"Siktir... Hayır hayır hayır!"
Jeno, Jaemin ona yaklaştıkça geri kaçıyordu. Etrafında kendini koruyabilecek bir eşya arıyordu ancak hiçbir şey yoktu. Bir yandan da karşısındaki çıldırmış çocukla konuşmaya çalışıyordu. Onu neyin sakinleştireceğini bilmediği için aklına ne gelirse söylüyordu. Jaemin daha fazla dayanamayıp sert yumruğunu Jeno'ya doğru salladı fakat neyse ki Jeno kafasını son anda çekmeyi akıl etmişti. Jaemin ise vuramadığı için daha çok sinirlenmiş başka bir yumruk daha atmıştı. Jeno bu sefer kaçamamış yediği yumrukla kendini yerde bulmuştu. Yumruk o kadar sertti ki hem yere düşmesine sebep olmuş hem de vurduğu yerden kan gelmeye başlamıştı.
Jaemin gördüğü görüntüyle zevk almış yerdeki Jeno'nun üzerine çıkıp daha fazla yumruk atmıştı. Neredeyse bayılmak üzere olduğunu gördüğünde geri çekilip onu öylece izlemişti. Hiçbir duygu barındırmayan gözlerini Jeno elbette fark etmişti. Onu nasıl değiştirmişlerdi. Onun bildiği Jaemin yanlışlıkla öldürdüğü karıncalar için bile üzülürdü. Oysaki şimdi gözünü dahi kırpmadan herkese zarar veriyordu.
"Jaemin..." Baygın gözlerle yattığı yerden artık bambaşka olan sevdiğine seslendi. Jaemin hiçbir tepki vermemişti. O yüzden yapabildiği kadar konuşmaya devam etti.
"Orada mısın?" Karşısında olan canavarın içindekine seslendi. Eski Jaemin'in hâlâ oralarda bir yerde olduğunu biliyordu... Ya da sadece öyle olmasını umuyordu.
"Orada olduğunu biliyorum. Lütfen... Lütfen onların kazanmasına izin verme. Jaemin bu, bu sen değilsin. Özür dilerim seni kendimizden soyutladık ama farkında değildik seni seviyoruz. Bize şuan zarar veriyor olsan da seni hâlâ seviyoruz. Seni seviyorum be-" Gözünün üstüne inen yumruk susmasına sebep olmuştu. Onu sinirlendirmiş olmalıydı. Ancak durmaya niyeti yoktu. Gözlerinde herhangi bir duygu görene kadar susmayı düşünmüyordu.
"Beni öldürsen de seni sevmeye devam edeceğim." Bir yumruk daha yemişti. "Zaten sen bu haldeyken benim yaşadığım söylenemez." Bir yumruk daha. "Keşke bunu daha önce söyleyebilseydim." Bir yumruk daha ve bir daha. Art arda sıraladığı yumruklar yüzünden yerdeki çocuk bayıldı bayılacaktı. "S-senin de b-beni sevdiğini b-biliyorum." İşte o sırada Jaemin'in gözünde bir duygu parlamıştı ancak Jeno bunu görememişti.
...
On dakika önce getirilip odaya atılan Jeno uyanmış neden bu hale geldiğini arkadaşlarına anlatmıştı. Artık şaşırmıyorlardı bile.
"Duygusuz piç!"
"Hey hey sakin ol. Onun suçu olmadığını biliyorsun."
"Evet ama kendimi tutamadım." Heachan bu durumdan sıkılmaya başlamıştı artık. Sürekli dayak yemekten usanmıştı zaten sevgisine karşılık da alamamıştı. İçinden bunları düşündükçe daha fazla sinirleniyordu.
"Hepsi onun suçu. Buraya en başında onun yüzünden geldik. O olmasaydı şuan evimizde huzurla oturuyor olabilir-"
"Haechan sen ne saçmalıyorsun! Dediklerini kulağın duyuyor mu senin! Yoksa yine o Doyoung şerefsizi mi kontrol ediyor düşüncelerini!?"
"Kimse kontrol falan etmiyor! Sıkıldım artık bu durumdan anlıyor musun Jeno! Aşk senin gözünü kör etmiş asıl! Onu suçsuz görmeyi bırak! Daha demin seni dövdüğünü nasıl unut-" Jeno daha fazla dayanamamış Haechan'a susması için tokat atmıştı. Haechan'ın kafası yana düşerken eliyle sızlayan yanağını tutmuş Jeno'ya kırgın gözlerle bakıyordu. Chenle şaşkın bir şekilde ellerini ağzına kapatmış Jisung'un arkasına sinmişti. Mark da gözlerindeki dehşet ile Jeno'ya bakıyordu. Renjun ise her ne kadar Haechan'ın düşüncesine hak vermese de Jeno'nun yaptığını daha yanlış buluyordu. Jeno ona vurduğu için çoktan pişman olmuştu ancak hâlâ haklı olduğunu da düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fantasy Dream
Fanfiction"Chenle ve Jisung'un kavga etmesi Mark hyungun iki tane olmasından daha tuhaf aynen." Belirli bir başrol yoktur fakat minicik Jaemin ağırlıklıdır. Konusu: Fantastik güçleri olduğunu daha yeni keşfeden arkadaş grubu güçlerle beraber gelen kötülerden...