kırk üçüncü Bölüm.

1.5K 137 40
                                    

Çok ısrar ettiniz diye hemen yazdım, umarım beğenirsiniz
----

Kontağı çalıştırdım, içimden haykırmak geliyordu..

Ben sadece göz yaşı döküyordum, abimin yüzüne dönüp baktığımda suratı sabit şekilde duruyordu karşısına bakıyordu.
Yüzümü geçtim gözleri tek bir noktada kitlenmişti sanki.

İç çekişlerim arabada yankılanıyordu, bu son bir saatte yaşadıklarım felaketti...
Teoman'a en başta bunun için hayır demiştim ısrarcı olması ve kendini bu kadar sevdirmesi bana yaşattığı güzel günlerle birlikte ölümü getirmişti.

"Zırlamayı kes."
Sesi içimde ki ağlama hissini arttırıyordu.
Her konuştuğunda gözlerimin önüne Teoman geliyordu...

"Madem ölmekten bu kadar korkuyorsun ne diye bulaştın bu mikroba." Gerçekten ölümden korktuğumu mu sanıyordu.

"Ben ölmekten değil, Teoman'dan ayrılacağım için ağlıyorum ayrıca mikrop dediğin benim yaşama sebebim."
Sözlerimden sonra hissettiğim yanağımda ki acıydı.
Elinin tersiyle yüzüme vurdu.

Elim otomatik olarak yanağıma gitti, elime baktığımda kan lekesi bulaşmıştı, elindeki yüzük yüzünden.

"Merak etme onun da geleceği yer senin yanın." Tekrar bakışları önünde sabitlendi.

"Bana ne yapıyorsanız yapın, ona dokunma... lütfen öldürmeyin onu nolur."
Bana bakıp tekrardan önüne döndü alaylı şekilde güldü, sinirlendiğini boynundaki belirginleşen damarlardan anlaya biliyordum.

"Abi bir şey demeyeceksin?"

Beni duymamazlıktan geldi, ceketinin cebinden sigarasını çıkarıp dudaklarına götürdü, ağzı açık paketi bana uzattı.

"Son içmek istersin belki." Dedi, tepkisiz kaldığımı görünce paketi tekrar cebine koydu.

Evin yolu ilk defa bu kadar uzun geliyordu gözüme, her şey biran önce olup bitsin istiyordum.
Bazen Teo telefonlarıma geç cevap verince iyice söylenirdim...
Bu akşamdan itibaren o telefonu ben hiç açamayacağım için o kime söylenecekti, ya da sinirlenmesine fırsat verecekler miydi?

Benimle beraber ölmek...
Öldüğümü öğrendikten sonra bu cümle onu avutur muydu?

Yaşayacak onca zaman, hatıralara kazınacak onca anı bırakmak varken, beraber ölecektik...
Acaba Teo beni affeder miydi, onu koruyamadığım ölmesine göz yumduğum için umarım affederdi.

Keşke zamanım olsaydı da son kez, normalde bu kadar kıymetli olduğunu anlamadığım sesini son kez duysaydım,
Son kez seni seviyorum deseydim,
Son kez iyi karşıma çıktın deseydim,
Son kez beni bu kadar sevdiğin için teşekkür ederim deseydim,
Son kez seni ve aşkımızı koruyamadım özür dilerim deseydim,

Son kez...

Konağın kapısına geldiğim de durdurdum arabayı, abime döndüğüm de bana bakıyordu biliyorum o da üzülüyordu.
Ona da kızmıyorum o da etrafından böyle görmüştü, neyin doğru neyin yanlış olduğunu kafasında tartmadan ezberletilmiş kuralları uyguluyordu...

"Abi yalvarıyorum Teoman'a dokunmayın."

Yüzüme ifadesizce baktı. Kapıyı açıp dışarı çıktı, ellerimle yüzümü silip kapımı açtım.
Arabadan indiğimde sanki zaman durmuştu benim için, ölüm soğuk gerçeği tüm bedenimi kaplamıştı.

Kulaklarıma dolan ezan sesi biraz sonra yaşayacaklarımı hatırlamıştı tekrardan, acaba Teo da benim arkadam okunan ezanı duyabilecek miydi?

"Kerem... hadi."

Bakışlarımı gökyüzünden çekip abime çevirdim.
Eve girmek için beni bekliyordu.
Kapının eşiğinden geçip avluya geldik herkes oturmuştu avluda ki sedirlerin üzerine.

Onları son kez görüyor olmak tuhaf hissettiyordu,

"Baba..." abime çevirdim bakışlarımı olacak her şey belliydi...

------

Reklam arası, lütfen içinizden sövmeyiniz...

Final hakkımda kafamda belli bir şey yok çünkü her bölüm doğaçlama, hadi bakalım ne olacak...

Anahtar  -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin