sınavları vermiştik. yeonjun'un annesi gitmişti. ve çok mutluyduk.
önümüzdeki tek stres yeonjun'un dans yarışmasıyken onu da iyi şekilde ilerletiyordu yeonjun. 'blow' şarkısına yaptığı kareografi oldukça mükemmeldi. tamamen kendisi yapmıştı. giyeceği kıyafetleri beraber almıştık geçen gün. her akşam kıyafetlerini giyip beni etkilemeye çalışsa da ben onu takmıyordum.
daha iyi olan şeyse felix bir sevgili yapmıştı. bunu instagram'a attığı resimden gördüğüm için biraz trip atmıştım. abisinin arkadaşlarından birisiydi. çocukla feci derecede yakışıyorlardı.
ha birde sunwoo changmin'e yürüyordu. baya uçuyordu hatta. arin'de binnie dediği kızla işleri ilerletmişti hatta.
tek uğraştığımız şey ise yeonjun'un biraz hastalanmış olmasaydı. havalar ısındı diye kısa kollu giymeye başlamıştı ama mart kapıdan baktırıp gerçekten kazma kürek yaktırmıştı.
"aşkım, daha iyi misin?" diye sordum ateşine bakarken. neyseki düşmüştü.
"soobinn, ben öpücük istiyorum." demişti dudaklarını büzerken. şımarık bir bebeğe dönmüştü.
"olmaz, bende hasta olurum." dedim başını öperken.
"off ama." dedi kollarını önünde birleştirip. kıyamayıp bir öpücük kondurdum dudağına.
"oldu mu choi yeonjun bey?"
"hhmm, çok güzel oldu. yalnız bir şey isteyecektim." dedi ardından.
"ne isteyecektin bakalım." dedim alnına yapışmış saçlarını geriye atarken.
"odamdaki komidinin en alt çekmecesinde bir şey var. böyle minik bir kutunun içinde. onu getirsene bana."
"kutu falan dedin. evlenme teklifi mi ediyorsun yoksa." dedim kıkırdayarak.
"aynen. git getir hadi bebeğim." dedi popoma vururken.
ona dil çıkartıp üst kattaki odasına çıkarken bahsettiği komidine ilerlemiştim. üçüncü çekmeceyi açar açmaz gördüğüm siyah kutuyla gülümsemiştim. onu ordan alıp çekmeceyi kapatacaktım ki gördüğüm kağıt ilgimi çekmişti.
üstünde 'SEUL HALK SAĞLIĞI MERKEZI' yazan kağıtla kaşlarım çatılırken elime aldım kağıdı. en üst köşede yazan 'psikolog kim namjoon' yazısı daha çok çekmişti dikkatimi.
hasta adı choi yeonjun yazıyordu. hemen altında gördüğüm şeyse içime bir karanlığın düşmesine sebep olmuştu. yeonjun borderline kişilik bozukluğuna sahipti. kâğıtta okuduğum şeyler onun yaptığı şeylerdi. okudukça ağzım açık kalıyordu. bütün bu yaptıkları, bir iyi bir kötü olması, bana hep temkinli yaklaşması... hepsi bundan dolayıydı. ve ben ona defalarca dengesiz demiştim. gözlerim dolmuştu.
"soobin, geliyor musun aşkım?" diye bağıran yeonjun'la belgelerin resmini çekip yerleştirdim yerine.
"geliyorumm." diye seslenip gözümdeki yaşları sildim. bunu ona söylemek istemiyordum. yani en azından şuanlık. daha sonrasında en azından yarışması bittikten sonra konuşabilirdik.
elime siyah kutuyu alıp koştura koştura aşağı indim.
"niye geciktin?" diye sordu beni kucağına çekerken.
"yatağın dağılmış, onu düzenledim." dedim kutuyu ona vererek. aklıma hala çok doluydu.
"tamam, şey bu senin için." dedi kutuyu açarak. "umarım seversin."
kutunun içinde üç yüzük vardı. birisi iki karşılıklı, arası boş bir yüzüktü, diğeri kalın bir yüzüktü, üçüncüsünde ise minik minik yuvarlaklar iç içe geçmişti.
"çok güzel bunlar." dedim parmaklarıma takmasına izin verirken."parmaklarına yakışacağını düşündüm. umarım hep yanımda olursun." deyip dudaklarını boynuma bastırdı. bense onun saçlarını öpüyordum. birde ağlamamak için kendimi sıkıyordum.
FAV BOLUMUMM
yeonjun'un neden bu kadar dengesiz davrandığının tek açıklaması borderline kişilik bozukluğuydu
bilmeyenler için⬇️
Borderline bozukluğu olan kişilerde; ani duygudurum değişiklikleri ve kendilerinin nasıl biri olduğu, hayattaki rollerinin ne olduğu konusunda kararsız düşünceler görülebilir. Bunların sonucu olarak bu kişilerin ilgi alanları ve değerleri çabucak değişebilir. Borderline kişilik bozukluğu olan kişiler, olayları çok iyi ya da çok kötü gibi uçlarda görmeye meyillidir. Bu kişilerin insanlar hakkındaki düşünceleri çok çabuk değişebilir. Bir gün arkadaş olarak gördükleri birini ertesi gün düşman olarak görebilirler. Bu nedenle sosyal hayatta yoğun ve istikrarsız ilişkiler kurarlar.
çok güzeller