14

237 35 39
                                    

Gün kavramını yitirmişlerdi artık. Odada pencere bile olmadığından sabah ve akşam birbirine girmişti. Eğer doğru hesap yaptılarsa bugün tam on gün olmuştu. Kulağa az gibi gelse de aslında oldukça uzun bir zamandı. Jaemin'i o günden sonra daha hiç görmemişlerdi. Jeno çoğu zaman yemek yemiyordu ki zaten günde bir öğün veriyorlardı, Mark ona zorla yedirmeye çalışıyordu ama çabası boşunaydı. Haechan ve Chenle gözlerinde yaş kalmayana kadar ağlamışlardı artık sadece ruhsuzca etrafa bakıyorlardı. Jisung kendi içine çekilip bütün gün ağzını açmıyordu. Renjun ise hâlâ bir umut plan kurmaya çalışıyordu.

Tabii bu on gün boyunca başka işlerle de uğraşıyorlardı. Hergün biri odadan çıkıyor görevlilerle bir odaya götürülüyordu. İlk gün sadece sorulara cevap vermişlerdi ancak daha sonra denek olarak kullanılmaya başladılar. Ne için denendiklerini bile bilmiyorlardı.

Bugün Renjun'in sırasıydı zaten birazdan biri onu almaya gelirdi.

...

"İç şunu artık!"

Jaemin kafasını iki yana sallamış ağzını sıkıca kapatmaya çalışmıştı. Elleri bağlı olduğundan dudaklarını birbirine bastırmakla yetinmek zorundaydı. Geldiğinden beri türlü işkenceler görmüştü ancak arkadaşları geldiğinden beri işkence görmüyordu. Artık onun yerine hap içiriyorlardı. O bunları hatırlamasa da her defasında içmemek için direniyordu.

"Zorlamanın bir anlamı var mı cidden? Öyle ya da böyle içeceksin zorluk çıkarmadan iç işte!" Yuta artık sabrının sonuna gelmişti ki sabırlı biri olduğu da söylenemezdi. Belki de bu yüzden bu görev ona verilmişti. İşin daha çabuk halledilmesi için?

Jaemin'in yanındaki görevli en sonunda hapı ona yutturmayı başarmıştı. Jaemin kusmamak için kendini zor tutuyordu. Bu hayatında içtiği en kötü hap olabilirdi.

Yuta odada bulunan küçük ev telefonundan görüşmesini yapıp odadan çıktı. Görevliyide Jaemin ile odada bırakıp kapıyı üstlerine kilitledi. Görevli adam kapıdan gelen kilit sesini duyduğunda titreyerek Jaemin'e baktı. Odada ondan en uzak köşeye geçip beklemeye başladı. Sonunun diğer arkadaşları gibi olmasını istemiyordu.

...

1 saat sonra

...

"Ölmüş."

Yuta salondan içeri girerken kafasını iki yana sallayarak konuştu. Bu kaybettikleri dördüncü adamdı eğer böyle giderse ellerinde görevli kalmayacaktı.

"Yine mi? Bu sefer nasıl ölmüş?"

"Boynunda ve göğsünde pençe izi vardı. Bir parmağı da burada bak." Yuta liderinin gözüne sokar gibi yaklaştırdığı kopmuş parmağı gösteriyordu. Taeyong parmağı karşısındakinin elinden alıp inceledikten sonra çöpe atması için oradaki bir görevliye verip yerine oturdu.

"Isırmış."

"Her seferinden bir öncekinden daha kötü oluyor. İstediğimize ulaşmamıza az kaldı gibi görünüyor." Taeyong kafasını yavaşça onaylarcasına sallayıp arkasına yaslandı. Yerine iyice sindikten sonra yanı başındaki Jaehyun'a bakıp gülümsedi. Jaehyun da aynı şekilde ona karşılık verip Yuta ile beraber odadan çıktı.

...

Renjun denek odasına geldiğinde hemen oturtulup parmağından kan alınmıştı. Oda da Renjun, Lucas ve adını bilmediği görevliden başka kimse yoktu. Lucas olduğu yerden kalkıp Renjun'e iyice yaklaştıktan sonra elini saçlarına atmıştı. Renjun daha tepki veremeden Lucas saçından bir tutam koparıp geri yerine döndü. Renjun'in canı acımıştı ancak bağırmaya hali bile yoktu. Gözlerini Lucas'ın üzerinde gezdiriyordu, ne yaptığını anlamaya çalışıyordu. Lucas saç tutamlarını bir paketin içine koyup ağzını iyice kapattı. Yanındaki içi Renjun'in kanıyla dolu olan tüpü de eline alıp odadan çıktı. Renjun işinin bittiğini sandığından onu götürmesi için görevliye baktı ancak Lucas odaya geri gelmişti. Görevliye çıkması için bakış attığında adam çıkmaması gerektiğini bildiği halde odadan çıkmıştı.

Fantasy DreamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin