Tüm ev halkı Jaemin ve Jeno'nun etrafına toplanmış ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Birden bire Jaemin'i bu kadar sinirlendirecek ne yapmıştı anlamamışlardı. O sırada Jeno'nun gözü Jaemin'in odasından çıkan Mark'a takıldı. Gülümsüyordu. Ne olduğunu şimdi çok net anlamıştı.
"Neden!? Bana neden yalan söyledin!? Ben sana bu kadar güvenirken onu kırmak zorunda mıydın? Hislerimi dinlemeliymişim. Gerçekten de altıncı hissim kuvvetliymiş!" Jaemin delirmiş gibi ellerini kollarını sallayarak konuşuyordu. Hareketleri ve bağırması ne kadar sinirli olduğunu belli etse de ses tonunda ve gözlerinde sadece kırgınlık vardı.
"Jaemin lütfen sakinleş. Biz senin zarar görmeni istemedik. Güçl-"
"Sikeyim sizin güçlerinizi! Yeter be! Sürekli tek bahsettiğiniz şey güçler." Jaemin gözlerini sadece Jeno'ya dikmiş öyle konuşuyordu. Muhattabı sadece o gibi gözükse de sözleri hepsineydi. "Bıktım anlıyor musunuz? Güçlerinizin varlığını bilmediğiniz zamanları özledim. Seni özledim, Haechan'ı özledim, oturma odasında dönen sohbetleri özledim." Artık daha üzgün çıkıyordu sesi hatta neredeyse fısıltı şeklinde konuşuyordu. Ancak içindekileri tam dökebilmiş değildi ve hâlâ yalan konuştuğu için sinirliydi. "Ayrıca seni korumak istedik zırvalığına da son verin. Güçlerinizi öğrendiğinizden beri beni zaten hiç yanınızda istemiyordunuz bu benim sürekli tek kalmamdan belli. Şimdi de elinize böyle bir fırsat geçti güçleri bahane ederek yanınızda olmamı istemediğinizi açıkça belli ettiniz. O zaman ben de istenmediğim yerde durmam." O kadar sinirliydi ki söylediklerinin farkında değildi ancak şuan olsa da pişman olacak gibi durmuyordu. Son sözünü de söyleyip yanına bir kıyafet bile almadan bir daha gelmemek üzere çıktı evden. Telefonu mu? O aklına bile gelmemişti.
Lucas da onun peşinden hızla gitti. Kimse hâlâ onu umursamıyordu. Jeno da peşinden gitmek istedi ancak Mark onu durdurdu. Jeno şimdi unuttuğu sinirini hatırladı ve Mark'ı tüm gücüyle ittirdi.
"Şerefsiz! Neden yaptın bunu? Ne geçti şimdi eline ha? Konuşsana!" Bir yandan Mark'ın üstüne çıkmış yumrukluyordu. Dudağı patlayan çocuk hâlâ hiçbir şey olmamış gibi gülüyordu. "Gülmeyi kes!" Haechan ve Renjun Jeno'yu Mark'ın üzerinden almaya çalışıyorlardı ancak bu pek mümkün değildi. İstese Mark ondan kolayca kurtulabilirdi ama istemiyor gibiydi. Daha sonra Jeno karşısında hâlâ gülen çocuğu bırakıp odasına girip kapıyı kilitledi. Mark istediği yerde yatabilirdi umrunda değildi. Renjun, Jisung ve Chenle söylenerek odalarına girdi. Haechan ise Mark'ı zorla yerinden kaldırıp oturma odasına götürdü. Dudağına ve kaşına pansuman yapması gerekiyordu.
Beraber koltuğa oturduklarında Haechan pamuğa oksijenli su damlatıp dudağına bastırdı. Bu onun canını yakardı. Beklediği gibi de olmuştu. Mark acıyla inleyip geri çekilmeye başladı. Haechan buna izin vermeden ensesinden tutmuş pamuğu biraz daha bastırmıştı. İkiside konuşmuyordu ancak Haechan bazı şeyleri içinde tutmakta iyi değildi.
"Neden yaptın?" Jeno'ya cevap vermediği gibi Haechan'a da vermemişti.
"Cevap versene! Neden? Neden değişiyorsunuz? Kötü biri değilsin ama bu yaptığın çok kötüydü. Sende Chenle da kötü değilsiniz ama son yaptıklarınız... Bilmiyorum. Neden değiştiğinizi anlayamıyorum." Haechan artık daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladı. Zaten kendini zor tutuyordu son günlerde. Ağlamasına ve konuşmamaya yemin etmiş çocuğa hâlâ sinirli olmasına rağmen pansumanını yapmaya devam ediyordu. En sonunda yarabandını yapıştırırken kapının açıldığını duydu. Kimin geldiğine bakmak için kapıya doğru ilerledi ve karşısında gördüğü kişiyle tüm evi inletecek çığlığını bastı.
...
Çoook kısa oldu biliyorum ama geçişimsi bir bölümdü yarın devamını atarım herhalde
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fantasy Dream
Fanfiction"Chenle ve Jisung'un kavga etmesi Mark hyungun iki tane olmasından daha tuhaf aynen." Belirli bir başrol yoktur fakat minicik Jaemin ağırlıklıdır. Konusu: Fantastik güçleri olduğunu daha yeni keşfeden arkadaş grubu güçlerle beraber gelen kötülerden...