-48-

8.4K 284 99
                                    

Bu bölümden sonra haftada bir bölüm gelmesini nasıl karşılardınız? Ayrıca Tanbey kitabının birinci kısmının sonuna yaklaşmaktayız 🖤
🥲 güncelleme : okulum açılana kadar her gün bölümlerimle sizi darlamaya karar verdim 😁

____________________________________

Pars'tan

Sonunda sessizlik olmuştu, çocuklar uçağın diğer tarafına geçtiğinde rahat bir nefes almıştım çünkü kafam gerçekten şişmişti. Bebeğim çok derin uyuyordu, o kadar rahat görünüyordu ki kolum uyuşsa da yerimde kıpırdamıyordum.
Poposunu hafif okşayıp, üstündeki şalı tek elimle düzeltirken, saçlarına bir öpücük kondurmuştum.

Boynumu geriye doğru yaslayıp, gözlerimi kapatarak kendimi uykuya teslim etmeye çalışıyordum. Dün gece o kadar yorulmuştum ki.
Vahit Çelebi'nin mezarına gidip gerçekten ceset o mu diye kontrol etmiştik. Of tüm gece toprak içindeydim, yaşamı kaçırdığımı hissediyordum.

__________________________________

Destina'dan

Uyandığımda hava kararmıştı, Pars koltukta iki büklüm bir şekilde uyuyakalmıştı. Üstünden hızlıca inip yerinde düzelmesini sağlarken vücudumu açmıştım. Gözlerim ve ayaklarım şişmişti. Pars ayakkabılarımı çıkartıp çorap bile giydirmişti. Üstüme baktığımda kalın bir sweat vardı. Şalı onun üstüne örtüp, koltuğa yerleşmiştim.
Koltukta bağdaş kurup diğer şalı bacaklarıma örterek, camdan dışarı izlediğim sırada host,

-"Ne arzu edersiniz Destina Hanım? İçki, yemek?"

Menü uzattığında almıştım. Hızlı bir şekilde göz atıp,

-"Karides ve salata alabilirim, kırmızı şarap alayım."

Host gitmişti, Pars sırtını bana dönüp koltukta diğer tarafa dönmüştü. Gece neredeydi bu? Uyumadığı o kadar belliydi ki.

Dergimi elime alıp, yastığı boynuma yaslamıştım. Yarım saat sonra yemeğim gelmişti,

Salatamla başlayıp, kırmızı şarabımı içerek dergimi okumaya devam ederken Pars,

-"Aşkım nerdesin! Ezdim mi seni dönmemeliydim değil mi ah çok tutulmuşum."

Ağzımdaki salatayı yutup, kolunu okşamıştım.

-"Balım buradayım ben, ezilmedim."

Pars bir anda arkasını dönmüştü,

-"Ah! Çok yorulmuşum ya."

Şarabımdan bir yudum daha içip,

-"Artık nerde yorulduysan?"

Gerinip,

-"Kızım inşaatta işim vardı diyorum ya! Allah Allah işim vardı ve onu halletmem gerekiyordu neyi anlamıyorsun?"

Omzumu kaldırıp,

-"Bir şey de sorulmaya gelmiyor!"

Yanağımdan bir makas alıp,

-"Sor ama söyledim değil mi? Ne yiyorsun bakalım babacığa da ver."

Karidesten uzatmıştım, Pars ağzını kapatmayıp,

-"Doldur!"

Salatadan da alıp ağzına uzattığımda dudaklarını kapamıştı. Şarabımı işaret edip,

-"Ondan da ver!"

Gülerek kadehimi uzattığımda şarabımı tekte bitirmişti. Gözlerimi sonuna kadar açarken kahkaha atmıştı,

-"İçim yanmış, ama sana da içim yandı biliyor musun bir şarapla geçmez."

Host yine yanımıza gelmişti, bu sefer Pars,

-"Ben ıstakoz istiyorum, yanına da şarap alayım. Kızımın şarabını da alalım."

Host başını eğip uzaklaşmıştı,

Pars benim tabağıma sulanıyordu,

-"Aşkım ama benim tabağımı yedin yani!"

Pars ağzındakini yutup,

-"Ben sana kendi tabağımdan yedireceğim bebeğim gerçekten enerjisizim."

Tabağı ona uzattığımda dudağımdan öpmüştü,

-"Hem ben bebeğime yedireceğim, önden yemeye kalkmışsın bak yiyememişsin zaten."

Gerçekten yavaş yiyordum, yani Pars tabağımı ele geçirmeden önce.

Tabağımı silip süpürdükten sonra yemeği gelmişti. Beni kucağına alıp,

-"Hadi bakalım aç ağzını."

Çatalı bana uzattığında ıstakozun etinden bir parça ısırmıştım. Salatayla beraber bana yediriyordu. Arada şarap içmeme müsaade edip,

-"Bak, paylaştığında daha iyi değil mi?"

Gülmüştü, bir bana yediriyordu bir kendi yiyordu. Yemek faslı bittiğinde içeriden,


"Dinle" şarkısı çalmaya başlamıştı, Deniz elinde mendille sallayarak,

-"Tutsak, bu gönül sana tutsak!"

Pars,

-"Deniz gelme! Gelme Deniz git."

Gözlerimi kapattığında afallamıştım,

-"Ne oldu ya?"

Pars,

-"Deniz hayır!"

Deniz şarkı söylemeye devam ediyordu,

-"Yassak, başkası sana yassak!"

Pars iç çekmişti,

-"Oğlum, geçsene içeri kaldırma beni."

-"Yanmışım sönmüşüm ellerinde, bitmişim tükenmişim gözlerinde."

Pars'ın elini gözlerimden indirdiğimde Deniz kalçasını sallayıp şarkı söylüyordu. Ağzım açıldığı için elimi ağzıma kapatırken Pars elini alnına atmıştı.

-"Millet deliye, ben akıllıya ya sabır ya sabır!"

Deniz mendili sallayıp,

-"Dinle bu şarkım sana dinle!"

Gülmeye başladığımda Pars,

-"Yüz verme!"

Deniz istifini bozmadan şarkı söylemeye devam ediyordu. Pars dergiyi büzüp, onun kafasına attığında Deniz içeri kaçmıştı.

-"Haspinallah ya!"

Gülmemi bastırmaya çalışıyordum,

-"Neden kızıyorsun ki, eğleniyor işte."

Pars,

-"Bebeğim birazdan twerke bağlayacak. O yüzden durdurmam gerekir."

Kıkırdadığımda,

-"Şş! Gülme bak ben her uçağa bindiğimde çekiyorum bunu."

Güldüğümde kollarımı ısırmaya başlamıştı.
__________________________________

Pars'tan

13 saatlik bir uçuşun ardından sonunda Bahamalar'a gelmiştik. Adamlarımı villalarına yerleştirdikten sonra ben biricik bebeğimle villama geçiyordum.

2 hafta burada kalacaktık, her şeyi düşünmüştüm ve balıma bir sürü evlilik hediyesi almıştım.

-.-.-.-.-.-Yorum yapmayı unutmayın lütfen 🙏🏻

TANBEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin