"soobin çok gerginim. yapabilecek miyim?" dedi yeonjun bana sıkıca sarılırken. yarışma günüydü.
"yapabilirsin aşkım. en iyileri sensin." dedim dudaklarını öperken.
"kıyafetim çok çirkin." dedi kırmızı ceketini düzeltirken.
"ne çirkini, üzerine atlamamak için zor duruyorum." dedim boynunu öperken. onu sakinleştirmek için her şeyi yapıyordum.
hala gergince dudaklarını dişliyordu. boynundan tutup kendime çektim sertçe. dudaklarına yapışırken ellerimin altında gevşemişti. o da ellerini benim yanaklarıma çıkarmış bulundakları yeri kavramıştı. ıslak bir sesle benden ayrıldığında gülümsemiş kızarmış dudaklarıma minik minik öpücükler kondurmuştu.
"choi yeonjun, 10 dakika içinde sahneye çıkıyorsun." diye seslendi görevli dışarıdan.
"ben seyircilerin arasına giriyorum. sende yapabilirsin tamam mı? seni seviyorum." deyip son bir kez öptüm.
"bende seni seviyorum." demesinin ardından kulisten çıkıp arkadaşlarının yanına gittim.
aralarından birtek taehyun'u tanıyordum.
"merhaba ben huening kai." deyip elini uzattı sarışın bir çocuk.
"memnun oldum. soobin."
"bende yeji."
"wooyoung."
"memnun oldum soobin. ben san."
"ve bende heeseung." dedi en son geyiğe benzeyen çocuk. kai ile el ele tutuşuyorlardı.
"bende memnun oldum." dedim gülümseyerek.
"gergin miydi yeonjun?" diye sordu yeji.
"birazcık. ama sakinleştirdim."
"öperek mi?" diye sordu taehyun. "dudakların kızarmış."
"hey, utanman için söylemedim. gerilme de. sadece yeonjun için sevindim." dedi taehyun gerildiğimi görerek. "beomgyu'mu niye getirmedin?"
onun sorduğu soruya gülerken yüksek bir ses yükseldi. "Daniel Choi Yeonjun, Ed Sheeran, Bruno Mars ve Chris Stapleton'dan Blow ile karşınızda."
ardından perde yavaş yavaş açılmıştı. kalbim ağzımda atarken sahnede yeonjun'u görmüştüm. iki saniye sonra dans etmeye başladığında nefesim kesilmişti.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
aşırı derecede havalı ve seksiydi. salondaki bağırışlar artarken yeonjun hafifçe gülümsemişti.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
yaptığı hareketle içimde bir şeyler kopmuştu. midem yine çalkalanmaya başlamıştı. ve kasıklarım sızlıyordu. bacaklarımı birleştirip dudaklarımı dişleyerek izlemeye devam ettim.
2,5 dakika sonra biten performanstan sonra alkış ve ıslık sesleri yükselirken arkamdan bir kızın konuşmasını duymuştum.
"ismi daniel'di değil mi? bu çocuğa yürümem lazım."
duyduklarımı arkamı hızlıca dönerken en fazla 16 yaşında olduklarını tahmin etmiştim. "sevgilisi var daniel'in." dedim inatla.
"kimmiş peki?" diye sordu sarışın olan kız.
"ben. sevgilisi benim."
ardındansa onların cevabını beklemeden seyircilerin arkasından sıyrılıp yeonjun'un kulisine gitmiştim.
içeride koltukta oturup soluklanıyordu. hızlıca yanına koşup sarıldığımda o da beni kucağına almıştı.
"mükemmeldin. bayıldım. herkes bayıldı." dedim her yerine minik öpücükler kondururken.
"hata yaptım bir sürü." dedi derin bir nefes alırken.
"hiçbiri fark edilmedi. sen kazanacaksın." deyip dudaklarına yapıştım.
zaten düzensiz olan nefesi daha fazla düzensizleşmişti. dudakları dudaklarımı talan ederken terli saçlarını yüzünden geriye ittim. oturduğum yerde rahat oturmak için kıpırdadım. kıpırdamaya çalıştım aslında. yeonjun'un elleri belimi sıkarken ağzıma doğru boğuk bir biçimde inlemişti. feci derecede hoşuma gitmişti.
dudaklarını benden birkaç saniye ayırıp ceketini çıkartmıştı. ardından beni koltuğa yatırıp kendisi de üstüme yerleşip beni öpmeye devam etmişti. kalçamı hafifçe kaldırıp alt bedenlerimizin çarpışmasını sağlarken yeonjun dudaklarımdan ayrılıp inlemişti. dudaklarını çenemden boynuma kadar indirip oraya minik öpücükler kondurmuştu. gömleğini kenara çekip dudaklarını köprücüklerime bastırmıştı. dişiyle ufak bir ısırık bırakınca bu sefer inleyen ben olmuştum. boynuma öpücükler kondurmuş, dişlerini geçirmişti. büyük ihtimalle her yerim mosmor olacaktı. bacaklarımı beline sarıp kendimi oraya sürttüm. sertçe geçirdi dişlerini.
"hassiktir, lan yeji! kameranı getir." kapı aniden açılmıştı.
