"Biraz konuşalım hm?"
Mark omuzlarını düşürmüş yüzünden düşen bin parçayla yatağına adımlamıştı. Sanırım uzun bir gece olacaktı.
"Anlat."
"Neyi?" Mark gerçekten anlamamıştı. Neyi anlatmasını bekliyordu.
"Aklını bu kadar bulandıran şeyi. Kaç gündür durgunsun fark ediyorum."
Mark yaşadığı olayı anlatıp anlatmamak konusunda kararsızdı. Ona deli gözüyle bakabilirdi. Renjun'in öyle biri olmadığını biliyordu ama düşündüğü şey de hiç mantıklı değildi. Yine de anlatmak istediğine karar verip arkadaşını daha fazla bekletmeden söze girdi.
Renjun karşısındakinin sözünü bölmeden sonuna kadar dinledi. Mark onunla dalga geçeceğini düşünüyordu ama o bu konuyla ilgil asla dalga geçmezdi. Olayın bu kadar içindeyken nasıl dalga geçebilirdi ki.
Bu Mark'ı biraz korkutabilirdi hatta inanmayadabilirdi ama küçük sırrını ona anlatmak istedi.
Tamam bu çokta küçük bır sır değildi.
...
Ay ben neler yazıyorum!
Şimdi uyarmak isterim ki bu fantastik bir hikaye bu yüzden saçma bulduğunuz şeyler olabilir çokta sorgulamayın.
Normalde bu dream kitabı yani tek bir kişi üzerinde veya tek bir ship üstünde durmayacağım ama bazıları daha ağırlıklı olabilir. Yine de elimden geldiğince dengelemeye çalışacağım.
Çok heyecanla başladım her şey planlı umarım hevesimi kırmazsınız :)
Elinizden geldiğince oy ve yorum bırakırsanız çok mutlu olurum
Sizi seviyorum Alien kaçarr 😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fantasy Dream
Fanfiction"Chenle ve Jisung'un kavga etmesi Mark hyungun iki tane olmasından daha tuhaf aynen." Belirli bir başrol yoktur fakat minicik Jaemin ağırlıklıdır. Konusu: Fantastik güçleri olduğunu daha yeni keşfeden arkadaş grubu güçlerle beraber gelen kötülerden...