Deniz Özel Bölüm

5.2K 160 25
                                    

Uzun zamandır planladığım bölümle sizlerleyim, Deniz'i yakından tanıyacağınız bir bölüm bu. Zaman zarfı elbette geçmiş. Eski anılardan ve Pars'la ilk tanıştığı zamandan bir kesit. Umarım seversiniz.

———————————————

Hamallık yaptığım bir gün sonuydu, belim o kadar fazla ağrıyordu ki. Önüme eğilesim dahi kalmamıştı. İnleyerek koltuğa atmıştım kendimi, tinerci Necip bana bakıp,

-"Neden hırsızlık yapmıyorsun abi? Böyle ömür mü geçer?"

Alnımı ovalamıştım,

-"Hırsızlık iyi bir şey mi Necip? Yetimhaneden çıkmış olsak da kötü biri değiliz."

Kurgan ipleri omuzlarımı kesmişti, tişörtümün üstünden omuzlarıma bakıyordum. Derin bir iç çekmiştim, Necip bana bakmaya devam ediyordu.

-"Bence dediğimi yapmalısın abi, bak bugünkü hasılat o kadar güzel ki!"

Cebinden cüzdanları çıkartmıştı, bana uzatmaya kalkınca elini ittirmiştim.

-"İstemez, ben kendim çalışıyorum görmüyor musun? Az kazansam da kendi emeğimle para kazanıyorum."

Necip kafasını sallayıp uzaklaşmıştı, cebimden bugün kazandığım parayı elime almıştım. Bozuk paralarla beraber tam 15 liram vardı. Uzun zamandır sahilde balık ekmek yemek istiyordum, sanırım bu akşam balık ekmeğimi yiyebileceğim.

Paraları cebime koyup, üstümdeki tozlu tişörtü kenara atmıştım. Derme çatma dolaptaki kırık aynaya gözüm takılmıştı. Kendime baktığım sırada kafamda,

-"Senden bir bok olmaz, yetimhaneden adam çıkar mı?"

-"Ailen seni bilerek buraya atmış, çok zengin kardeşin var senin bence onu bul."

nidaları yankılanmaya başlamıştı. Üstüme eski gömleğimi giyip dolabı kapatmıştım. Tekrar aynaya baktığımda küçük Deniz'i değil de şimdiki halimi görmüştüm. Kaşı yarık, sakalları çıkmış yeni Deniz'i.

Derme çatma kaldığımız barakadan çıkıp, sahile doğru yürümeye başlamıştım. Belim hala ağrısa da iki gündür çektiğim açlığın ödülünü almam gerekiyordu. Akşamın yeni vakitleri olduğu için İstanbul'un o eşsiz gün batımını seyrederek sahile inmeye koyulmuştum. Necip sürekli eve yiyecek alıyordu ama hiçbirini yemiyordum, birisinin parasını zorla alıp yemek almak asla doğru bir şey değildi. Elimiz ayağımız tutarken çalışmamız gerekiyordu, ama Necip kolaya kaçanlardandı. Pantolonumun cebindeki yırtığı bildiğim için paramı sımsıkı avucumda tutuyordum.

Bir kedim vardı mahallemde, adı Nazlı'ydı. Adını ben koymuştum yani. Nazlı benim ilk aşkımın adıydı, adı gibi bir kızdı. O kadar nazlı biriydi ki! Doğum gününde terketmişti beni, ona bir hediye alamadığım için benden başka bir şey beklenmezmiş vs. Eyvallah dedim de çok koymuştu be. Havadan sudan konuşurken alakasızca dert anlatabilirim kusura bakmayın olur mu? Nazlı bir zengin erkek bulmuş, hemen evlendirmişler kızı. Ama ne dışarı çıkabiliyormuş ne de huzuru kalmış. Belki çok param olmayacak ama yine de onu rahat ettirmek için her şeyi yapacak bir adamdım ben. Gündüz hamallık yapıp geceleri garsonluk yapsam da en azından kendi paramı kazanmaya çalışıyordum. Kedim ayaklarıma dolanmıştı, göbeğini açıp bana kur yapıyordu. Patisiyle adeta bana "sev beni" derken göbeğini sevmeye başladım.

-"Hanimiş benim kızım! Özledin mi beni?"

Elimi yalamaya çalışırken göbeğini daha çok okşamaya başlamıştım.

TANBEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin