ONUNCU BÖLÜM

381 21 0
                                    

Hakan'ın evlenme teklifini kabul etmeye karar vermiştim artık.
Hayatıma bir yön çizmiştim.
İyice düşünüp kararımı verdikten sonra bu konuyu aileme de açtım.
Babam ve annem kararı bana bırakmıştı zaten.
Babam benim bu kararıma olumlu bakarken annem pek bir şey söylememişti.
Babamın yanında fazla bir şey konuşmayan annem...
Gece yarısı tam uyumak üzereyken yanıma gelmişti.
Annem yatağıma oturup ellerimden tuttu. Sonra da Hakan'la evlenme kararımdan emin olup olmadığımı sordu.
Ben bakışlarımı annemden kaçırıp bir süre düşündüm.
Annem bana bakmaya devam ederek,
"Biliyordum" dedi.
Ben ise annemin ne demek istediğini anlamamıştım.
Öylece anneme bakarken annem konuşmaya devam etti.
"Çivi çiviyi söker hikayesi değil mi?"
"Ne demek istiyorsun anne" diye sordum anneme.
"Kızım sen Hakan'ı gerçekten seviyor musun?
Önce bana bunun cevabını ver"
Ben bir cavap verememiştim tabiki.
Annem, "Gördün mü?" dedi.
"Onu sevdiğini söylemek için bile düşünüyorsun.
Hatta gözlerime bakıp cevap bile veremiyorsun.
Yapma yavrucuğum.  Başka birini unutmak için sevmediğin biriyle evlenme.
Daha çok gençsin kızım karşına başkalarıda çıkacak.
Ben Hakan'ı seviyorum. Sana iyi bir eş olacağına da eminim.
Ama sende ne bir heyecen var nede gözlerinde ona karşı bir sevgi.
Canım kızım. Benim fikrimi sorarsan bir süre daha düşün.
Son pişmanlık fayda etmez bitanem.
Dönemeyeceğin yollara girmeni istemiyorum. Bu yüzden lütfen acale karar verme"
"Ben artık imkansız bir aşkı beklemek istemiyorum anne.
Ben onu bekledikçe deliriyorum farkında değil misin?.
Bu belirsizlik beni mahvediyor.
Senden bir şey saklamadım biliyorsun anne.
Sen içimdeki fırtınayı biliyorsun.
O fırtına hiç dinmemiş anne. Buraya dönünce daha iyi anladım.
Onu unutamamışım anne.
Ben onu özlemekten onu sevmekten kurtulmak istiyorum artık.
Onun için çarpan kalbimi susturmak istiyorum.
Ben bu saaten sonra başka birini sevemem anne.
Ben Berka'dan başkasını sevemem.
Onun la hiç bir geleceğim olmayacak.
Başka birini de sevemeyeceğime göre.
Beni seven biriyle evlenirim..
Ben kararımı verdim. Hakan'la evleneceğim anne"
"Peki kızım" dedi annem.
"Sen bilirsin kızım. Sen bilirsin"
Annem le konuştuktan iki gün sonra Hakan ve ailesi bize gelmek için babamdan izin istemişlerdi.
Hakan'ın bana verdiği süre dolmuştu.
Artık kararımı verdiğimi ailesini de alıp bize gelebileceklerini söylemiştim ona.
Babamın da olayıyla Hakan ve ailesi iki gün sonra beni istemeye gelecekti.
Anmem iki gün önceden hazırlıklara başlamıştı.
Çocukluk arkadaşlarımdan bir tek Ebru, vardı mahallede.
Bende onunla beraber kendime o gece için elbise bakmaya gitmiştim.
Ebru ve benim zevklerimiz hemen hemen aynıydı.
İkimizde aynı elbise üzerinde karar verip kısa sürede hazırlıkları bitirmiştik. Annemin de komşuların yardımıyla hazırlıkları bitirdiğinde isteme akşamına daha saatler vardı.
Ben hazırlanmış akşamı beklerken kafamda deli sorular vardı.
Kendimi meşgul edip düşünmemek için elimden geleni yapıyordum.
Sürekli bir şeylerle oyalanıyor hiç oturmuyordum.
Bir kaç saat böyle geçtikten sonra Hakan ve ailesi gelmişti.
Ben bahçe kapısını açmaya giderken Hakan, bana hayranlıkla bakıyordu.
Ben ona gülümseyerek demir kapının kolunu kaldırdım.
Kapıyı açıp onları içeri davet ettim.
Hakan ve ailesi bahçe kapısından girip eve doğru yürümeye başladılar.
Ben geri dönüp tam kapıyı kapatıyordumki karşı evin önüne bir ambulans gelip durdu.
Buğra Amca rahatsızlanmıştı herhalde.
Aklıma gelen ilk şey buydu.
Ben merakla bakmaya devam ederken...
Sağlık görevlileri ambulansın kapısını açtı. O sırada  Buğra Amca ve karısı çıktı evden.
İkiside gayet sağlıklı görünüyordu.
O zaman ambulans neden gelmişti.
Ben merakla ambulansa bakarken Buğra Amca, "Oğlum, oğlum benim" diye bağırdı.
Ben  o dakika kapıda  çakılıp kalmıştım.
Doğru duymuştum değil mi?
Oğlum demişti. Oğlum demişti.
Maviş, mavişmi gelmişti?
Nasıl olur? Bu nasıl olur ya?
Berka, nasıl gelir? Neden gelir? Neden bugün gelir? Neden, neden ambulansla gelir? Ben kendimi delice bir soru yağmuruna tutmuş ken ambulans görevlileri ambulastan sedyeyle birini indirdiler.
Buğra Amca, hemen sedyenin yanına koştu.
