-62-

5.5K 203 50
                                    


Yorum istiyorum! Ne kadar çok yorum o kadar hızlı yeni bölüm unutmayın ❤️🖤
____________________
Destina'dan

Gözlerimi açtığımda karşımda kocaman bir ekranın önündeydim, yorgundum. O kadar yorgun hissediyordum ki.

-"Allah'ın cezası it herif!"

Diye son gücümle bağırmıştım, boğazım artık şişmişti. Ekran açılmıştı. Kesin kameradan izleniyordum...Başımı eğip,

-"Pars'ın seni doğduğun yere geri tıkması için her şeyi yapacağım! Duyuyor musun pezevenk!"

Çığlık atmıştım,

-"Orospu çocuğunun tekisin!"

Bağırarak ağlamaya başlamıştım,

-"Silahı bana verseydin kendimi vurmak için her şeyi yapardım piç!"

Gözlerimden tozla dolu yaşlar süzülüyordu, o anda ekranda bir video başlamıştı.
Pars masada oturmuş bir halde görünüyordu, başımı dikleştirip ekrana bakmıştım. Kaşlarım çatılmıştı, Masa başında düşünceli bir şekilde oturuyordu. Yutkunmuştum,

-"Neden gelmedin! Neden!"

Diye bağırmıştım! Boğazım patlayana kadar bağıracaktım artık,

-"Neden gelmedin! Neden beni burada bıraktın!"

Sigarasını yakıp cama bakıyordu, gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı,

-"Hani bana söz vermiştin! Hani her zaman yanımdaydın!"

Ağlamaya devam ediyordum, artık vücudum titriyordu. Sesim çatallaşmıştı, Burak içeri girmişti,

-"Orada da bulamadık, Destina hiçbir yerde yok."

Pars yumruğunu masaya vurmuştu,

-"Taşın altında kum bırakmayana kadar arayacaksınız!"

Gözleri dolmuştu, daha çok ağlamaya başlamıştım.

-"Yeter artık! Yeter ne olur...."

Bir hoparlör açılma sesi duymuştum,

-"Bak, karşına bak Destina!"

TV ekranı kaldırılmıştı yukarı doğru, gözlerimdeki yaşları yüzümü sallayarak aşağı indirtmiştim. Ellerim acıyordu, çok sert bağlanmıştım.

Karşımda Pars oturuyordu, yüzü gözü dağılmış bir haldeydi.  Kolları arkasından bağlanmış bir şekilde baygındı. Burak ve Deniz de aynı şekilde sandalyeye bağlı bir halde karşımdaydılar.
Dilim tutulmuştu, gözlerimi kapatıp açıyordum. Hala oradaydılar!

-"Hayır, hayır, hayır! Pars!"

Hoparlörden tekrar Malkoç konuşmaya başlamıştı,

-"Ah, bu odadan çıkmak için tam 45 dakikanız var Destina. Çıkamazsanız üstünüzdeki patlayıcılar devreye girecek ve öleceksiniz."

Kolumdaki ipler çözülmüştü, girdiğim şoktan konuşamıyordum. Güçsüz hareketlerle sandalyeden kalkmak için çabaladığımda bacaklarımdan da bağlı olduğumu idrak etmiştim. Titreyen ellerimle bacaklarımdaki ipi çözüp, Pars'a doğru yaklaşmıştım. Titreyen dudağımı ısırıp, elimi yanağına koymuştum.

-"Pars..."

Sesim kısık çıkmıştı, gözyaşlarım yüzüne düşüyordu. Burak sandalyesini oynatıp ağzındaki banttan dolayı anlaşılmaz sesler çıkartmaya başlamıştı,

-"Ih! Ih!"

Başını sağa sola sallamaya başlamıştı, kaşlarımı istemsiz çatmıştım.

-"Ne?"

Burak hareket ettiği için sandalyesini yere düşürmüştü, inleyerek ağzındaki ipi kaydırmıştı,

-"Ona dokunma! O..."

Elim havada kalmıştı,

-"Ne!"

Burak,

-"Yanıma gel! Sessiz ol ve yanıma gel."

Yutkunmuştum,  dediğini yapmak istemesem de bir şey söylemeye çalışıyordu. İç çekip yanına gittiğimde, kulağıma fısıldamıştı,

-"O Pars değil."

Yutkunamamıştım, Burak,

-"Biz senin için bunların eline düştük, o gelecek. İçten bitireceğiz korkma."

Deniz de hafiften kendine gelmeye başlamıştı, kollarını kasarak iplerini kopartmıştı.

-"Destina!"

Ağzındaki bantı çıkartıp ayağa kalkmıştı,

-"İyi misin?"

Kollarını açıp sarıldığında ağlamaya başlamıştım,

-"Değilim..."

İç çekerek ağlıyordum, Deniz beni kendisine bastırıyordu. Yüzümü omzuna yaslayıp,

-"Şş, tamam biz buradayız bak. Hem ona göstereceğim ben."

Burak,

-"Beni çözseydiniz ya! Kollarım ağrıdı burada."

Deniz kolumu tutup, Burak'ın iplerini tek eliyle çekiştirmişti. Burak kendisini silkeleyip,

-"Her hareketimizi izliyor, şüphe çekmeye gerek yok. Buradan çıkmaya çabalıyormuş gibi yapmamız lazım."

Deniz kolumdan çekip bana tekrar sarılmıştı,

-"Onu bu şekilde bırakmak istemiyorum, sen yap abi. Baksana kız ne halde bir deri bir kemik kalmış."

Burnumu çekmiştim, Burak,

-"Var ya şu halin yüzünden Pars hepimizi vuracak. Onun gözünde hepimiz suçluyuz."

Deniz,

-"Suçlu sayılıyoruz, cezamızı çekelim başka ne yapalım abi? Destina'yı çıkartalım da."

Hoparlör açılmıştı,

-"Aile kucaklaşmanız bitti mi! Son 35 dakikanız var."

Burak dişlerini sıkıyordu,

-"Orospu çocuğu senin götünden kanı ben alacağım!"

Deniz beni sandalyeye oturtmuştu,

-"Dayan...Çıkacağız."

Hoparlör tekrar açılmıştı,

-"Kocasını neden sökmüyor! Pars hala baygın mı?"

Burak,

-"Sen sor diye, adamı ne hale getirdiniz görmüyor musunuz!"

Hoparlör kapanmıştı, Burak dakika saymaya devam ediyordu.

-"Çoktan gelmiş olması gerekiyordu."

Bir süre Deniz'e yaslanmış bir halde oturmuştum, son 25 dakika kalmıştı artık.

Burak ileri geri volta atıyordu,

-"Nerede!"

Hoparlör açılmıştı,

-"Kim!"

Burak boğazını temizlemişti,

-"Anahtar."

Deniz,

-"Abi sus biraz. Dinliyor bu pezevenk."

Malkoç kahkaha atmıştı,

-"Son 20 dakika!"

_._._._._.yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın!!! Yorumlarınız benim için çok değerli! 🖤

TANBEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin