~29.09.2004~
Ginny Potter ağlayan bebek sesi duyduğundan emindi ama iki oğlu da huzur içinde uyuyordu. Harry ise gazete okuyordu. " Sen de bir bebek sesi duyuyor musun?" "Sanırım uyandılar." "Hâlâ uyuyorlar. Bu başka bir ses." "Sesleri beyninde yankı yapıyor sanırım." "Çok komik(!)" Ginny Potter bir bebek sesi duyduğundan emindi. Nefesini tuttu ve dinledi. Gerçekten de bir bebek ağlıyordu. Ses kapıdan geliyordu. Gidip kapıyı açtı. Kapının önünde ağlayan bir bebek vardı. Muhtemelen bir yaşındaydı. Ginny şok içinde eğilip bebeği kucağına aldı. Bebeği kucağına alır almaz bebek sustu. Gözlerini açtı ve Ginny Potter'a baktı. Harry gazete okuyordu. Karısı kucağında bir bebekle salona girince ayaklandı. Karısının yanına gidip bebeğe baktı. Kömür karası siyah saçları ve deniz mavisi gözleri vardı. Bebek, Bay ve Bayan Potter'ın yüzünü inceliyordu."Çok üşümüş olmalı." dedi Ginny ve onu yatak odasına götürüp yatağa yatırdı. Bir battaniye, bebek bezi ve temiz kıyafet çıkardı. Harry de geldi. "Sence kim bıraktı?" "Bilmiyorum." Bebek sessizdi. Etrafı inceliyordu. Ginny, bebeğe sıkıca sarılmış olan battaniyeyi açtı. "Bu da ne?" Bebeğin elinde bir gazete vardı. Ginny gazeteyi zar zor aldı çünkü bebek gazeteyi çok sıkı tutuyordu. "Gazete mi? Ne yazıyor?" Ginny gazetenin tarihine bakınca ikinci bir şok yaşadı. Tarih kısmında 29.09.1981 yazıyordu. "Ama bu çok saçma!" İkisi de bir anlam veremedi. Gazeteyi atacaklardı ama Harry, bebeğin ailesinden ya da ona bakan her kimse o kişiden kalan tek şeyin bu olduğunu söyleyerek gazeteyi sakladı.
-04.04.1994-
Bugün Pascalya tatilinin ilk günüydü. Albus ve Scorpus hâlâ bir plan bulamamışlardı. Peron 9 3/4'e gidecek tren birazdan kalkacaktı. Lina, Draco'yla beraber Malfoy Malikânesine gidecekti. Albus ve Scorpus bunu bilmiyordu. "Hadi Lina!" "Geliyorum!" Boş bir kompartıman bulup oturdular. Trende fazla kişi yoktu. Karşılıklı oturmuşlardı. İkisi de manzarayı izliyordu. "Gergin görünüyorsun Draco." "Sen de öyle." "Belki baban beni uygun görmez ve mevzu kapanır." "Umarım öyle olur." "Scorpus öğrenince çıldıracak." "Onlara söylemedin mi?" "Söyleseydim gitmeme engel olmaya çalışırlardı." "Haklıydın." "Hangi konuda?" "Bir oğlum olacağını hazmedemiyorum." "Yetişkin olduğun zaman bu durumu normal karşılayacaksın." "Ama yetişkin olmama yıllar var." "O zamana kadar bu konuyu fazla düşünme." "Sanırım öyle yapmalıyım." Kısa bir sessizlik oldu. Sessiz kaldıkları süre boyunca camdan dışarıyı izlediler."Üstündeki yakışmış." "Sağ ol." Yeşil-beyaz bir kazak, siyah etek, siyah çorap ve siyah bot giymişti. "Sence babam ne sorar?" " Bilmiyorum ama her türlü soruya hazır olmalıyız." "Ne soracağını bile bilmiyoruz. Ya senin bir Celum olmadığını anlarsa?" "Aslında anlayacağını sanmıyorum." "Neden?" "Gelecek postasında adımız çıktıktan sonra Celumlar geldi; gerçek Celumlar. Bana, kızlarına ne kadar benzediğimi söylediler." "Belki büyükannen falandır." Lina güldü. "Neden olmasın?"
Saat 18.46 olduğunda tren, Peron 9 3/4'e varmıştı. Trenden indiler. Draco'nun gözleri ailesini aradı. "Draco!" Bu, Draco'nun annesiydi. Sarıldılar." Lucius Malfoy da geldi. "Demek Celum sensin." dedi Lina'ya "Evet efendim." Lucius birkaç saniye şüpheyle Lina'ya baktı. "Annene benziyorsun. Annen Mare, öyle değil mi?" "Evet." "Peki ya senin adın?" "Lina. Lina Celum." "Lina. Oğlumun kız arkadaşıyla tanışmayı iple çekiyordum doğrusu." Lina uygun bir cevap bulamayınca Draco konuştu: "Artık eve gidelim mi?" "Elbette."
Lina,Draco'nun annesi Narcissa'yla; Draco da babasıyla yanı sıra cisimlendi. Önlerinde koskocaman Malfoy Malikânesi duruyordu. "Tarzını sevdim." dedi Narcissa, Lina'ya. Lina gülümsemekle yetindi.
Hall'den yemek salonuna geçtiler. Yemek masası çoktan hazırlanmıştı. Masaya oturdular. Lucius Malfoy söze girdi: "Lina, anneni daha önce görmüştüm ama babanın kim olduğunu bilmiyorum." "Şey, babam fransız bir safkan aileden geliyor." "Adı neydi?" "Tanıdığınızı sanmıyorum." "Yine de bilmek isterim. Belki çağrışım yapar." "Gray. Kenneth Gray." "Peki neden soyadın Celum?" "Celum soyadını devam ettirmek için babam, Celum adını almaya razı olmuş." "Peki onlara tam olarak ne oldu? Yani anne ve babana?" "Baba!" "Ah, tabi eğer bir mahsuru yoksa." "Sorun değil. Onlar... Talihsiz bir kazaydı." "Ah anladım." "Yemeğin geri kalanında pek bir şey konuşmadılar.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harry Potter ve Kutup Tilkisi
Fanfic... "𝑇𝑒𝑚𝑚𝑢𝑧 𝑠𝑜𝑛𝑢 𝑑𝑜𝑔̆𝑢𝑚𝑙𝑢 𝑐̧𝑜𝑐𝑢𝑘 𝑣𝑒 𝑲𝒖𝒕𝒖𝒑 𝑻𝒊𝒍𝒌𝒊𝒔𝒊 𝑂'𝑛𝑢𝑛 𝑠𝑜𝑛𝑢𝑛𝑢 𝑔𝑒𝑡𝑖𝑟𝑒𝑐𝑒𝑘." ... ... İşte oradaydı. Ravenclaw'ın kayıp Diademi... Yukarıdan düşen ay ışığı , tacı gözalıcı şekilde parlatıyordu. Öyl...