Sedyede yatan kişi Berka'ydı. O hasta Berka'ydı.
Nasıl olurdu bu? Sapa sağlam giden adam nasıl olurda ambulans la geri dönerdi.
Bahçe kapısını nasıl açtım? Karşı eve nasıl gittim bilmiyorum.
Öyle hızlı gitmiştim ki sağlık görevlileri daha evin kapısına varmadan onlara yetiştim.
Onları durdurup sedyede yatan adama baktım.
Mavişi gördüğümde aklım başımdan gitmişti.
Sedyede yatan adam Berka, olamazdı.
Benim mavişim, okyanus gözlü sevdam olamazdı.
Sedyede yatan adam saçı sakalı birbirine karışmış kapalı gözlerini etrafı mosmor bir deri bir kemik kalmış Berka'yla yakından uzaktan ilgisi olmayan biriydi.
Sağlık görevlileri durduğunda Buğra amca da sedyenin yanında durmuş oğluna bakıyordu.
Gözleri yaşlıydı Buğra Amcanın.
Kalbi para parçaydı eminim.
Bir süre daha öylece bakan yaşlı adam daha fazla dayanamadı ve hıçkırarak ağlamaya başladı.
"Sana ne oldu oğlum? Sana ne yaptılar? Neden bu haldesin?" diyerek sedyede yatan Berka ya sarıldı.
Buğra Amca, oğluna sarıldığında karısıda ağlamaya başladı.
Benim ise aklım başımda bile değildi.
Berka'ın perişan hali beni çok üzmüştü.
Sedyeye yaklaşarak içimden konuşmaya başladım.
"Ne yaptın kendine be adam?
Neden bu hale geldin? Hayata ne kadar düşmansınki kendini bu hale getirdin?"
Ben kalbimden geçen sözlerle ona haykırırken Berka, sadece bir kaç saniyeliğine gözünü açtı.
Sonra da yorgun gözlerle bana baktı.
Ben bana yorgun bakan gözleriyle bile sevinirken o bana acımadı.
"Git burdan" dedi.
Sonra tekrar tekrar, "Git burdan. Git burdan"
O bana git buradan derken ben orada yığılıp kaldım.
Ben onun perişan haliyle perişan olurken o bana, Git"dedi.
Ben de gittim. Ağlayarak  ayrıldım yanından.
Bana bir kez olsun değer vermeyen adamın yanında kalamazdım.
Ona üzüldüğüm için şuan kendimden bile nefret ediyordum.
Eve geldiğimde hemen lavaboya koştum.
Annem arkamdan gelip,
Neredesin kızım sen? Yarım saattir senin gelmeni bekliyoruz.
Hakan ve ailesine ne diyeceğimi bilemedim"
"Özür dilerim anne. Çok özür dilerim.
Ne desen haklısın. Ben aptalın biriyim.
Ama, bu sondu. Artık hiç bir şekilde kimseye taviz vermeyeceğim.
Şimdi içeri gidelim" Annem le beraber misafirlerin oturduğu büyük salona geldik.
Herkese teker teker hoşgeldiniz dedim.
Sonra da mutfağa geçtim. Bu arada arkadaşım Ebru da bize geilmişti.
İkimiz beraber kahveleri hazırladık.
Ebru, Hakan'ın fincanına tuz katmak istesede ben istememiştim.
Ben  tuzlu kahveyi hep mavişe içirdiğimi hayal ederdim.
Artık bu imkansızdı ama. Ben hahalime ihanet etmeyecektim.
Kalbime ihanet ediyordum. Onu dinlemeyerek sevmediğim biriyle evlenecektim.
En azından hayalimde olsun mavişle bir anı kalmalıydı.
O gece Hakan ve ailesi beni ailemden istedi.
Babam kabul etmeden önce bana bakarak onayımı aldı. Sonrada Hakan'la evliliğimize izin verdi.
Hakan'ın babası yüzüklerimizi takarken benim nefesim kesiliyordu.
Bu gece mutluluğa adım attığımı sanarken aslında karanlığa adım atmıştım.
Bu karanlık benim kalbimdeydi.
Kalbimdeki karanlık beni boğuyordu.
Beni nefessiz  bırakıyordu. Bir aşk yüzünden bu hale gelmek bir adama bağımlı olmak beni kahrediyordu.
Beni çok seven biri varken benden nefret eden bir adamın tutsağı olmak için ne günah işlemiştim bilmiyorum.
O gece Hakan ve benim için iki ay sonrasına düğün tarihi belirlendi.
Ben buna itiraz bile edememiştim.
Çünkü itiraz edecek bir nedenim yoktu.
Çünkü Hakan, çok iyi bir adamdı.
Beni çok seven, değer veren bir adamdı.
Benim ailem ve Hakan'ın ailesi düğün hazırlığına başlamışlardı bile.
Ben ise kendimi daha çok işime vermiştim.
O günden sonra mavişi bir daha görmemiştim.
Günlerim çok yoğun geçiyordu.
Bir davadan bir diğerine koşuyordum sürekli.
Mahallede ise dedikodular alıp başını gitmişti.
Söylediklerine göre maviş uyuşturucu bağımlısı olmuştu.
Bağımlılığı o kadar ilerlemiştiki  uyuşturucu organlarına bile zarar vermeye başlamıştı.
Babası hastaneye yatırmaya çalışmış ama başaramamıştı.
Mahalledeki herkesin böyle konuştuklarını söylemişti annem.
Ben onu deli gibi merak ediyordum.
Şimdi ne haldeydi görmek istiyordum.
Beni görmek istemiyordu. Bunu biliyordum ama şu aptal kalbime söz geçiremiyodum.

BENİM MAVİŞİM. #WATSSY2022Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin