25/02/3084 12:15. Yeni düzenin en korunaklı malikanesinin güvenliğinin ardındaki karanlıkta, siyah maskeli bir adam sessizce fırtınanın kopmasını bekliyordu. Hava kapalı olduğundan değildi bu bekleyiş. Eski hikayelerde uğursuz olayların yaşanacağı geceler hep soğuk, yağmurlu ve fırtınalı olarak tasvir edilirdi. Son derece uğursuz olayların yaşanacağı o gecenin de fırtınalı ve yağmurlu olması beklenirdi. Ne var ki hikayeler sadece uydurmalardan ibaretti, yeni devirde artık kimsenin hikayeler anlatmaması da bundan olsa gerekti.
Siyah maskeli adam birkaç dakika daha, dayandığı duvarda hiç kıpırdamadan durduktan sonra havanın ılık ve nemli gidişatını bozmayı aklından bile geçirmediğini kabullenerek, sessizce malikaneye doğru ilerledi. Avucunda tuttuğu her neyse, parmaklarını onun üzerinde daha sıkı sardı. Biraz sonra yapacaklarını düşündükçe, içini karanlık bir heyecanın sarmasına engel olamıyordu adam.
Boyunun üç katı uzunluğundaki görkemli kapının dibine vardığında, başını gökyüzüne kaldırdı ve en üst katın göremeyeceği kadar uzaklarda kaldığını fark etti. En ufak bir korku duymadan, avucunu açtı ve kesilmiş baş parmağı güvenlik cihazındaki boşluğa dayadı. Bu baş parmağı yerinden koparmak hiç de kolay olmamıştı bu yüzden içinden işe yarasa gerçekten iyi olur diye geçirdi. Birkaç saniye sonra gerçekten de cihazın çalıştığını gördüğünde içindeki canavar dudaklarını yukarı doğru kıvırdı.
Devasa kapıyı açıp karanlık girişe bir fare sessizliğinde süzüldü. Otomatik ışıklar devreye girdiğinde, eski zamanlara ait olan merdivenleri fark etti ve duyduğu tiksinti yüzünü buruşturmasına neden oldu. Gösterişiniz batsın! Bu öfke, merdivenleri gereğinden daha hızlı çıkmasına neden oldu. En üst kata kadar önüne birkaç küçük önemsiz detay çıktı ama bunları kolaylıkla halletti. Üzerindeki yokpelerin'e rağmen onu fark etme cürretini göstermiş birkaç hizmetli ölümü hak etmişti bu yüzden can aldığı için vicdan azabı hissetmedi, aslına bakarsanız hak etmemiş olsalardı da vicdan azabı hissetmezdi.
En üst kattaki beyaz tülle örtülü beyaz kapıya vardığında pelerininin iç tarafındaki enjektörü eline aldı ve kapı kolunu aşağı indirdi. Siyah maskeli adam tam olarak 12:52'de içeri girdiğinde, pencereleri açık odaya davetsizce dolan rüzgarın saçlarını okşadığı kadın ritmik soluklarla uyuyordu. Beyaz elleri, fetüsü korurcasına şişmiş karnının üzerinde birleşmişti. Siyah maskeli adam, elinde tuttuğu enjektörün içine küçük tüpteki ilacı küçük bir fıslamayla çekti ve amniyosentez iğnelerine benzer iğneden ilacın hafifçe dışarı çıkışını izledi.
Daha önce yüzlerce adam öldürmüştü ve ilki dışında hiçbirinde üzüntü duymamıştı. Her şeyin ilkinin zor olduğunu, gerisinin tereyağından kıl çeker gibi kolaylıkla geldiğini çoktandır biliyordu. Ama kadının ellerinin altındaki şişliğe doğru giderken kalbinin yüzlerce ölünün ardından ilk kez hafifçe - o kadar hafif ki buna kendisi bile emin değildi - sızladığını hissetti. Fakat sonra, şiddetle inkar ederek, bu cinayetin belki son cinayet olacağını, bu cinayetle birlikte yeni düzenin yıkılacağını, insanların onları sömüren iki devrilmez otoriteden kurtulacağını hatırlattı kendine. Tek bir fetüs, tüm bunlar için feda edilebilirdi ona göre. Bu yüzden o andan sonra ölümüne kadar onu kahredecek bir şey yaparak, kadını burnuna sıktığı spreyle bayılttı ve iğneyi şişmiş karna sapladı.
İş bittikten sonra aynı sessizlikle malikaneyi terk etti ve ara sokaklarda adımlarını hızlandırmamaya özen göstererek yürümeye başladı. Bu civardaki insanlar - aslında bu yazısız kural insanların geneli için de geçerliydi - yerde gezenlere güvenirdi bu yüzden de daha hızlı ve güvenli olmasına rağmen gökarabalar'ı kullanmaya cesaret edememişti. Ona ömür gibi gelen bir süre sonunda kuleye vardığında, siyah giyimli ve uzun boylu adamlar - bunların neredeyse tamamı siyah maskeli adama benziyordu - dışarı çıkarak siyah maskeli adamı selamladı. Adam nihayet maskeyi çıkararak, yoldaşlarının gözlerinin içine baktı. Zafer tınısını gizleyemediği bir sesle:

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOLYE
Science-Fiction"Güneş'in ölmeye başladığı zamanlarda, Dünya'yı başka bir galaksiye taşıyacak güce sahip iki kolye icat edilir. Ne var ki kolyeyi taşıyacak iki kişinin, insanlığı korumak adına ödemesi gereken ağır bir bedel vardır. " Yeni devirde, dengeler değişmi...