"Buradan gitmemiz gerek. şehrin 140 km batısında askeri üs var. 3. tümenle beraber oraya intikal edecektik fakat kimse gelmedi. 10 dakika sonra gidiyoruz.. acele edin.".. hızlıca teçhizatlarını askeri kamyona yüklediler. tüm siviller kamyonun kasasına bindik.. dakikalar geçmek bilmiyor. etrafı inceleme fırsatı buluyorum. yerde binlerce mermi kovanı var. ilerde ağaçların arasında belki de binlerce leş yığılı yatıyor.. burası temizlenmiş. ama asker cesetlerinden anladığım kadarıyla.. biraz pahalıyla mal olmuş..
Hareket saati geldi.. elime tutuşturulan bir silah.. lanet olası tüfeği artık bırakabilirim. biraz da mermi aldım.. araçlar hareket halinde.. kamyonun arkasındayız.. az önceki asker de yanımızda. "Ne oldu. 3. tümene ?" sorumu duyunca kafasını kaldırdı. mavi gözlerinin altında yorgunluk ve kin vardı.. fakat bana karşı değil..
"3. tümen şehirdeki sivilleri kurtarmaya geldi.. intikal bölgesine götürecektik biliyosun işte. biz de o tümendeydik. tüm tümeni şehre dağıttılar.. biz 250 kişiyle bu parkı temizleyecektik.. ama teker teker tüm bölükler düştü.. çok kalabalıklardı. zombiler.. nefes alamadık. buraya yaklaşık 2000 zombi saldırdı.. çoğunu ormanda temizledik ama içimize kadar girdiler.. kala kala 8 kişi kaldık.. tüm tümenden cevap veren sadece 2 bölük kalmıştı.. en sonunda onlar da sustu. ana bölük.. son sözleri şunlardı. çok kalabalıklar. bölükler ele geçti.. sivillerin saklandığı mekan ele geçti.. çok kalabalıklar.. sonra telsizden cevap alamadık.."
Arkadaşları ölen birisinin acısını anlayabiliyordum.. gerçi hangimizin şu an bir arkadaşı ölmemişti ki ? kamyonun yollardan geçerken girdiği çukurlar irkilmeme sebep oluyordu. hızlı gidiyorduk.. 140 km yol.. şehirden çıkmamız lazım. ilerledik. ana caddelerden gidiyoruz.. dumanın kaynağına gidiyoruz.. bir süre ilerleyince sağ yolda gördük.. vahşet.. onlarca askeri araç. 2 de tank var. ama hiç canlı yok. zombiler hala askerleri kemiriyor.. bir kaç asker dönüşmüş. ortalıkta gezen serseriler gibiler. yüzlercesinin cesetleri metrelerce alana yayılmış bir şekilde.. ve bahsedilen yer.. sivillerin saklandığı. geniş kapısı kırık.. içeride bi kan gölü parlıyor.. ve bu gölü bozan zombilerin ayaklarıyla bastığı kanlardaki titreşimler..
O kadar insanın ölümü.. içim acımıştı.. oradan uzaklaşırken yanan cesetlerden gelen kokuyu hala duyabiliyordum.. şehrin arka mahallerini de geride bırakıp uzaklaşıyoruz. yavaş yavaş yürüyen zombilerle beraber.. yanımdaki asker ana üsle telsiz bağlantısı kurmaya çalışıyor.. ama cevap alamıyordu.. içimden sürekli olarak geçirdiğim bir şey var.. yeter artık.. orası ele geçirirlmemiş olsun.. lütfen güvenli bir yer olsun.. ama sessizlik içindeki kamyonda duyulan tek şey boş bir hışırtıydı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SALGIN
Science FictionHiç bir şeyden haberim yokken virüsten oluşan salgın sebebiyle zombilerin ortasında yaşam mücadelesi veriyorum. Hep beraber neler olacak görelim...