Bölüm 3

1.8K 108 4
                                    

Aklımda kaçan kadın var. acaba ne oldu. kaçtığı yönü az çok tahmin edebiliyorum. onun yanına mı gitmeliyim. belki de yardıma ihtiyacı var.

Binadan çıktım. 1 saat önceki halim yok. üstüm başım kan içinde kaldı. terliyorum. öğle sıcağında yürüdüm. bu sefer yoldan. kadının kaçtığı yönü tahmin etmem lazım. ayağı yaralı. yavaş olmalı. en fazla stadyuma kaçabilmiştir. keşke bir aracım olsa. gerçi sürmeyi de bilmiyorum. askeriyeye kaçabilirdim. orada askerler hayatta kalmış olmalılar. bir umut var mı ?

İçimde bir yerlerde saklanmış bir dürtü var. hayatta kalma dürtüsü. umut. herşey. yaşamam lazım. belki de yardıma ihtiyacı olanlar vardır. yardım etmem lazım. geçtiğim her sokağı tanıyorum. ancak her sokakta sessiz bir şekilde ilerliyorum. bir zombi grubu. az öncekiler mi ? bilemiyorum. hepsi birbirine benziyor. hepsi kan içinde hırıltılarla yürüyor. adeta bir hırıltı korosunun şarkısı doluyor kulaklarıma.

Yine önümde ilerliyorlar. onları takip ediyorum. onlar canlı kalmışları istiyor. ben de öyle. onlar beni birilerine götürebilir.

zombilerin ardından bir süre ilerledim. hala gidiyorlar. adeta daire çizer gibiler. zombilerden kaçmak kolay.. yavaşlar. ancak ilerledikçe işler garip bir hal almaya başladı. az önce bir köpek gördüm. zombi grubuna havlıyordu. 5 dk sonra aynı köpek yerde yatar haldeydi. ısırılmış. damarları parçalanmış halde. bu da onlardan birine mi dönecekti ? eğer dönerse.. işte bunlardan kaçmak zor olur. bıçağımı köpeğe sapladım. işimi şansa bırakamam.

İlerledim. tekrar kadının kaçtığı noktaya gelmiştim. grubun peşinden ayrıldım. kadının gittiği yolu izlemeliydim. bu dürtü beni zorluyordu. vicdan azabı duydum. zavallı yaralı bir bacak. ve bir çocukla ne yapmıştı acaba. ilerledim. kaçabileceğini tahmin ettiğim yöne doğru ilerledim. aklıma sürekli sevgilimin o anki görüntüsü geliyordu. sürekli onu düşünüyordum. ama o anda bu kadar düşünmenin beni mahvedeceğini anladım. karşıma dikilmiş duran 2 zombi vardı. donakaldım. tüm vücudumun adeta sarsıldığını hissettim. ciğerlerime soğuk bir şey yayıldı. sanki birisi damarlarıma utandırıcı enjekte etmişti.

Ağızlarında hırıltılarla bana bakıyolarlardı. bense sadece durdum. çünkü zombi grubu tahminimce arka sokağımdaydı ve bir silah sesiyle bir anda etrafımda olmaları içten bile değildi. ama onlar durmuyordu. yavaşça üzerime yürüdüler. ateş etmemek için ben de aşağıya doğru koşmaya başladım. fakat neredeyse kalp krizi geçirmeme sebep olan bir şey oldu. az önce arkalarında olduğum grup şimdi benim önümde dikilmiş adeta beni kapana kıstırmışlardı. 2 taraftan da üzerime ilerleyen bir ölü ordusu..

bacaklarım artık beni taşıyamayacak gibiydiler. korkudan titreyen ellerim tutmuyor gibiydi. ölmek en basiti miydi ? kendimi mi vurmalıydım ? kurtulmak için bir yol.. göremiyordum. etrafım kapalı binalarla çevrilmiş. yolun iki tarafından üzerime doğru yürüyen ve hırıldayan zombiler bir ziyafete hazırlanır gibiydiler.

Çocukluğum.. mahallede yaptığım en iyi şey bir yerlere tırmanmaktı. ağaç.. yok.. etrafta tırmanmaya çalışabileceğim tek şey yanımdaki 2. kat balkonu.. beklemeye zamanım yok.

Demirli pencereler hayatımı kurtardı. 1. katın demirlerine basıp 2. kata çıktım. balkona tırmanmaya çalışıyorum. sırt çantam çok ağır. zombiler tam altımda kanlı ellerini yukarı uzatıp beni istiyolar. onlara göre sadece yemeğim. yapacağım bir hata onlarcasının saniyede beni parçalamasına sebep olacak... tırmandım. ellerim yara bere içinde. balkon kapısı kilitli. camdan içeriye bakıyorum. oda boş gibi gözüküyor. camı kırdım. içerdeyim..

çocuk odasındayım. duvarda tatlı sarışın bir kız çocuğunun resimleri var. kendi çizdiği resimler de var. ne kadar mutlu bir dünya çizmiş. ama o mutluluğun hemen altında duvarda kan var. kan artık bir vazgeçilmez gibi. her yerde. ama bu kan taze. hala akıyor. evde yalnız değil miyim ? bu soru duyduğum seslerle cevap buluyor. kapı açık. karşımda duvarda resmini gördüğüm kız çocuğu. bana bakıyor. ama ölü gözlerle..

daha önce düşünmediğim birşey bu. küçücük bir çocuk. belki 10 yaşında. ama ölü. yürüyor, yiyor, parçalıyor.. ama ölü.. üzerime geliyor. ne yapmam gerek. küçücük bir kızı vuramam ya. annesi ne kadar sevmiştir bu kızı. saçı bile yeni örülü. ama yapmam gereken şey belli. yaşamam gerek. bu küçük kızın ise ölmesi.

nasıl öldürdüğümü anlatmayacağım. çünkü bu içimde bıraktığım ikinci büyük yara oldu.

SALGINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin