"1 haftadır nerdesin sen?" diyip kafama vuran ryujin'e gülümsemiştim. ardından sıkıca sarılmıştı. onun ardında diğerleri de bana sarılırken geçenki gibi bir sarılma topu yapmıştık.
"anlatıcam hepsini. ama boğuluyorum şuan." demiştim. biraz fazla sıkıyorlardı. onlar hızlıca beni bırakıp yerlerine oturmuşlardı.
geçen 1 haftada olan yeonjun'un beni öpmesi, onu kovmam, felix'in havaalanı olayı ve yeonjun'un benden hoşlanıyor olmasına kadar her şeyi anlattım. ryujin hala yeonjun'u kesmek istiyordu, ve beomgyu hala salak olduğunu düşünüyordu.
"ee siz naptınız 1 haftada?" diye sordum.
"biz taehyun'la flört ediyor gibiyiz. ama uyuzluk yapıyor. aynı arkadaşı. sizin kadar hızlı değiliz gerçi." demişti beomgyu.
"yunho'yu ablamla tanıştırdım. sevdi baya." dedi mingi.
"hhmm sevdi beni. her akşam dedikodunu yapıyoruz."
"lia'yla aynıyız biz. onun dışında küçük canavar hasta oldu." dedi ryujin. kardeşi tam bir canavardı.
"hadi ya, nesi var?"
"bilmiyorum. akciğerleri ile alakalı bişey. soğukta kalmış hanımefendi."
"bu arada soobin, çaktırmadan sağ çaprazına baksana." demişti mingi kafasını eğerken. yavaşça oraya döndüğümde bizim masaya gülerek bakan siyah saçlı çocuğu görmüştüm.
"kim ki o?" diye sordum önüme dönerken.
"bilmem, kafeye girdiğinden beri sana bakıyor." dedi mingi. kaşlarım çatıldı. bana niye baksındı ki?
"ryujin'e bakıyordur. bana ne bakacak." dedim omuz silkerek.
"buraya geliyor." dedi yunho.
"ne?" demiştim. ardındansa omzumda bir el hissetmiştim. kendimi hızla geriye çekerken arkama döndüm.
"sen kimsin?" diye sordu beomgyu.
"hey, sakin olun. sadece tanışmaya geldim." dedi hala ismini bilmediğimim ve bilmekte istemediğim çocuk.
"iyi, biz istemiyoruz. git hadi." dedi yunho.
çocuk ise umursamamış yanıma bir sandalye çekmişti. çok fazla rahatsız olmuştum. uzak durmasını istiyordum. bunu beden dili ile de gösteriyordum.
"ben mijoo. ve sende..." demişti elini bana uzatarak.
"ismimi söylememeyi tercih ederim. teşekkürler." dedim elini sıkmayarak. nefeslerim sıkılaşmıştı.
beomgyu'nun telefonundan bir şeyler yapıp bana göz kırpmıştı. umarım beni rahatlatacak bir şeyler yapmıştır dedim kendi kendime.
baş parmağımın kenarındakı kalkık deriyle oynarken bir yandanda bacağımı oynatıyordum.
"sen iyi misin?" diye sormuştu mijoo. sadece kafamı salladım. muhattap bile olmak istemiyordum.
"mijoo bence kalk ordan." dedi beomgyu arkamdaki bir yere bakarken.
"nedenmiş?" demişti mijoo kaşını kaldırarak.
"sevgilisi geldi çünkü." deyince arkama dönmüştüm hızlıca. yeonjun ve taehyun oldukça havalı bir şekilde buraya geliyorlardı.
"selam sevgilim." deyip arkamdan bana sarılınca rahatlamıştım. bacağımı sallamayı bırakmıştım ve nefeslerim düzene girmişti.
"oldu, ben kalkayım o zaman." dedi mijoo ayağa kalkarken.
"bir daha hiç tanımadığın bir insana yürümeye kalkışma." dedi taehyun beomgyu'nun yanına geçerken.
yeonjun yanıma oturup bana sarılırken bayağı gevşemiştim. daha demin ağlamak üzereyken şuan burnum yeonjun'un boynuna yaslıydı ve ben fark ettimki o beni ne kadar kırmış olsada beni tek düzeltebilecek şeyde oydu. bir nevi ilacımdı.
yüzüme flaş patlayana kadarda ayrılmamıştım boynundan. beomgyu elindeki telefon ile sırıtarak bize bakıyordu.
"anımızı bozdun, mutlu musun?" dedi yeonjun çatık kaşlarıyla.
"sevgilime bulaşma. başka yerde yaşarsınız anınızı." dedi taehyun.
"sevgilin mi?"
"aynen."
hasin seme yeonjun ukesini korumak için haşmetli şekilde kafeye giriyor 720p
cok yorgunum valla yaaa
uyuyan guzel uhu