23

239 37 41
                                    

Renjun sabaha karşı eve getirdiği Yangyang'ı herkes hâlâ uyuduğu için kimseyle tanıştırmamış uyuması için kendi odasını ona vermişti.

Haechan Mark ile kaldığından ve bu sayede onun odası boşaldığından dolayı kendisi de koltukta yatmak zorunda kalmamıştı.

En fazla üç saat uyuyabilmiş evin içinde olan yüksek ses yüzünden uyanmak zorunda kalmıştı. Başta ayılamadığı için sesin nedenini anlayamamıştı fakat anladığı anda yataktan fırlamıştı.

Odanın kapısını açar açmaz karşısında Yangyang'ın kendini Jaemin'e açıklamaya çalışmasıyla karşılaşmıştı.

"Hey neler oluyor?" Aslında ne olduğunu gayet anlamıştı ancak Jaemin'i susturması gerekiyordu.

"Tuvalete gidecektim ve odamdan çıkar çıkmaz bununla karşılaştım. Senin odandan çıkıyordu. Ve..." Sonradan fark ettiği ayrıntıyla susup tekrar konuşmaya başladı. "Ve sen neden oradasın? Kim bu?"

"Anlatacağım sakin ol öncelikle. Oturma odasına geçelim çağır herkesi."

Renjun Yangyang'ın endişeli suratını fark ettiğinde yanına gidip elini tuttuktan sonra gülümsemişti. Bu bir nevi her şey yolunda demekti.

Oturma odasında geçen bir saatin ardından hepsi Yangyang'ı sorgusuz kabul etmişti. Bunun tek nedeni Renjun'in onun hakkında söyledikleriydi. Sokakta kaldığı için hepsi çok üzülmüştü ve zaten Renjun eve getirecek kadar güveniyorsa onlar için de bir sorun yoktu. Yangyang lavobaya gittiğinde ise Renjun onları güçlerinden bahsetmemesi için uyarmıştı.

Jaemin de baştaki tepkisi için özür diledikten sonra yine Jaemin kahvaltıyı hazırlamış afiyetle yemişlerdi.

Mark ve Jisung kahvaltıdan sonra markete gittiklerinden dolayı evde yoklardı. Chenle da Jisung gelene kadar sıkılmamak için telefonuyla oynuyordu. Renjun Yangyang alışsın ve kendini yalnız hissetmesin diye oturma odasında sohbet ediyordu. Karşı koltukta da Jeno ve Jaemin fingirdeşiyordu. Eh onları umursadıkları söylenemezdi.

Haechan merdivenlerden inerken Yangyang'ın Nomin çiftine şaşkın şaşkın baktığını görünce Yangyang'a doğru konuşmuştu.

"Umarım homofobik değilsindir."

Yangyang başta kendisine söylendiğini anlayamamıştı. Bu yüzden bir süre boş boş bakındı. Renjun de o sırada içinden dualar ediyordu. Lütfen homofobik olmasın!

"Ş-şey hayır değilim. Sadece şaşırdım... Bu kadar rahat olmalarına."

"Neden rahat olmasınlar?" Haechan kabaca sorduğunun farkındaydı fakat nedense sinirlenmişti ve kendini tutamıyordu.

"Beni yanlış anladın. Ben de homoseksüelim. Bu yüzden yargılamam merak etmeyin. Dediğim gibi sadece rahat olmalarına beni umursamamalarına şaşırdım. Çünkü ben bunun için oldukça dışlanmıştım hatta dayak bile yemiştim."

Haechan şimdi tüm sinirinin geçtiğini hissetmiş hemen Yangyang'ın yanına oturmuştu.

"Sen hiç merak etme bizim yanımızda rahat olabilirsin. Biz farklılıklardan dolayı kimseyi dışlamayız."

"Ya tabi!" Jaemin hemen atlamıştı konuşmaya. Hâlâ eskiyi unuttuğu söylenemezdi. Jeno hepsinden özür dileyip Jaemin'i yukarı, odalarına çıkardı.

Oturma odasındaki Haechan'ın yüzü düştüğünde Yangyang nedenini sormuş ancak geçiştirilmişti. O da fazla kurcalamamayı seçti belli ki aralarında bir konuydu.

...

Günün devamında pek bir olay yaşanmamıştı. Her şey çok normal ilerliyordu. Tuhaf olan ise bunun tam bir hafta sürmesiydi. Çünkü bilirsiniz onların bir günü kaossuz geçmezdi. Belki de artık normal hayatlarına dönüyorlardır.

Bunun Yangyang sayesinde olduğu da su götürmez bir gerçekti. Güçlerinden bahsetmiyor ve onları kullanmıyorlardı. Bu yüzden de Jaemin'in de istediği gibi eski hallerine dönmüşlerdi.

