Yirmi Sekizinci bölüm

2.4K 165 35
                                    

Teoman: Keremmmm

Teoman: Uyudun mu???

Yiğidim: İzin verirsen evet.

Teoman: Şey dicektim 👉👈

Yiğidim: Bu sefer ne çekti canın.

Teoman: Öyle değil yaw ama şimdi bir sütlaç olsa iyi giderdi.

Yiğidim: Ne oldu Teo söylesene yaw.

Teoman: Babam aradı yarım saat önce nerde ne yaptığımı sordu.

Yiğidim: Söyledin mi?

Teoman: Hayır söylemedim.

Teoman: Artık dön seni affettik dedi.

Yiğidim: Sanki suç işlemişsin de affetmelerini bekliyordun.

Teoman: İşte ben de dedim ki artık döneyim.

Yiğidim: Saçmalama nereye gidiyorsun yaw.

Yiğidim: Ayrıca ben sensiz ne yapacam.

Teoman: Ama Kerem zaten gidecektim, hem okulum var.

Yiğidim: Ben seni özel üniversiteye falan kaydederim gitme yaw.

Yiğidim: Dur yanına geliyorum.

Teoman: Gelme konuştuklarımızı biri duyabilir böyle daha iyi.

Teoman: Bende senden ayrılmak istemiyorum ama.. onları çok özledim.

Yiğidim: Teo suçluymuş gibi davranıyorlar düzeldiğini falan mı sanıyorlar.

Teoman: Aşkım sinirlenme.

Teoman: Haklısın hem eskisi gibi olmayacam gitsem de.

Yiğidim: Of yaw her şey yoluna girdi diyorum bir bokluk çıkıyor.

Yiğidim: Ne zaman gideceksin peki?

Teoman: İki üç gün sonra herhalde.

Yiğidim: İstersen kalk şimdi git, sinir etme beni Teo hayatta olmaz.

Yiğidim: Benim senden ayrılma moduna girmem lazım.

Teoman: Aşkım dünyanın öbür ucuna gidiyormuşum gibi davranma kurban olayım yaw.

Yiğidim: Ne anlarsın sen sevda dilinden ne anlarsın gönül telinden, ODUN

Yiğidim: Teo ben sana çok bağlandım yaw.

Teoman: Sevgilim ben de sana çok bağlandım.

Yiğidim: Nerde kalacaksın peki?

Teoman: Ev tutacam onlarla kalmak istemiyorum babamın telefonda ses tonu bile değişmişti.

Yiğidim: Gittiğinde onların yanında kalma bizim İstanbul da evimiz var, orada kalırsın.

Teoman: Gerek yok Kerem başka ev tutarım.

Yiğidim: Ne demek gerek yok, bir kere de sözümü ikiletme, hem gözüm arkada kalmaz.

Teoman: Ölüme gidiyorum çünkü.

Yiğidim: Tövbe de hayvan zaten kötü oldum.

Yiğidim: Kalk yanıma gel sarılayım sana, teselli et beni.

Teoman: Tamam soyun geliyorum.

****

Teoman'dan;

Odasına girdiğim de yatağın içinde oturmuş kaşları çatmış beni bekliyordu. Yanına ilerleyip oturduğumda bir şey demedi bende başımı dizine koydum.

Ben de gitmeyi istemiyorum ama hem babamlar çağırmıştı hemde ben ona daha fazla yük olmak istemiyordum.

15 günden fazladır bütün ihtiyaçlarımı o karşılıyordu, hem ben buradayken işlerini de aksatıyordu. Babasıyla arası da iyi değildi.

"Teo bir daha ne zaman geleceksin?" Dedi, onun beni böyle sevmesi bir zamanlar hayalimdi, şimdi hayatımda tek gerçeği.

"Bilmem büyük ihtimalle okul bittikten sonra." Dedim,

"Neyse ben gelirim artık." Dedi, moralini çok bozmuştu, sanki ölüme gidiyordum.

"Sevgilim..." diye çağırdım kasvetli ortamı dağıtma adına, "hmm..." dedi.

"Sen küçükken ne olmak istiyordun?" Dedim, merak etmiştim.

"Kovboy." Dedi şaşırmıştım ilk defa birinden bu cevabı duyuyordum.

"Niye?" Keremden öyle doktor savcı duymayı beklemiyordum.

"Sen hiç red kit izlemedin mi?" Dedi, biz küçükken oynayan çizgi filmin adıydı.

"Elbette izledim hatta Red kite aşıktım." Dedim, eski günleri hatırlamıştım, ne güzel günlerdi.

"Ben köpeğim adını bile 'rin tin tin' koymuştum." Dedi, Kerem'i o halde düşünemiyorum.

"Bir de en çok teletabileri izlerdim." Dedi bunu ondan beklemiyordum, kahkaha atmıştım.

"Hangisi sendin?" Dedim, umarım 'Po' olmazdı. (Medyada ki kırmızı olan."

"Po, boy sırasına göreydi bizim evde en küçük ben olduğum için Po bendim." Dedi, dizinden kalkıp yanağını sıkıca öptüm, aşırı tatlı gelmişti.

"Dur Teo ya acıttın." Dedi, demek beni sevdiği şekil sevsem onu gerçekten döverdi.

"Peki sen niye veterinerlik okuyorsun?" Dedi, acaba dalga geçsem dayak yer miydim...

"Seninle daha iyi anlaşa bilmek için aşkım." Dedim, belki şakalaşınca keyfi yerine gelirdi.

"Mesela diyelim ki sen hastalandın, ben seni nasıl kucağıma alıp Veterinere götüreyim maşallahın var yani, yada diyelim aşı zamanın geldi, ben sana başkasının elinden aşı yaptırmam yavrum." Dedim kaşındığımın farkındayım.

Kolumu tutup dişlerinin arasına alıp ısırdı, ben boşuna demiyorum hayvan diye...

"Hayvan bırak kolumu sesimiz gidecek annenlere tekrar basılacaz." Dişlerinden zor kurtardım kolumu. Acıtmıştı soytarı.

Daha fazla sinir etmek için, "İşte bundan bahsediyorum aşkım, bak birden saldırganlaştın, başkası olsa sana iğne saplardı. Ama ben seni sevgimle eğiliyorum." Dedim.

Demez olaydım yastığı kafama bastırıp üzerime oturdu iki üç kere zıpladı üzerimde, bokum ağzımdan çıkacaktı şimdi. 

Yastığı kafamdan çektiğini yeni doğmuş gibi nefes aldım, kendine çekip sıkıca sarıldı kafama iki üç tane vurup, vurduğu yeri defalarca öptü, domuz aşırı sevgiden öldürecekti beni birgün...

Ondan ayrılıp "Po bey uyuyun artık gözlerinizin içi kızarmış." Dedim, zaten uykusu bölmüştüm.

"Gel son kez öpeyim öyle git." Dedi, öpsün diye yaklaştığımda suratımı çevirip, yanağımı dişlerinin arasında aldı. Boynumdan tuttuğu için geri de gidemiyordum.

Eline vurup, "Bırak iz kalacak." Dedim, hadi beni boşver annesine babasına nasıl oğlunuzla oynaşırken oldu diye.

Yanağımı bıraktığında ısırdığı yeri öptü, "Hadi git." Dedi, bu sefer kullanılan ben mi oluyordum?

-----------

Kitabın gidişatını beğeniyor musunuz?

Rahatsız olduğunuz bir kısım varsa söyleyin.

Hadi çok çok öptüm sizi♡☆♡

Anahtar  -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin