Onsekizinci Bölüm

278 16 3
                                    

"Günaydın sarı ördeğim"dedim
Benim dünya güzeli sevdiğime.
Dün gece bana bakışını gördüğümde anlamıştım beni hala sevdiğini.
Dün gece beni gördüğünde ne yapacağını şaşırmış, eli ayağına dolanmıştı.
O kadar mesafeden bile kızaran yanaklarının fark etmiştim.
Benim küçük sevgilim bana bakarken hem utanmış hemde heyecanlanmıştı.
Tıpkı benimde onu gördüğümde ne yapacağımı şaşırdığım gibi.
Buğlem,  beni ikinci kez böyle görüyordu.
Dün gece hava çok sıcak olduğu için çıkarmıştım üzerimdeki tşörtü.
Odamın balkonunda biraz hava almak için çıkmıştım.
Bana bakan sarı ördeğimi gördüğümde kalbim deli gibi atmaya başlamıştı.
Tüm vücudumu ateş basmıştı.
Bütün hücrelerim onun aşkıyla yanıyordu.
Ateş parçasıydı bu kız. Beni alev alev yakıyordu.
Üstelik sarı ördeğim bana yıllardır deli gibi aşıktı.
Yıllardır benim gibi hiç bir halta yaramayan bu adamı seviyordu.
Ona yaptıklarıma rağmen hala beni seviyordu.
Bunu gözlerinden anlayabiliyordum.
Bana sevgiyle aşkla bakan gözlerinden.
Onun saf ve tertemiz kalbi yalnızca benim için atıyordu. Yıllardır sadece beni seviyordu. Onun aşkında yalan yoktu.
Kandırmaca yoktu.
Benden bir beklentiside yoktu.

Ben geçte olsa anlamıştım ona olan aşkımın büyüklüğünü. Ona olan aşkımın beni nasıl deliye çevirdiğini anlamıştım. Kesin kararımı vermiştim artık. Buğlem'in aşkı için mücadele edecektim. Bu yüzden intikam almaktan da vaz geçmiştim.
Ben sadece Buğlem'i istiyordum ve onunla geçecek bir ömür.
Hayatımı geri istiyordum artık.
Bana değer veren yıllardır seven tek kadını kaybetmek istemiyordum.
Beni ve babamı umursamayan annem olacak kadın ve o adam yüzünden  hayatımı mahvetmek istemiyordum.
Yıllarca kalbimdeki esen deli ve yıkıcı fırtınaların dinmesini istiyordum.
Sığınacak bir limanım vardı. Kadınım dünyam yıllardır beni bekliyordu.
Ben onu kaybetmek, yada daha fazla bekletmek istemiyordum.
Eve döndüğüm gün hem karısı hemde  babam çok şaşırmıştı.
Babam bana hiç bir şey söylememişti hatta başlarda konuşmamıştı.
Ama karısı, yani annem.  Evet annem diyorum.
Babamın karısı bana kendi öz annemden daha yakın daha candan  sevgi dolu bir anne gibi davranmıştı.
Bundan sonra benim annem oydu. Anneliğin hakkını veren sevgi dolu bir kadındı Elif annem.
Eve döndüğümde bana ilk kucak açan beni bağrına basan yine oydu.
Babamın bana soğuk davranmasına aldırmadan bana o sarılmış ve hoşgeldin oğlum demişti.
Benim için yemekler hazırlamış rahat ettirmek için elinden geleni yapmıştı.
Benimle saatlerce bıkmadan ilgilenmişti.
Gece yarısına kadar anne oğul sohbet etmiştik. Bir annenin bir evlat için ne kadar değerli olduğunu o zaman anlamıştım. Benim  öz annem bana hiç bir zaman sevgi göstermemişti. Bir kez olsun kucağına alıp sevgiyle bağrına basmamıştı. Anne sevgisine bu yaşta bile öyle ihtiyacım varmış ki
Elif annemin saçımı okşaması bana sevgiyle sarılması beni çok mutlu etmişti.