Yangyang demişken, bu kısa zamanda eve ve yeni arkadaşlarına çoktan alışmıştı bile. Özellikle Haechan ile çok yakınlardı. Yangyang'ın değişiyle 'kafa çocuk'tu. Jaemin'den biraz ürküyordu çünkü kendisine ölümcül bakışlar attığını yakalamıştı. Aslında çoğu zaman anlaşıyorlardı fakat arada sırada öyle bakışlar atması onu şaşırtıyordu. Çünkü ona göre ortada hiçbir neden yoktu.

Jaemin tarafından bakarsak Yangyang çok iyi biriydi ancak Haechan ile çok yakındı. Bu onun sinirlerini bozuyordu. O onun en yakın arkadaşıydı Yangyang'ın değil! Şu aralar konuşmuyor olabilirlerdi ama yine de başkasının en yakın arkadaşı olamazdı. Bu bir kuraldı!

"Hae çok sıkıldım oyun mu oynasak?" Yine o anlardan birindelerdi. Jaemin'in Yangyang'a ölümcül bakışlar attığı an...

Artık Jaemin kendini tutamıyordu acayip kıskanmaya başlamıştı. Tabii kıskandığını kendisi hâlâ kabul etmemişti. "Sen ona Hae diyemezsin. Onun adı Donghyuck!" Saçmalıyordu fakat ne dediğinin çok da önemi yoktu ona göre.

"Neden diyemiyorum? Hae ona böyle seslenebileceğimi söyledi." Jaemin sinirli bakışlarını Haechan'a çevirdi. Haechan ise onun bu sinirini anlayamamıştı ancak kendini mutlu hissetmekten de geri alamıyordu.

"Sen Hae'den mi hoşlanıyorsun?" Yangyang cevabı biliyordu fakat Jaeminle biraz eğlenmek istemişti. Ona göre kıskanması çok eğlenceliydi.

"Ne alakası var!?"

"Ne zaman Hae ile konuşsam kıskançlıktan çatlıyorsun." Hâlâ inatla Hae demeye devam ediyordu. Aslında tek amacı eğlenmek değildi, ikisinin arasının bozuk olduğunu fark etmişti ve aralarını düzeltmek istemişti.

"Ne saçmalıyorsun? Ben kıskanmıyorum ayrıca benim bir sevgilim var!"

"E o zaman neden böyle davranıyorsun?" Şimdi köşeye sıkıştırmıştı. Aslında inkar edebilirdi fakat Jaemin'in inkar etmeyeceğinden neredeyse emindi. Kısa sürede onu az da olsa tanımıştı.

"Çünkü onun en yakın arkadaşı benim tamam mı? Donghyuck sadece benim ruh ikizim olabilir!" Donghyuck diyerek bir yandan da hâlâ tripli olduğunu belli etmeye çalışıyordu kendince.

"Senin ruh ikizinin Jeno olduğunu sanıyordum."

"Hayır o benim ruh eşim. İkisi farklı şeyler! Sakın Haechan ile en yakın arkadaş olmayı aklından bile geçirme!" Gereksiz kıskançlığı sayesinde ona Haechan dediğini bile fark etmemişti. Fakat tabii ki Haechan bunu fark etmişti. Kaçırmasının imkanı yoktu. Yangyang'ın yapmaya çalıştığını geç olsa da şimdi anlamış ve devam ettirmek istemişti.

"Jaemin unuttun mu biz artık konuşmuyoruz. O yüzden en yakın arkadaşın değilim. Bunu sen istiyordun." Eline geçen fırsatı en güzel şekilde kullanmıştı ona göre. Haksız da sayılmazdı.

"Ne olursa olsun sen benim en yakın arkadaşımsın Hae! Bu yüzden konuşmasak bile başkalarıyla yakın arkadaş olmamalısın! Eninde sonunda barışırız biz!"

Haechan'ın yüzünde gülücükler saçılıyordu. Sonunda Jaemin de kendisine bir adım atmıştı. Neredeyse bir aydan fazla süredir konuşmuyorlardı barışmak için her şeyi yapmıştı ve aslında tek gereken kıskandırmak mıydı? Tamamen sayılmasa da evet öyle.

"Yani barıştık mı?" Kocaman gülümsemesiyle sordu Haechan.

"Hayır!" Yavaş yavaş soldu gülümsemesi ama sonra fark etti. Jaemin tribinde eskisi kadar ciddi değildi şuan sadece naz yapıyordu. Tekrar gülümsedi. Sonunda onu affetmeye başlamıştı.


...

Ya bu kitap niye okunmuyorr kimse oy da atmıyor ben çok üzülüyorum🥺🥺🥺

Sen üstüne alınma bebişim sana demiyorum muah sen birtanesin

Fantasy DreamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin