Yirmi dördüncü Bölüm

2.7K 186 32
                                    

Kerem'in 'her zaman takıldığım yer' diye getirdiği sadece ayakta dursan bile milletle akraba olacağın pavyon tarzı bir mekandaydık şuan.

Ve evet aşırı sinirliydim çünkü kocamın yanında tanımadığım bir kadın oturuyordu hemde arkadaşım bahanesiyle. Göz göre göre elden gidiyordu, ben de onları izleyerek mal gibi meyve suyu içiyordum.

Aptal Kerem de yanındaki şıllıkla konuşuyordu. Çağırdığımda müzik sesinden duymayacağı için elimle dürttüm, bana bakınca dudağımı büküp, "Kıskanıyorum, kalkalım artık." Dedim. İlışki de açık sözlülük çok iyidir.

Halime gülümseyip, "Tamam gülüm." Dedi, kimsenin durmayacağını bildiği için rahattı, kadına her ne dediyse cüzdanından para çıkarıp masaya bıraktı, çıktık mekandan.

Kulaklarım rahatlamıştı resmen, gürültülü yerleri sevmiyordum ben, asıl konuyu hatırlayıp kaşları çattım, sinirliyim görünümü vermek için.

"Kimdi o kadın?" Dedim, evet sesim sinirli çıkmıştı. "Arkadaşımın arkadaşı." dedi, "Nasıl bir arkadaş mesela yattınız mı?" Dedim.

Gözlerini büyütüp, "Oha Teo ya, ne yatması kadının soyadını bile bilmiyorum." Dedi, acaba şüphelense miydim, yoksa Kerem yapmaz mı deseydim bence Kerem yapmaz söyleyip şüpheleneyim.
Evet en iyisi bu.

Yaklaşıp ceketini kokladım, böyle yapınca kendini geri çekmişti. Kadının kokusu sinmişti,  kendini koklayıp "Tezek mi kokuyorum?" Dedi.

"Keşke tezek koysaydın amına koyayım o şıllığın kokusu sinmiş üstüne." Tekrar yaklaşıp gömleğini kokladım, o da kokuyordu ceketten bulaşmış olmalıydı.

"Kadın kokusu değil alkol kokusudur o sen yanlış anlıyorsun." Dedi, alkol kokusunu biliyorduk herhalde.

"Alkolle parfüm kokusunu ayırt edebiliyorum, o kadar yakın oturmuşsunuz ki kokusu sinmiş üstüne." Sona doğru bağırmıştım zoruma gitmişti. Geldiğim gündendir iki üç kere sarılmamıştık bile benim kokum yerine o kadının kokusu üzerindeydi.

"Sinirlenme Teo şimdi eve gittiğimizde çöpe atarım kıyafetleri." Dedi, aklıma gelen ilk şeyi söyledim, "Kerem hamama gidelim mi?" Dedim.

"Napacaz hamam da." Dedi, "Başımızı yıkarız, sonra ben seni keselerim, sonra belki oynaşırız," dedim. Evet sinirliydim ama oynaşa bilirdim yani...

"Olmaz."  Dedi direk, "Niye?" Dedim gitmek istiyordum onu çıplak görme şeyi bütün sinirimi götürmüştü.

"O kadar erkeğin içinde çıplak gezdirmem seni hem sonra millet ne der?" Dedi ne diyeceklerdi ki Allah bilir yine ne uyduracaktı.

"Ne der Kerem?" Dedim, bıkmış sesimle "Millet bana, bunda ne geniş mide var der." Dedi, bu gerizekalı bazen kadın olduğumu mu sanıyordu acaba.

"Ulan millet nerden bilecek biz sevgiliyiz, ayrıca ben gitmek istiyorum dedim o kadar." Diye itiraz ettim, tam bir şey söyleyecekken "Eğer bir şey dersen gidip o kadının saçını başını yolarım." Dedim normalde asla yapmazdım da Kerem için yapardım.

Derin derin nefesler alıp telefonuyla bir yeri aradı. Telefonu bırakırken ses çıksın diye hızlı bırakı, "O telefonu da öyle bırakma." Dedim, demez olaydım bir bakışı vardı ki anlatılmaz.

Bir şey demeyip sağ elinin tersini gösterdi, ben de bir şey diyemedim daha yumuşasın diye öpücük attım.

Yaklaşık on dakika sonra büyük bir otelin önünde durduk, kemerimi çıkarıp onu bekledim kapıyı açtığında beklediğimi "İn hadi." Dedi, "Senin gelip kapımı açmanı bekliyorum." Dedim,

Anahtar  -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin