ONDOKUZUNCU BÖLÜM

221 15 1
                                    

Berka:

İki aydır sarı ördeğin peşinde dolanmaktan helak olmuştum.
Benim küçük sevgilim, ona kötü davrandığım onca yılın acısını çıkartırcasına beni süründürüyordu.
Bana kötü davranmasını hak etmiştim.
Bunu tabiki biliyordum. Yine de yüzüme bakmamasına beni önemsememesine çok üzülüyordum.
Buğlem'e olan aşkımı Elif anneme de söylemiştim. Onunla konuştuğum gün onun bu durumu zaten bildiğini öğrendim. Benim babama yaşattıklarım yüzünden beni önemsemez diye düşündüğüm kadın, beni öz evladı gibi tanıyordu. Bu konuda o da  beni desteklemişti.
Buğlem'i çok beğendiğini hatta ikimizi çok yakıştırdığını söylemişti.
Bana yardım etmek için elinden geleni yağacağını söylemişti.
Söylediklerini hayata geçirmek için
sık sık Buğlem'lerin evine gidip gelmeye başlamıştı.
Elif annem kaleyi içten fet ermeye çalışıyordu anlaşılan.
Çok düşünceli bir o kadar da tuttuğunu koparan bir kadındı benim annem.
Tam bir anaç ve evladına düşkün bir kadındı.
Keşke, keşke gerçek annem Elif annem olsaydı.
Hayatım bu kadar öfke ve nefret dolu geçmezdi.
Dediğim gibi bana en büyük destekçi  Elif annemdi.
"Sana o kızı alacağım oğlum, sen merak etme"demişti bana.
Onun bunu söylemesi beni çok mutlu etmişti.
Biliyordum ki Elif annem benim mutlu olmamı çok istiyordu.
Bu yüzden sürekli etrafımda pervane oluyordu.
Babama bu durumdan bahsetmiştim.
Buğlem'i sevdiğimi onunla evlenmek istediğimi söylemiştim.
Babam bu duruma sıcak baksada Buğlem'in babasının bu evliliğe izin vermeyeceğini söylemişti.
Babam haklıydı tabiki. Geçmişte yaptığım hatalar yüzündendi her şey.
Ben küçücük bir kızın beni böyle değiştireceğine inanmamıştım.
Hayata karşı o kadar nefret doluydumki hiç bir şeyi gözüm görmemişti. Şimdi ise beni mecnuna çeviren küçük kızın peşinde pervane gibi dolanıyordum.
Sarı ördek her sabah işe giderken bende onun peşinden gidiyordum.
Hem onu görmekti amacım hemde o adamdan korumak.
Buğlem, her sabah işe giderken arabanın camından kucağına bir gül bırakıyordum. Bunu iki aydır her gün yapıyordum.
Her gün notlar yazıp gülün dalına yapıştırıyordum.
Buğlem, hiç bir tepki vermeden gülü alıyordu.
Verdiğim gülü alması bile benim umutlanmama neden oluyordu.
En azından gülü suratıma atmıyordu.

Tamirhane de işler çok iyi gidiyordu.
Artık daha çok müşterim vardı.
Günden günede artmaya devam ediyordu.
Son günlerde Sefo'da tamirhane de çalışmaya başlamıştı.
Emre ve diğer çocuklar da o adamı izlemeye devam ediyordu.
Annemin yaşadığını günler önce babama da söylemiştim.
Babam bunu zaten biliyormuş.
Haberi olmayan tek kişi benmişim.
Bu konuda babama biraz kırılmıştım.
Babam olan biteni tek tek anlatmıştı.
Annem olacak kadın babamı hapisanedeyken ziyaret etmiş ve boşanmak istediğini söylemişti.
Babam ondan kurtulmak için hemen istediğini kabul etmişti.
Ben onu öldü zannederken annem olacak  kadın hayatta ve o adamın yanında yaşıyormuş.
Babamın ve benim hayatımı mahvettikten sonra nasıl huzurlu yaşamıştı. Bunu da hala anlamış değilim.
Annem olacak kadın  anne olmayı haketmiyordu.
Bazı kadınlar gerçekten anne olmamalıydı.
Tabiki bu sadece kadınlarla sınırlı değildi.
Hak etmeyen ve baba olmaya layık olmayan erkeklerde baba olmamalıydı.
Hiç kimsenin bir çocuğun hayatını karartmaya hakkı yoktu.
Annem hayatı boyunca sadece kendini düşünmüştü.
Babasının ona yaptıklarını babama ve bana ödemişti.
Onun da kendi babasından bir farkı yoktu.
Her neyse artık bunları düşünmek istemiyordum. Olan olmuştu bir kere.
Geçmişi değiştiremezdim.
Kafamı onlarla meşgul etmek istemiyordum.
Artık yeni bir hayat kurmaya çalışıyordum.
Buğlem ve benim için yeni bir hayat.
Ondan ayrılmayı,vazgeçmeyi çok düşünmüştüm.
Kendimi onun gibi bir kıza layık görmemiştim. Ama olmamıştı işte.
Ondan vazgeçememiştim. Aşkı kalbime öyle yer etmiştiki onu unutmak benim için imkansızdı.
Belki bencillik ediyordum. Belki sadece kendimi düşünüyordum.
Ama seviyordum işte. Sarı ördeğimi çok seviyorum.

BENİM MAVİŞİM. #WATSSY2022Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin