kütüphanede ders çalışmaktan beynim çürümüştü resmen. böyle akıp gidiyor gibiydi. 3 saattir ders çalışıyordum. yeonjun ise dans stüdyosunda çalışıyordu. o da yoruluyordu biliyordum. gün sonunda ise tek isteğimiz beraber uyumak oluyordu. günümüz genelde birbirimizden uzakta olmakla geçiyordu. 1 haftadır böyleydi bu durum.
ha birde yeonjun'un annesi sorunu vardı. kadın yanında gelinim dediği şahısla gelmişti. beni pek sevmezdi aslında yeonjun'un annesi ama sanki daha bir sevmiyordu bu sefer. gelin hanımın adı ise aisha'ydı.
yeonjun ona hiçbir şekilde yüz vermiyordu. hatta açık açık benden uzak dur demişti.
başımda hissettiğim öpücükle irkilip arkamı dönerken elinde kahvelerle yeonjun'u görmüştüm.
"ödümü kopardın." dedim elindeki kahveyi alırken.
"oysaki amacım sevgilimi öpmekti?" dedi dudağını büzerek yanıma yerleşirken.
"gelin hanımı göremiyorum." dedim gülerken.
"şakası bile iğrenç. aileme gelebilecek tek kişi sensin. ki sende damatsın."
"saçların ıslak kalmış. niye kurutmadın?" diye sordum elimi saçlarına daldırırken.
"dokunmaa, çok terliyim." dedi beni ittirmeye çalışırken. boynuna minik bir öpücük kondurdum.
"banane. ben sevgilimle ilgileniyorum. çok yoruyorsun kendini."
"dersler ve dans sıkıntı değilde annem canımı sıkıyor çok." deyip geriye yaslandı. "sarılsana bana." dedi kollarını açıp. kolları arasına girerken sordum.
"ne dedi yine?"
"biseksüel olduğumu biliyor ya, diyorki illa bana bir torun ver gelinim olsun. beni çok rahatsız ediyor."
"umursama sevgilim. kaç yaşında kadın. o da kendi doğrularına göre yaşıyor." dedim göğsüne öpücük kondurup.
"orası doğru ama yanında kız getirmek ne?"
kafamı göğsünden kaldırıp dudaklarına minik öpücükler kondurdum. "takma kafana bunları minik kediciğim."
"bana kedicik demeye devam edersen kedicik fantezin olduğunu düşünücem."
"miyavlayan bir yeonjun fena olmazdı." dedim omzumu silkip göz kırparken. yeonjun hızlıca telefonuna girip bir şeyler yaparken sordum. "napıyorsun?"
"kedi kulakları satan güvenilir bir site arıyorum."
"salak mısın sen ya?" deyip yanaklarını sıktım.
"soobin, benim aklıma bir şey takılıyor aslında." dedi yeonjun. yüz ifadesi ciddileşmişti.
"ne takılıyor?" diye sordum.
"ben senin kalbini çok kırdım. eskidendi biliyorum ve bunun konusunu açmamanı istediğini de biliyorum ama aklıma takıldı işte. gerçekten beni affettin mi soobin?" demesiyle kaşlarım çatılmıştı. böyle düşündüğünü bilmiyordum.
"yeonjun, bunları mı takıyordun kafana. arada bundan mı öyle donup kalıyordun?" diye sormamla kafasını sallamıştı.
"bak yeonjun, sana aşığım tamam mı? kırdın beni, özellikle felix geldiğinde. ama şans dilediğin zaman gerçekten uğraştığını gördüm. çabaladın gerçekten yeonjun. her gece ben uyurken sabahlara kadar beni izleyip özür dilediğini biliyorum, benim nefret ettiğim dişlerimin bulabildiğin her fırsatta resmini çekmeni görüyorum. teker teker sayardın kirpiklerimi mesela." dedim yüzünü okşarken. "çabalıyorsun ve bunu fark ediyorum. zaten senden uzakta kalamam."
"seni seviyorumdan öteye geçti bu durum soobin. sana aşığım." dedi yeonjun. ardından çokta uzağında olmayan dudaklarıma bir öpücük kondurdu.
cok yorgunum arkadaslar
ham ham ham