Yirmi İkinci Bölüm

2.8K 195 30
                                    


Gömleğimin son düğmesini de ilikleyip, son kez kendimi baktım Allah kahretsin yine aşırı yakışıklıyım. Kendi odamdan çıkıp, Kerem'in kapısına gelip tıkladım, "Gel..." diye söyleyince, içeri girdim.

Ayakkabılarının bağcıklarını bağlıyordu, gün boyunca iki arkadaş gibi görüneceğimiz için oynaşamayacaktık, bende bu fırsat bir daha gelmez diye yaklaşıp önünde eğildim, kafasını kaldırıp bakıp diğer ayağına geçti, bende yanağına yaklaşıp, tüy hafifliğin de dudaklarımı bastırdım, yüzümle kayıp tekrardan öptüm, tekrar mesafeyi bozmadan yana kaydım tam öpecekken birden ayaklanınca küçük Keremle aynı hizaya geldim.

Pozisyonumu bozmadan kafamı kaldırıp, "Bu sakso çek demek mi?" Dedim, belki boş anına gelirdi de izin verirdi. Daha küçük Kerem'i görmek nasip olmamıştı. 

Sağ elini gösterip, "Elimin tersindesin demek kalk ayağı." Dedi, ben bunun boş anını anca sarhoşken yakalardım.

"Millet, sevgilim sakso çeksin diye kendini öldürüyor, beyefendi elinin tersini gösteriyor." Diye söylendim ama pek umrunda değildi.

Bana aldırmadan yatağının yanındaki çekmeceden silahını  çıkarıp şarjörüne bakıp beline yerleştirdi, ceketini eline alıp "Hadi çıkalım." O önden ilerliyordu ben arkasındaydım. Arabaya geçtiğimizde aklıma gelen soruyu sordum.

"Aşkım belinde ki silah hiç popoma patlar diye korkmuyor  musun?" Dedim gerçekten merak etmiştim, şayet ben taşıyamazsın herhalde.

"Ne..." dedi sanırım ilk defa bu soruyu duyuyordu. "Patlar diye korkmuyor musun?" Dedim, bu sefer her zaman ki gibi 'ya sabır' çekmişti.

"Götümde üçüncü bir elim olmadığı için korkmuyorum Teoman." Dedi, bu göt kelimesinden sonra dinlemeyi bıraktım.

"Ya kendi kendine patlarsa." Dedim, sonuçta insan yapımıydı her şey olabilirdi.

"Yavrum biliyor musun bilmiyorum ama silahın emniyet kilidi var onu kapattıktan sonra patlaması imkansız." Dedi elbetteki biliyordum, sadece merak etmiştim.

"Kaç yıldır taşıyorsun?" İlkokul deseydi şaşırmadım Keremdi bu sonuçta.

"Lise bittikten sonra aldım üstüme, okula götürmek yasaktı." Dedi, sesi isyan edermiş gibiydi, yasalarda değişen pek bir şey olmamıştı normal olarak.

"Sen ne taşıyordun üstünde peki?" Dedim, bu şimdi kesin  komando bıçağı taşımıştır. "Küçük şeyler ya çakı falan sadece masamın altında levye vardı." Dedi gözlerim şokla açıldı.

"Ciddi misin?" Dedim inanmamıştım, "Ne zaman yalan söyledim Teo." Dedi, ciddi olduğunu şimdi anlıyordum. Bunun okuduğu okulun normal olduğunda da şüpheliyim şuan.

"Arabada belindekinden başka bir şey var mı?" Dedim, Kerem şuan gözümde Jokerdi ben de harley Queen mi oluyordum.

"Torpitoda bir tana tabanca var birde benim koltuğunum altında beyzbol sopası var, neden sordun yavrum?" Dedi, "Hiiiç başka varsa ben de taşıyayım dedim." Tepkisini ölçmek istemiştim.

"Saçmalama Teo sen kendini vurursun." Dedi, doğru söylüyordu yapabilirdim.

Konuyu değiştirmek için, "Kerem ben ne zaman küçük keremle tanışacağım?" Dedim herhalde bundan daha iyi bir konu bulamazdım.

"Sen müsait olduğun zamanı söyle biz randevu alıp gelelim yanına." Dedi, ciddi sormuştum artık görmek istiyordum.

"Ciddiyim yaw ben ne zaman görecem," dedim, güldü ama bu sinirlendiği zaman yaptığı bir gülüştü.

Bir cevap  vermeyince, "Kerem senin elin kaç santim?" Dedim kaşları çatılmıştı, "Niye yavrum?" Dedi bu gerçekten çok masumdu.

"Eli büyük olanın şeyi de büyük olur."dedim, bizde böyle derlerdi.  Mesela benim elim orta büyüklükteydi küçük Teo da öyleydi.

"Gülüm sen yemin mi içtin bu adamı her gün ensesine kadar kızartıp utandıracam diye." Dedi kızarmaya başlamıştı yine.

"Ama aşkım anlatmıyorsun ki nasıl, ne şekilde olduğunu, hem ben geçen gün gazete de bir haber okudum doğuluların şeyleri daha büyük oluyormuş doğru mu sence?" Dedim öyle bir haber yoktu tabiki.

"Hangi gazete bu, Azmak için sebeb arıyorum gazetesi mi?" Dedi, iyi başlıktı Allah var.

"16, 17 var mı?" Dedim ona aldırmadan,  30, 35 deseydi şaşırmazdım.

Göz ucuyla bana bakıp kafasını sağa sola salladı sabır çekiyordu yine.

"18, 19" dedim, derin nefes alıp "Sence o kadar küçük mü?" Dedi ay heyecanlanmıştım yaşayacağımız anlar gözümde canlandı resmen.

"Al işte haber doğruymuş." Dedim, gülümsemişti öyle bir haber olmadığını o da biliyordu. Kendimi tutamayarak;

"Şekli nasıl yiğidim, pürüzsüz mü yoksa engebeli mi?" Damarı kastetmiştim umarım anlardı.

"İstersen vereyim eline keşfe çık." Dedi AY CİDDİ MİYDİ?

"VERİR MİSİN GERÇEKTEN?" diyerek bağırdım, bağırmamla irkilip "Teoman." Dedi hemen kızıyordu yaw.

"Tamam be sustum, sadece şunu şöyle damar var mı yok mu?" Dedim olsa da olmasa da sevecem artık mecburen.

"Var ulan! VAR." diye bağırmıştı hayvan, dudaklarımı büküp işaret parmağımla omuzuna dokunup dürttüm, bana döndüp gözüyle 'ne var' işareti yaptı.

"Ben küstüm." Deyip bedenimi cama doğru çevirdim. "La havle ve la... tamam gel öpeyim barışalım gülüm." Dedi, sesini sona doğru incelenmişti domuz.

Sadece yüzümü çevirip "Bir kere ellersem barışırım." Dedim, bakışları değiştirip, "Küsmeye kaldığın yerden devam et hayatım." Dedi, al işte hayvandı bu.

"Belki yersin diye şey ettim neyse, öp  barışalım." Dedim, yine kedi tutar gibi ensemden tutup kendine çekip uzunca öptü yanağımı.

---------

Arkadaşlar siz de Kerem gibi göstermeyin.

Öptüm sizi.....

Anahtar  -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin