28.BÖLÜM
*GÜL*
Yaklaşık 3 saattir salonda Cerenle sohbet ediyordum.Aslında ediyormuş gibi yapıyordum.Gözüm Yamaç'ta ve ilerlemekte olan duvardaki saatteydi.Hayır saat nerdeyse 23:00 olmuştu.Bu saatten sonra o Oya denen kadınla yemeğe giderse,yemeğin sonunda yenecek tatlının ne olacağını iyi biliyordum.Aramızda verilmiş sözler olmasada bunu yapmasını istemiyordum.
Ona son bakışımı yakalayan Yamaç,kolundaki saate göz atıp hızlıca ayağa kalktı ve abisine "Benim çıkmam gerekli Abi.Oya beni bekliyor."deyip göz kırptı ve yüzündeki sırıtma ile bana bakıp kapıya doğru ilerledi.Hemde ben ona"Lütfen gitmeeee!"bakışı atarken.Alçak!Resmen gitti.
Yarım saat sonra kafamda konuşup beni kızdırmayı başaran diğer benin sesine artık tahammül edemez olmuştum.Laf aramızda kalsın.Her söylediğinde de haklıydı.O Yamaç,mademki onu buraya kadar getirip,daha sonrasında o kızıl hatunla buluşmak,belkide onu yatağa atmak,için ekmişti( ki bu fazlasıyla sinirlerimi bozuyordu).Bunun karşılığında 'benim kocam yapmaz,beni seviyor'diyen aptal aldatılan kadınlar gibi onu burada bekleyemezdim değil mi?Gerçi kocam da değildi ya,neyse ben de söz gelişi söyledim zaten.Yoksa onunla evli olduğumuzu hayal ettiğim filan yok.
Cerenle, Tarık Yusuf Bey'den özür dileyerek oturduğum koltuktan kalktım ve yukarıdaki bana burada kalmam için gösterdikleri odaya girdim.Hızlıca valizimden çıkarmış olduğum birkaç eşyamı tekrar valizime tıktım ve valizimle birlikte aşağı kata indim.
Beni gören Ceren üzgün olduğunu belirten bakışlarla "Gitmeseydin Gül.En azından Yamaç'ın gelmesini bekleseydin."dedi.
Hı hı.O kendini beğenmiş,egosu ,o Oya denilen kadının iltifatlarıyla bilmem kaç katı olmuş adamı mı bekleyeydim.Ne diye?Hangi sıfatla?Birde bana kızıyordu uzak kalması için sözleşme imzalattım diye.Ohh!Nede iyi yapmışım.Demek ki bütün yanında çalışan kadınlardan faydalanmayı seviyordu.Alçak!
"Yok.Benim gitmem gerekli Ceren.Herşey için çok teşekkür ederim."
"Ama olmadı böyle!Yamaç'ın gitmesine kızdıysan arayım hemen gelsin."dedi Tarık Yusuf Bey.
"Hayır aramayın.Onun yüzünden değil.Benim acil gitmem gerekli.Yarın hastanede nöbetçiyim ve izin olayını ayarlayamadığımdan,sabah işe gitmezsem bu benim için büyük sorun olacak"dedim.
Kısmen doğruydu.Aslında izin işini ayarlamıştım ama Yamaç'a kızdığım ve bu kızgınlığım yüzünden gidiyor oluşum gerçeğini söyleyemeyeceğimden bu yalana tutunmuştum.Nöbet tutup stres atmam gerekliydi.Nöbet tutmak bana hep iyi gelirdi çünkü.Hasta hayatları iyileştirmek,onların solgun yüzlerinin tekrar eski pembeliğine kavuştuğunu görmek benim için terapi gibiydi.Yarışmadan sonra idare beni Acil serviste görevlendirdiği için nöbetlerim daha hareketliydi.Beni dış dünyadaki bütün sorunlarımdan soyutluyor ve sadece yardıma ihtiyacı olan kişilere odaklanmamı sağlıyordu.Birde Deniz vardı tabi.Artık yine eskiden olduğu gibi birlikte aynı servisteydik ve bunu henüz Yamaç bilmiyordu.
"Tamam"dedi ve beni kapıya gelen taksiye binerken buruk bir ifadeyle uğurladılar.
"Nereye gidiyoruz abla?"diyen taksicinin sesiyle içimden Yamaç'a saydığım ardı arkası gelmeyen küfürlere bir süre ara verip"Havaalanına lütfen."dedim.Uçakla gitmek en iyisiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞIK OLURSAN KAYBEDERSİN
Ficção AdolescenteTANITIM Bir yarışma düşünün...Tam 120 gün sürecek olan yarışmanın ödülü 10 milyon dolar.Yarışma şartlarıysa ıssız bir adada kalan yarışmacılarımızın 120 gün içinde birbirlerine aşık olmaması gerekiyor.Aşkını seçen parayı kaybediyor.Kendinize güven...