14 - Aile Kayıtları

645 78 21
                                    

"Acaba tatilde bizim misafirimiz olmak ister misin?" dedi Bayan Celum. Teklifinin kabul edilmesini istediği her hâlinden belliydi. Lina, Bayan Celum'un bu hâlini komik buldu. "Evet, elbette. Benim için bir mahsuru yok."  "Ah, bu harika! Kabul etmen beni çok mutlu etti." Gözleri parlıyordu. Lina nedenini biliyordu: Bayan Celum, Lina'yı kızına çok benzetiyordu. Ve bu da tatil boyunca kızına bakıyormuş gibi olacaktı.

"Öncelikle cisimlenecek bir yer bulalım. Gel hadi Mons!"  "Geliyorum Amity! Buraya gelmeyeli uzun zaman oldu. Neredeyse hiç değişmemiş!"  "Heyecanlı mısın tatlım?"  "Birazcık. Ve bana ismimle hitap edebilirsiniz."  "Tamam. O zaman sen de bana Amity anneanne diyebilirsin."  "Bu, eh... Biraz aşırıya kaçmaz mı?"  "Benim için bir mahsuru yok."  "Peki o zaman."  

Peron 9 3/4'ten, duvardan, çıkıp tenha bir ara sokağa girdiler. Elimden tut, Lina."  Lina, Bayan Celum'un elinden tuttu. Güçlü bir kan bağı hissediyordu. Bazen gücü nadiren de olsa istem dışı etkinleşiyordu. "Hazır mısın?"  "Evet."  "O hâlde gidelim!"  Bayan Celum cana yakın, sevimli enerjik biriydi. Lina bu yanını hiç göstermese de aslında o da öyle biri sayılabilirdi. Ama bu yanını Celumlar'a göstermeye kararlıydı. Ne de olsa anneanne ve dedesiydi ve iyi bir izlenim bırakmak istiyordu. 

Bayan Celum asasını kendine doğrulttu. Bir saniye sonra bambaşka bir yerdeydiler: Ormanın içinde dev bir malikânede. Evin ön tarafı, sonu belli olmayan göle bakıyordu. Çiçekli sarmaşıklar evin duvarlarına uzanıyor, evi daha da büyüleyici gösteriyordu. Süs ağaçları bahçeye özenle dikilmişti ve çalılara kısa, labirent duvarı gibi bir şekil verilmişti. Evin giriş yolu, labirent gibi çalıların bilerek düz bir boşluk bırakılmış ve boşluk evin bahçesinde sona eriyordu. Bahçe heykeller ve saksılarla doluydu. Masa ve masanın etrafında birkaç sandalyenin olduğu yere beyaz genişçe bir şemsiye vardı. Evin uzun pencereleri ve beyaz pencere pervazları, üçgen bir çatısı vardı.

Lina ağzı açık kalmış, evi inceliyordu. "Evimizi beğendin mi?"  "Çok güzel!"  "Dışı kadar içi de güzeldir. Odana yerleşmeden önce evi gezmek ister misin?"  "Evet, çok isterim!"  "Tamam o zaman. Mons, Lina'nın bavulunu odasına bırakır mısın?"   "Ver bakalım bavulunu." Lina bavulunu  Bay Celum'a verdi. Bay Celum elinde bavulla birlikte eve girdi. "Hazır dışarıdayken önce bahçeden başlayalım mı?"  "Olur."  "O zaman labirente!"   Bayan Celum gözünü kırptı. Lina'nın anladığı söylenemezdi.

Labirentin girişinde durdu. "Mare burayı çok severdi. Eminim sen de seveceksin." Labirenti çevreleyen çalı duvarları, giriştekilere göre daha uzundu. Ancak labirentin içindeki çalılar tıpkı giriştekiler gibi kısaydı. Labirentin dört köşesinde de pembe çiçekli ağaçlar vardı. Bazı yerlerde de pembe gül ağaçları vardı. Ama en güzeli labirentin tam ortasındaki güllerle donatılmış küçük, taş kamelyaydı. Her açıdan harika görünüyordu. "Gel hadi." Bayan Celum labirente girdi. Yolu ezbere biliyor gibiydi. Beş dakika bile sürmeden kamelyaya vardılar. Kamelyanın içinde beyaz-mavi renkte ve siyah minderli bir sandalye vardı. "Burada oturup saatlerce kitap okurdu. Sen de kitap okumayı sever misin?"  "Evet, bazen ben de saatlerce okurum. Günde iki kitap bitirdiğim oldu."  "Ne güzel! O halde hoşuna gidebilecek bir yer daha biliyorum. Ama bunun için sabırlı olman gerek. Görülecek birkaç yer daha var." 

Labirentten çıkıp arka bahçeye geçtiler. Arka bahçede de birkaç tane farklı renkte çiçek ağacı vardı ama ön bahçeye kıyasla daha fazla boş alan vardı. Ağaçların birine asılmış salıncak Lina'nın dikkatini çeken ilk şey oldu. Hiç düşünmeden salıncağın yanına gitti. Bayan Celum da peşinden geldi. Ah, Mare küçükken her gün bunda sallanırdı."  Mare'den çok bahsediyordu ve beden dili de onu çok özlediğini belli ediyordu. Zavallı Bayan Celum.

"Ona ne oldu?"  "Efendim?"  "Mare'ye ne oldu?"  "Ah, şey..."  "Cevap vermek zrunda değilsiniz!" diye ekledi hemen. "Açıkçası ona ne olduğunu ben de bilmiyorum."  "Nasıl yani?"  Bir gün kaçıp gitti."  "Kaçtı mı?"  "Bu hikayeyi sonra anlatırım ama şimdi yeri ve zamanı değil. Gel hadi, şimdi sıra evde."

Harry Potter ve Kutup TilkisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin