On Dokuzuncu Bölüm

3.2K 210 13
                                    

Merhabaaaa!!!

Satır arası yorum yapmanızı bekliyorum.

Başlayalım.

Yazım hatası varsa kusura bakmayın kontrol edemedim.

---------

Teoman'dan

Arabayla Biraz dolaştıktan sonra ben yorulduğum için eve dönme kararı aldık eve gitmemize 5 dakika vardı Ben biraz Gerilmiştim ailesinin evine ilk defa gidiyordum yeni gelin gibi heyecanlanmıştım şimdi. Aklıma gelen soru ile Kerem'e döndüm "Kerem benle sen aynı odada mı kalacağız?" Dedim, " Hayır Bizimkiler sana misafir odalarından bir tanesini hazırlamışlardır." Dedi.

Keşke aynı odada kalsaydık ellerdim biraz onu. Ayrıca niye onlara gidiyordum anlamıyordum, tutturmuştu benim evim diye. "Kerem sizin ev yerine başka bir yerde kalsam." Dedim son kez Şansımı denemek istedim. Beyefendi cevap bile vermedi.

Annesi, babası nasıl insanlardı acaba, Kerem gibi sinirliylerse yandık korkudan konuşamazdım, "Kerem annenle baban nasıl insanlar." Dedim, nasıl davranacağımı bilmiyordum.

"Evlatları dışında herkese çok iyiler merhametliler, cömertler sadıklar, elleri açıktır, herkese yardım ederler, Yani seni severler Teo korkma." Dedi, "Peki ben nasıl hitap edeyim?" Dedim, hadi babasına ağa derdim, annesine ne diyecektim peki.

"Normalde anne baba demen lazım da ama şimdi durumlar başka, amca, teyze de işte ya da bilmiyorum Teoman sen bilirsin ne dersen de." Dedi, bende sinir etmek için, "Şey desem olur mu mesela isimle hitap etsem." Dedim, saniyelik bana bakıp tekrar önüne döndüp sabır çekti. Hayvan sinirlenince daha bir tatlı oluyordu.

Yavaşladığında yetiştiğimizi anladım, evleri bizim evden büyük ve tarihiydi sanki, dediği gibi gerçekten konakta yaşıyordu. Ay ben şimdi konağa mı damat geliyordum duygulanmamak elde değildi.
kerem tam inecekken kolunu tutup, "Kerem beni kimseyle yalnız bırakma tamam mı?" dedim, "Tamam yavrum sakin ol hadi inelim." dedi, kapımı açıp indim kapının önündeki korumalar hemen büyük kapıyı açıp, "Hoşgelmişsen ağam." dediler tek tek.

Tabi benim ayı sevgilim nezaketen gülümsemedi bile, ben olsam iki saat muhapbet ederdim. Sağ elini bel boşluğuma atıp yön gösterdi, büyük kapıdan sonra büyük bir avlu karşılıyordu, avlunun ortasında su parkı vardı onun arkasında, büyük sedirler vardı.

Avlunun sol tarafında yukarı çıkan sadece uzun bir merdiven vardı. Merdvenlerden çıktığımızda da aşağıdaki kadar büyük olmayan ama küçük sayılmayan bir avlu daha vardı. Sol taraftan elinde tepsiyle bir kız çıkıp, "Hoşgeldin ağam." beni kastederek "Hoşgelmişsin beyim" dedi, Gülümseyerek "Hoşbulduk." dedim, "Anamlar nerde?" dedi kız hemen "Büyük salondalar ağam." dedi,  Kerem birden "Anaa biz geldik." diye bağırınca ödüm kopmuştu. Bu çocuk mikrofon yutmuştu sanırım, düğmesi de yoktu ki kısalım.

Sol taraftaki kapı açılıp, içinden en fazla elli yaşında olan: Başına şal bağlamış, diz altı takım etek ve ceket giyen, yüzünde aşırı samimi olan gülümsemeyle yanımıza annesi geldi.
"Hoşgelmişsiniz yavrum." dedi ses tonuda yüzü gibi çok tatlıydı. "Hoşbulduk, İstanbuldan arkadaşım Teoman." dedi, hemen elini öpmek için eğildim. Elini öptüğüm sırada diğer eliyle başımı okşayıp, "Tekrar hoşgeldin nasılsın?" dedi, Hemen "Çok iyiyim sizler nasılsınız?" dedim, tane tane konuşmuştum ben olsam kendimi damat alırdım şahsen.

"Şükürler olsun iyiyiz, kerem sofrayı kurdurtuyorum oğlum." dedi, "Yok ana zahmet etme biz yedik, kim var evde?" dedi, "Ayşe teyzenle ben tekiz."dedi, "Tamam biz Teomanla yukarı çıkıyoruz, babamlar geldiğide haber verirsiniz." dedi, Annesi bir şey demeden başını salladı, geldiği odaya geri döndü. Bizde sağ taraftaki merdivenlerden yukarıya çıktık.

Burasıda farklı değildi. Yine avlu ve sedirler vardı. Sedirlere oturup etrafıma baktım. Telefizyondaki dizilerin içindeydim sanki. Evde kimsenin olmamasından mıdır bilmiyorum ama etraf çok sessizdi. Bu sessizlik insana huzur veriyordu. İstanbulda bu sessizliği bulmak imkansızdı resmen.

Düşüncelerime Kerem'in sesiyle ara verdim. "Teo daldın iyi misin?" dedi, gülmseyip "Sen yanımdasın kötü olmam mümkün mü?" diye sordum, bir şey demeyip sakallarını okşadı. Ayı mayıydı ama utanmayı biliyordu.

Birden "Teo sen şimdi okulu bitirdikten sonra diplomalı çoban mı olacaksın?" dedi. Beni sinir etmek için sormuştu. Bende "Ne çobanı amına koyayım kaval olacam, artık öttürürsün beni." dedim, söylediğime gülüp, "Sen gerçekten anlıyor musun hayvanlardan?" dedi, kaşınıyordu resmen. "Senle konuşup anlaşabildiğime göre anlıyorum demek ki Kerem." dedim.

Suratını birden ciddileştirip "Komik misin?" dedi, espri yapmamıştım ama gayet ciddidim.

Merdivenlerden az önce gördüğüm kız çıkıp yanımıza geldi. "Bir şey istiyor musunuz ağam?" dedi. "Bana kahve getir." dedi kız bana dönünce "Zahmet olmazsa bana da sade kahve getirir misin?" dedim kız hemen "Ne zahmeti beyim emrin olur." dedi, bir şey dememe fırsat bırakmadan yanımızdan ayrıldı.

Yaklaşık on dakika sonra tekrar aynı kız kahveleri getirdi. Buralar ne sıcaktı böyle resmen sıcaklık yağıyordu. "Sıcak mı?" dedi, direk "Hıhı" dedim, birden kahvenin yanındaki suyu alıp yüzüme fırlattı. Çığlık atmamak için zor tuttum kendimi, dişlerimi sıkarak tısladım resmen "Kerem napıyorsun?" dedim üstüm başım su oluştu, hadi onuda geçtim su buz gibiydi içim üşümüştü.

"Yavrum sıcak demedin mi bende serinle diye döktüm, sana iyilikte yaramıyor."dedi, bu çocuktan adam olmazdı.

birkaç saat daha avluda oturduk daha sonra abileri ve babası geldi bizde aşağı indik, babası annesi gibi güler yüzlü değildi ama yine çok iyidi. tabi abileride öyle. Hiçbiri Kerem gibi çok sinirli değillerdi, daha doğrusu kimse onun gibi dağda yetişmemişti. Gece boyunca oturup sohbet ettiler coğu zaman katılmadım.  Onları dinlemek daha güzeldi.

Saat geç olduğu için herkes odasına çekilmişti. Banada Kerem'in odasının karşısındaki misafir odasını hazırlamışlardı. Odaları otel odası gibiydi, özen gösterdikleri çok belliydi. Kerem'in hazırlattığı bavulları dolabıma yerleştirmişlerdi bile, dolabı açıp baktığımda her şeyin olduğunu gördüm. Üstümü değiştirip yatağın içine girdim telefonumu elime alıp gelen bildirimlere baktım çoğu boş şeylerdi ailemden hiç kimseden bir mesaj yada arama yoktu. Bu duruma çok üzülüyordum, allahtan Kerem vardı yoksa ne yapardım.

Telefondan bildirim gelince bir umut annemdir diyerek aldım elime, Keremdi...

Yiğidim: Yavrum uyudun mu?

Teoman: Yok daha uyumadım.

Yiğidim: Yerin rahat mı yastığın falan...

Teoman: Hepsi çok rahat merak etme.

Yiğidim: Uyku tutmazsa beni kaldır, tek başına canın sıkılmasın.

Teoman: Tamam zaten uykum çok geliyor birazdan uyurum.

Yiğidim: Üstünü örtmeyi unutma, iyi geceler.

Teoman: İyi geceler beyim.
Görüldü...

----------

Çok geç oldu biliyorum kusura bakmayın lütfen anca yazabildim.

Umarım beğenmişsinizdir, Kendinize iyi bakın.

Yıldızınızı parlatmayı unutmayın.

Sizleri seviyorum iyi geceler♡



Anahtar  -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin