SBD sınavının ilk dersinde sınıfa sessizlik hakimdi. Öğrenciler sessizce sınavlarıyla ilgilenirken Pembe Kurbağa da onları gözetliyordu.
Lina çoktan bitirmiş, ama hâlâ devam ediyormuş gibi kağıtlara bakıyordu.
Sınıfın ortasında aniden patlayan havai fişek olmasaydı sessizlik sürüp gidecekti. Tüm dikkatler dağılmışken süpürgeleriyle gelen Fred ve George bütün sınav kağıtlarını -Lina'nın ki hariç- uçurdular. Bazıları parçalandı, bazıları buruştu, bazıları da havada süzülüp yerde ezildi.
Öğrenciler ayaklanıp Umbridge'in peşinden Weasley ikizlerini takip ederken Lina sırasından kalkmamış, kopan yaygarayı seyrediyordu.
Birkaç dakika geçtikten sonra Draco geldi. "Burada ne yapıyorsun? Herkes dağıldı." Sıraya yaslandı ve Lina'ya baktı.
"Çok sakindi ve ben de durmak istedim. Sen neden geldin?" "Potter'ı arıyorum. Kurbağa Cadı istedi." "Ah, doğru ya, neredeyse unutuyordum." Lina kalktı ve hızlı adımlarla yürümeye başladı. Draco ona yetişebilmek için koştu. "Potter'ın yerini biliyorsun sanırım?" "Elbette biliyorum," dedi ve kolunu Draco'nun omzuna yasladı. Boy farkları biraz fazla olduğu için kolunu epey kaldırması gerekti. "Ama önce onun yardakçılarını bulalım."
"Geri kalanları çoktan yakalanmış olsalar gerek." Lina, Draco için Umbridge'in odasının kapısını açtı. Draco, Neville'i neredeyse sürükleyerek getirdi. Lina'nın tahmin ettiği gibi, diğerleri buradaydı.
Umbridge, Harry'yi sandalyeye oturtmuş ve çoktan soruşturmaya başlamıştı. "Dumbledore'a gidiyordun değil mi?" "Hayır!" Harry'ye sert bir tokat geçirdi. "Yalan söylüyorsun!"
O sırada Snape geldi. "Beni çağırmışsınız." "Snape! Veritaserum'u getirdin mi?" "Korkarım öğrencileri sorgularken bütün stoklarımı tükettiniz. Onu zehirlemek haricinde -ki ona acımayacağıma dair garanti veririm- size yardım edemem."
Umbridge cevap vermedi. Snape arkasını dönüş gidecekken Harry'nin aklına başka çare gelmemişti. "Patiayağı yakaladı efendim, onu saklandığı yerde yakaladı!"
"Patiayak mı?" Umbridge hiçbir şey anlamamıştı. "Patiayak nedir ve bu çocuk neyden söz ediyor Snape?"
Snape döndü ve Harry'ye baktı. "Hiçbir fikrim yok." dedi Umbridge'e bakarak. "Bence bu sadece Potter'ın hayal gücü. Bilirsiniz, hep böyle saçma sapan hayaller kuruyor. Sırf dikkat çekmek için. Artık alıştınız sanıyordum Profesör." dedi Lina.
Snape bu sefer Lina'ya baktı. Hiç konuşmadan gözleriyle iletişim kurdular sanki. "Haklısınız Bayan Celum. O halde ben artık gideyim." Snape gitti.
Umbridge'in sabrı taşmış gibiydi. "Demek öyle," Masasına ilerledi. "Bana başka seçenek bırakmadın Potter. Çünkü bu, bakanlıkla ilgili bir güvenlik sorunu. O yüzden başka seçeneğim yok. Bunu sen istedin." Harry'ye döndü.
"İmperio laneti, seni konuşturacaktır." "Bu yasaya aykırı!" diye atladı Hermione.
"Bilmediği şeyler Fudge'ı rahatsız etmez." Umbridge asasını Harry'ye doğrulttu. "İm-" "Söyle ona Harry!" Umbridge durdu, Hermione'ye döndü. "Ne söyleyecek tatlım?" "Nerede olduğunu söylemezsen ben söylerim!" "Ne? Nerede?" "Dumbledore'un gizli silahı."
Umbridge, Harry ve Hermione gittiler. Odada Lina, Crabbe, Goyle, Draco; Ron, Ginny, Luna ve Neville vardı. "Nereye gitti bunlar?" "Bence bunu onlar da bilmiyor." dedi ve Lina ve sandalyeye oturdu.
"Neler olacağını biliyorsun öyle değil mi seni pis cadı?" Ron'un gergin ve sinirli olduğu her halinden belliydi. "Elbette biliyorum Weasley. İşin sonunda üzülecekleri bir yere gidiyorlar." dedi pencereye bakarak. "Ne demek bu?" Lin a dudağının kenarını yukarı kıvırdı. "Gün bitmeden anlarsın. Ya da en geç yarın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harry Potter ve Kutup Tilkisi
Fanfiction... "𝑇𝑒𝑚𝑚𝑢𝑧 𝑠𝑜𝑛𝑢 𝑑𝑜𝑔̆𝑢𝑚𝑙𝑢 𝑐̧𝑜𝑐𝑢𝑘 𝑣𝑒 𝑲𝒖𝒕𝒖𝒑 𝑻𝒊𝒍𝒌𝒊𝒔𝒊 𝑂'𝑛𝑢𝑛 𝑠𝑜𝑛𝑢𝑛𝑢 𝑔𝑒𝑡𝑖𝑟𝑒𝑐𝑒𝑘." ... ... İşte oradaydı. Ravenclaw'ın kayıp Diademi... Yukarıdan düşen ay ışığı , tacı gözalıcı şekilde parlatıyordu. Öyl...