O gece uyumamış -zaten olanlardan sonra uyumak mümkün değildi- sabaha kadar plan yapmaya çalışmışlardı. Evet çalışmışlardı. Ne kadar kafa patlatırlarsa patlatsınlar bir türlü elle tutulur fikir ortaya atan olmamıştı. Sorun şuydu ki planı hep 'onu bulduktan sonra' diye anlatmaya başlıyorlardı. Planın en zor ve en önemli kısmını atlıyorlardı.
"Buldum! Ben neden zamanı geri sarmıyorum ki?" Hepsi bir süre donmuş bu kadar kolay mıydı diye sorgulamışlardı. Hayır kolay değildi.
"Bu işe yaramaz. Kaderi değiştiremezsin. Zamanı geri sarsanda onu durdurmak için elinden geleni yapsanda bir şekilde yine gidecek. Hem hâlâ o kadar iyi değilsin, değiliz hiçbirimiz. Bu kadar uzun süreli geri sarma yapabileceğini düşünmüyorum."
Renjun dümdüz ses tonuyla konuştuğunda Chenle'nun yüzü düşmüştü. Ancak hemen pes edecek değildi. O yapabileceğine inanıyordu. Ne demişler inanmak başarmanın yarısıdır.
"Hyung zaten amacım onun gitmesini engellemek değildi. Benim amacım nereye gittiğini öğrenmek. O kadar eğitim yaptık yapacağıma da inanıyorum ayrıca."
"Ben de inanıyorum!" Jisung arkasından atıldığında diğerleri de aynı şeyi söylemişlerdi. Eh Renjun'in de kabul etmekten başka çaresi yoktu. Hem denemekten zarar gelmezdi değil mi?
"Şimdi plan şöyle başarabilirsem zamanı geri saracağım. Sonra..."
...
"Tamam hazır mısınız? İşte başlıyoruz."
Geri gittiklerinde hepsinin planı hatırlaması için gücün hepsine etki etmesi gerekiyordu bu yüzden olabilecek en dar çemberi oluşturup el ele tutuştular. Planın işe yaraması için dualar ediyorlardı. Gözlerini sıkıca kapatıp olacakları bekliyorlardı ki Chenle'nun neşeli kahkahasını duydular. Chenle'dan 'başardım' nidaları çıkarken diğerleri de gözlerini açmış etrafa bakıyordu. Yine oturma odasındalardı ancak o dağınıklık yoktu ve üst kattan Jaemin'in gülüşleri duyuluyordu. Jeno sakinleşmek adına gözlerini kapattı. Yoksa Lucas'a dalacaktı.
Yapacak bir şey olmadığından planın ilk aşamasını bir şekilde halledip beklemeye başladılar. Akşam tekrar bir kıyamet kopacaktı. Jisung bu bekleyişin sıkıcı olduğuna karar verip zamanı ileri sardı. Diğerlerine etki etmediği için anlamamışlardı bile. Uzun süredir beklediklerini sanıyorlardı hâlâ.
Jisung'a göre kısa diğerlerine göre oldukça uzun geçen günden sonra akşam olmuş aynı sahnelerin yaşanması için hepsi odalarına çıkmıştı. Tam zamanında çıkmış olmalılar ki Jaemin sinirle odasından çıkıp Jeno'nun boynuna yapışmıştı. Sıkmıyordu sadece boynundan ittirip duvara çarpmasına neden olmuştu. Jeno'nun canı çok yanıyordu ancak fiziksel değildi. Canını acıtan ona vurması değil, canını acıtan Jaemin'in tekrar hayal kırıklığına uğraması ve tekrar Jeno'dan nefret etmesiydi. Nefret ettiğini bizzat kendi ağzından evden çıkmadan hemen önce duymuştu. Onun canını yakan buydu işte.
Jaemin çıkıp gittiğinde Lucas da peşinden gitmişti. Şimdi göndermeleri gereken 'sahte' Mark kalmıştı. Onu da nasıl göndermeleri gerektiğini biliyorlardı.
"B-ben Jaemin'in peşinden gidiyorum onunla konuşup geri getireceğim." Jeno mükemmel oyunculuğunu konuşturup kekelemişti bile. Tam kapıdan çıkacaktı ki Mark onu durdurdu. "Dur! Sana zaten sinirli ben giderim peşinden."
"Ahah Mark hyung bilmiyormuş gibi davranma."
"N-neyi?" Endişeli olduğunu çaktırmamaya çalışıyordu ama tabii ki anlamışlardı. Zaten planlarıda buydu. Aslında bilmediği bir şey yoktu ama varmış gibi davranmışlardı. Onu tanımıyorlardı ancak o kısacık tanışmada nasıl biri olduğunu anlamışlardı. 'Gerçek' Mark eve gelmeyeceği için onun kendi kendine itiraf etmesini sağlamaları gerekiyordu ve bunun en kolayı onun bilmediği bir şey varmış gibi davranmaktı. Onun bunu kendince lehine çevirip her şeyi açıklayacağına eminlerdi. Öyle de olmuştu. Tekrar aynı konuşmaları yaşamışlar tekrar elini kolunu sallayarak evden çıkmıştı. Plan harika ilerliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fantasy Dream
Fanfiction"Chenle ve Jisung'un kavga etmesi Mark hyungun iki tane olmasından daha tuhaf aynen." Belirli bir başrol yoktur fakat minicik Jaemin ağırlıklıdır. Konusu: Fantastik güçleri olduğunu daha yeni keşfeden arkadaş grubu güçlerle beraber gelen kötülerden...