Lucas hiç vakit kaybetmeden hızla Jaemin'in odasına çıktı. Onun odasının hangisi olduğunu bilmiyordu tabii. Bulana kadar hepsini kontrol etmişti. Mark'ın odasına girdiğinde onun hala odasında olduğunu gördü. Mark ise yatağında telefonuyla uğraşırken kapının açıldığını duymuş ancak kimseyi görememişti. Çok sorgulamayıp kapıyı tam kapatmadığından rüzgar yüzünden açıldığını düşünüp bu sefer tam kapatmıştı. Lucas da yakalanmadığı için derince nefes verip odalara bakmaya devam etti. Son bir oda kaldığında kesin olarak Jaemin'in odası olduğu için kapıyı tıklatıp gir komutunu beklemeden içeri girdi. Jaemin kapıda Lucas'ı görmesiyle oldukça şaşırmıştı. Suratına uzun uzun bakıp neden geldiğini açıklamasını bekledi ancak Lucas'ın konuşmaya hevesi yok gibiydi. En sonunda dayanamayıp neden geldiğini kendi sorduğunda Lucas pencerenin önündeki pufa oturup aklından geçenleri söylemeye başladı.
"B-biraz konuşmak iyi olur diye düşündüm. Uzun zamandır benim gibilerle konuşmuyorum. Anlarsın ya artık normal sohbet etmek istedim, onların güçleriyle yaptığı fantezileri dinlemek değil."
Jaemin Lucas'ın bu tabiriyle hafif kıkırdamıştı. Eh biraz haklı olabilirdi, o da sıkılmıştı hergün güçlerle ilgli konuşmaktan. Bu tıpkı kedi besleyen insanlarla konuşmaya benziyordu. Bütün gün konuşulan tek şey kedi ve kedinin yaptıkları olurdu ama karşınızdaki kişi kedi sevmiyorsa bu muhabbetin onu ne kadar sıktığını fark etmezdiniz.
"Haklısın konuşacak gücüm olmadığından dinlemek sıkıyor. Pekala o zaman önce tanışmalıyız. Ben Na Jaemin. 21 yaşındayım ama okumuyorum. Aslında hiç birimiz okumuyoruz."
"Ben de Wong Yukhei. Lucas demen yeterli. 22 yaşındayım. Sakıncası yoksa neden okumadığını sorabilir miyim?"
"Bu konuyu konuşmayı çok sevmiyorum ama üstü kapalı kısaca anlatabilirim sanırım. Konservatuar okuyordum aslında ancak daha birinci yılı bitmeden yaşadığım bir olay yüzünden bırakmak zorunda kaldım. Sonra da bizimkilerle tanıştım işte." Lucas tekrar ufak ayrıntıyla gözlerini olabildiğince açtı. Jaeminle ilgili bilmediği çok şey vardı ve öğrenmesi kesinlikle işine yarayacaktı. "Nasıl yani seni onlarla Renjun'in ailesi tanıştırmadı mı? Hepinizin o şekilde tanıştığını duymuştum."
"Hayır... Yani evet onlar öyle tanıştı ama ben aralarına sonradan girdim. Ailesi hâlâ beni tanımıyor zaten." Lucas'ın şimdi kafasında her şey şekilleniyordu. Demek o yüzden bu karşısındaki siyah saçlı çocuğu tanımamıştı. Kimsenin onun varlığından haberi yoktu. Yaptığı telefon konuşmasında da telefonun diğer ucundaki kişi şaşırmıştı ve ona birazdan mesaj atacağını söyleyip kapatmıştı.
Lucas ne kadar sırf görev için Jaeminle konuşsa da onu sevmişti. Geldiği yerde tanışsaydı kesinlikle onunla arkadaş olurdu. Kim bilir belki bu kısa sürede yakın olmayı başarırsa onu da yanında götürebilirdi. Hem dememiş miydi bu sohbetlerden sıkıldığını. Aklına girebilirse bunu kesinlikle başarabilirdi.
"Jaemin bana ne kadar güveniyorsun bilmiyorum ama sana bir şey söylemeliyim. Sanırım Jeno senden bir şeyler saklıyor." Jaemin alayla gülümsemiş karşısındakinin ne saçmaladığını düşünüyordu. "Bu nereden çıktı?" Bunu durduk yere uydurmasının amacını soruyordu aslında. Jeno'nun ondan bir şey sakladığına ölse inanmazdı. "Bunu söyleyemem sadece onu biraz gözlemle ne demek istediğimi anlayacaksın." Jaemin inanmadığını belli eder şekilde histerik bir kahkaha atmış ve kafasını sallamıştı. Kabul ettiğinden değil bu saçma konunun kapanması için. O sırada kulağının yanında bir ses duydu Jaemin. Bu onun düşüncesi miydi yoksa yanında biri mi fısıldıyordu ayırt edemiyordu. Ya doğruyu söylüyorsa. Olumsuzca kafasını salladı. Mümkün değildi. Neden bu kadar eminsin ki. Kardeşin bile olsa kimseye güvenmemelisin. Jeno'ya kardeşinden daha çok güveniyordu zaten ama içindeki ses haklıydı neden bu kadar güveniyordu. Ne saçmaladığını fark ettiğinde kendine gelmek için silkelendi. Neden birden en güvendiği kişiden şüphe etmeye başlamıştı ki.
Lucas gördüğü görüntüyle fark ettirmeyecek şekilde gülümsedi. Bu kadar uzakta olmasına rağmen aklına girmeyi başarmıştı. Onu gittiğinde tebrik etmeyi aklına not etti.
Bir hafta sonra
Lucas ve Jaemin bu son günlerde fazla yakınlaşmış her şeyi beraber yapar olmuşlardı. Jaemin bunun için mutluydu çünkü arkadaşları eğitimdeyken hep yalnız kalırdı. Onlara yemek yapar beraber yedikten sonra kendisi toplar bütün gün kendine eğlenecek uğraşlar bulmaya çalışır ve tekrar yemek hazırlayıp günü sonlandırırdı. Şimdi yemeği Lucas ile hazırlıyor birlikte topluyor ve akşama kadar sohbet edip eğleniyorlardı. Son günlerde akşam yemeğini yapmayı unutuyordu çünkü sohbet ederken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordu. Renjun'in ailesi Lucası gönderdiği için çok mutluydu. Şimdi yine son zamanlarda aklını terk etmeyen düşüncelerle savaşıyordu. İçinde iki kişilik var gibi hissediyordu, biri kendi kişiliği her zaman ki gibiydi ancak diğeri tam tersi. Sanki arkadaşlarından soğumaya başladığını hissediyordu onun yüzünden. İşin garip kısmı bazı düşüncelere direnirken bazılarına hak veriyodu. Bir de duyduğundan beri aklından çıkmayan düşünce vardı. Jeno bir şeyler saklıyor...
Hâlâ inanmak istemiyordu ama cidden zorlanmaya başlamıştı. Eğer Lucas doğruyu söylüyorsa nasıl tepki verirdi kestiremiyordu. Başta sadece kırılacağını düşünüyordu ancak bu ikinci kişilik oluştuğundan beri arkadaşlarına karşı daha mesafeli hatta sinirliydi. Sinirinin neden olduğunu bilmiyordu ama sinirliydi işte.
Jeno'yu bu bir haftadır gözlemliyordu ve bazen kendisine yalan konuştuğunu düşünmüyor değildi. Bazı söylediği şeylere direkt 'yalan' damgasını yapıştırıyordu. Oysa iki hafta öncesine kadar ona koşulsuz inanıyordu. Neyseki yanında Lucas vardı. Her şüphesini onunla konuşabiliyordu. Ona nasıl bu kadar hızlı güvendiğini bilmiyordu, içlerinde en yakın gördüğü Haechan'a bile artık güvenmediğini hissediyordu.
İçindeki bir saniye susmayan o ses Lucas'a güvenebileceğini söylüyordu ve Jaemin buna inanmak istedi.
Öte yandan diğerleri Jaemin de ki bu değişimin farkındalardı. En basitinden artık yemeklerini yapan biri yoktu. Aslında böyle söyleyince kulağa kötü geliyordu. Onu kullanıyormuş gibi ama öyle değildi işte. Belki de Jaemin böyle düşünüp yanlış anlamıştı. Sadece bunun olmaması için dua ediyorlardı. Yoksa Haechan kendine verdiği sözü tutmamış olurdu. Onu asla dışlanmış hissettirmeyecekti. Ancak farkında değildi başından beri yaptıkları sadece buydu. Dışlamak. Jeno'nun verdiği karar da onu dışlıyordu, eğitimleri sırasında onu tek bırakırlarken de dışlanıyordu, hep beraber sohbet ederken onun sadece dinlemesi de onu dışlıyordu. Sadece bunu fark etmemişlerdi.
Bunun sadece Lucas farkındaydı ve bunu kullanmaktan kaçınmadı. Eline geçen bu harika fırsatı elinin tersiyle itecek değildi. Şimdi tek yapması gereken Jeno'nun sırrını ortaya çıkarmaktı. Gerisi ipek söküğü gibi kendiliğinden gerçekleşecekti zaten. Bu evde kimse Lucas'tan şüphelenmiyordu sanki onun varlığını unutmuş gibilerdi ancak o geldiğinden beri oluşan tuhaf olayların farkında değillerdi. Aynı Jaemin'i unuttuklarının farkında olmamaları gibi tek yapmaları gereken bir süre durup etraflarına bakmak.
...
Yavaş yavaş kaos ortamı oluşuyor hadi bakalım
Bu arada bu watty yazarlarına ne oldu ya bir haftadır kimse bölüm atmıyor stok kitaplarım bitti her şeyi okudum çok sıkılıyorumm
Önerebileceğiniz kitaplar varsa lütfen buraya yazın. Her shipe okeyim fark etmez.
Son olarak şuna bakınnn
Bu kadar benzemesi normal mii??
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fantasy Dream
Fanfiction"Chenle ve Jisung'un kavga etmesi Mark hyungun iki tane olmasından daha tuhaf aynen." Belirli bir başrol yoktur fakat minicik Jaemin ağırlıklıdır. Konusu: Fantastik güçleri olduğunu daha yeni keşfeden arkadaş grubu güçlerle beraber gelen kötülerden...