Kalbimin derinliklerindeki anne hasreti yerini yeni bir umuda yeni sevinçlere bırakmıştı.
Ben gecenin geç saatlerinde  odama çıktığım zaman geride  duyduğum son şey annemin babamı azarlamasıydı.
Annem bana soğuk davrandığı için babama kızıyor azarlıyordu.
Ben odama girdiğim zaman odamın hala aynı olduğunu görmüştüm.
Annem odamı ter temiz tutmuştu anlaşılan. Eskiden intikam ve nefret kokan odamda şimdi güzel kokular güzel duygular vardı.
Odamın her köşesine hasretle baktım.
Aylardır uzaktım odamdan ve küçük sevgilimi seyrettiğim yatağımdan.
Bugünden sonra buradaydım artık.
Kendi evimde. Kendi ailemin yanında.
Huzurlu ve yarınlara daha umutlu bakabilecektim artık.
Uyumadan önce sarı ördeğimle yaşadığım bakışmalarımız geldi aklıma. O anları hatırlamak kalbimi deli gibi attırmıştı.
Kendimi yeni yetme bir aşık gibi hissetmiştim.
Yatağıma yatıp gözümü kapattığımda aklımda  Buğlem ve ona olan aşkım vardı.
Rüyalarımda da yine ve sadece Buğlem vardı.
Sabaha kadar derin bir uyku çekmiştim. Sabah  erkenden uyanıp hemen yatağımdan kalkmıştım.
Erken kalkmama sebep  annemin hazırladığı kahvaltı sofrasının güzel kokusuydu.
Hızlı bir şekilde banyodaki işlerimi hallettim.
Üzerimi değiştirdikten sonra hemen mutfağa koştum.
Yemek masasına babam oturmuş çayını yudumluyordu.
"Günaydın anne"diyerek Elif annemin yanağından öptüm.
Sonra da gidip masaya  benim için konulan sandalyeye oturdum.
"Günaydın Berka, nasıl iyi uyuyabildin mi?"dedi Elif annem.
Elif annem benim ona anne deyişime çok şaşırmış bir o kadarda sevinmişti.
Bana nemli gözlerle bakarak gülümsemişti. Babam da bana öfkeli bakmıyordu artık.
Bunu da anneme borçluydum galiba.
Kahvaltıdan sonra hemen hazırlanıp dışarı çıkmıştım.
Bugün Buğlem'i görmek ve onunla konuşmak istiyordum.
Küçük bebeğimin iki haftadır işe gitmediğini duymuştum annemden.
Bu yüzden bir süre bekleyecektim.
Eğer işe gitmez ise bu defa evine gidecektim.
Biliyorum babası benden nefret ediyordu, beni eve bile almazdı ama ben bir şekilde Buğlem'i görecektim.
Bundan sonra onun peşinden ben koşacaktım.
Yıllardır onu çok üzmüştüm.
Bir yolunu bulup mutlaka kendimi affettirecektim.
Bir süre bekledikten sonra evden çıktım.
Motorumun olduğu garaja gittim ve motoru garaj dışına çıkarttım.
Kaskımı almak için tekrar garaja yöneldiğimde Buğlem'in arabasının çalıştığını gördüm.
Kısa süre sonra da hızla mahalleden uzaklaştı.
Ben ise hemen garaja koştum. Kaskımı alarak tekrar motorun yanına geldim.
Hiç beklemeden motora atlayıp evden ayrıldım.
Yolda sürekli yanıp  sönen trafik ışıkları yüzünden biraz geç kalmıştım.
Trafik de yavaş yavaş yoğunlaşmaya başlamıştı.
Buğlem, arabayı çok hızlı kullanıyor olmalıydı. Çünkü arayı epey açmıştı.
Yinede ona yetişecektim tabiki.
Son sürat geçtiğim yolun sonunda Buğlem'e yetişmiştim.
Trafikte takılmıştı sarı ördeğim.
O sırada kırmızı ışıkta yanmıştı.
Buğlem, ışıkta beklerken bende arabasının yanında durmuştum.
Başımı çevirip Buğlem'e baktığımda saçlarını düzeltmeye çalıştığını gördüm.
Saçları o kadar güzeldiki o saçlara dokunmak koklamak için deli oluyordum.
Buğlem'in saçları yıllardır hep uzundu. Uzun ve güneş gibi parlaktı.
Şuan bir şeyi daha fark etmiştim.
Ben onun saçlarını hep uzun sevmiştim. Rüyalarımda uzun saçlarını parmaklarımın arasından geçirir sonrada dakikalarca koklardım. Hele o gözleri, o buğulu bakışları beni kendimden geçirir alev alev yakardı. Çok seviyordum onu. Ben Berka, küçük sevgilimin her zerresini seviyordum.
Onun her zerresine tutkundum.
Nefret ettiğimi düşündüğüm zamanlarda bile ben ona aşıktım.
Ben ona hep aşıktım. Ona aşık olarak doğmuştum sanki.
Yeşil ışık yandığında hızla ilerlemeye başladım.
Kısa süre sonra da Buğlem'in bürosunun önüne geldim.
Motorumu  onun arabasının park yerine durdurdum.
Bir kaç dakika sonra Buğlem, gelmişti.
Kendisinin park yerinde durduğum için biraz sinirlenmişti anlaşılan.
Önce kornaya bastı. Sonra da bana bu yerin ona ait olduğunu söyledi.
Ben hiç bir şey söylemeden telefonumu kurcalamaya devam ediyordum.
Bir süre daha öylece baktıktan sonra
bir hışım arabadan indi.
Hızla yanıma gelerek,
Afedersiniz beyefendi burası benim park yerim, dedi.
Sinirli  hali bile ayrı bir güzel olan kadınıma baktım ve yavaş bir şekilde başımda ki kaskı çıkardım.
Buğlem, bu hareketimden çekinmiş olacak ki bir kaç adım geriye çekildi.
Kaskımı çıkardıktan sonra bana öfkeyle bakan Buğlem'e,
"Merhaba sarı ördeğim"dedim.
Buğlem, donup kalmıştı. Ne diyeceğini bilemez bir bir halde bana bakıp kalmıştı.
Sen şey yani sen ne arıyorsun burada?"
Ben bir kaç saniye şaşkın sevgilime baktım. Saatlerce baksam doyamazdım ama ona bir cevap vermem gerekiyordu.
"Seni arıyorum Buğlem. Başka ne arayacağım.
Tek derdim sensin benim. Tek istediğim de seni görmek"
"Beni görmek mi, neden görmek istiyorsun anlamadım?"
"Sen beni görmek istemiyor musun Buğlem?"
"Ne, ne diyorsun sen be? Seni anlamıyorum.
Benimle dalga mı geçiyorsun?"
"Hayır sarı ördeğim seninle dalga falan geçmiyorum. Sadece seni sevdiğimi söylemeye çalışıyorum.
Ayrıca seninle birlikte yeni bir hayat istiyorum bunu da bil tamam mı?"
"Hadi ya gerçekten mi? Buna ne zaman karar verdin?  Kendi kafana göre mi plan yaptın. Ayrıca ben buna inanacağım öylemi? Hadi oradan. Sen benden nefret ediyordun. Yıllarca hep böyle olmadı mı?
Bana bir gün bile iyi davramadın.
Şimdi gelmiş beni sevdiğini söylüyorsun. Benimle dalga geçme Berka? Ben senin oynayacağın bir oyuncak değilim.
Lütfen bunu yapma. Benim hayatımı kurtardığını biliyorum.
Bunu polislerden duydum. Bunun için çok teşekkür ederim.
Beni o uçuruma nasıl götürdüler? Bunu sen nerden biliyorsun? Bunları bilmiyom ama yinede çok teşekkür ederim.
Başkada söyleyeceğim bir şey yok.
Şimdi büroma gitmek zorundayım.
Çalışmam lazım. Lütfen sende ağlenecek başka birini bul."

BENİM MAVİŞİM. #WATSSY2022Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin