9.Bölüm: sönmeyen ışığın karanlığı

151 10 0
                                    

Güzel yorumlarınız ve eleştirileriniz benim için çok önemli

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Güzel yorumlarınız ve eleştirileriniz benim için çok önemli. Yorum yaparsanız çok mutlu olurum. ❤

-

Boşlukta yuvarlanıyor gibiydim. Yıllar sonra kanadı iyileşen kuşun hemen uçması beklenemezdi ya da iyileştikten hemen sonra yakalanması... Ama ben şimdi kafesimin hemen önündeydim. Kanadı iyileşen kuş kafese konar mıydı? Konabilirdi ama ben asla konmayacaktım. Gerçekleşen dileğimi kendi ellerimle kabusa bırakmayacaktım. Derin hanımın bana şifa olan sözlerini yerine getirecektim. 

Kazanmak istiyorsam hile yapacaktım. 

Kafesin kapısı yavaşça aralanmaya başladığında meraklı gözlerle bekledim kapıyı kimin açacağını. Ve sonra onu gördüm. Buraya beni çağıran kişiyi. Yıllar önce annemden bile çok sevdiğim kadına baktım. Belki de hâlâ seviyordum.  Yüzü bana annemi hatırlatırken hafifçe yutkundum. Boş bir çabayla güçlü durmaya çalıştım karşısında ama başarısız oldum. Beni herkesten çok daha iyi tanıyordu. Biliyordu ki ben hep güçlü görünmeye çalışan bir korkaktım. 

"Erna," dedi fısıltıyla bana uzun uzun bakarak. Hiçbir şey anlamadım bakışlarından ama babamın yanında olduğu gibi öfkeyle ya da alayla bakmıyordu. Sanki gerçekten Aral'ın dediği gibi korkuyordu. Dudaklarımı yalayarak tuttuğum nefesimi yavaşça özgür bıraktım. Bununla birlikte dikkatimi ellerindeki şey çekti. Hafifçe kaşlarımı çattığımda iki adımla tam önüme geldi ve ona anlamsız anlamsız bakarken elinde tuttuğu siyah poşeti elime sıkıştırdı. "Al bunu," dedi hızla. Daha sonra etrafa kısaca bakış atarak fısıldadı. "Bu Aral'ın suçsuz olduğunu kanıtlar." Afallayarak ona baktığımda ağzımdan tek bir kelime çıkmamıştı. Çok ama çok şaşkındım. 

"Ormana git sonra olay yerinin olduğu yere koy silahı. Sonra birini bul. Ormanda silah bulduğunu bildirsin polise." Biri gelecekmiş gibi hem etrafı kontrol ediyor hem de hızlı hızlı konuşuyordu. "Bana neden yardım ediyorsun?" dedim en sonunda konuşarak. Bir fısıltıdan ibaretti sesim. Bakışları ufak bir merhametle buluştu fakat bunu hemen toparladı. "Bunu sana yaptığım son iyilik olarak düşün." Kaşlarım daha fazla çatılırken alayla güldüm. Bunu aldırış etmedi ve tekrar konuştu. "Ve," dedi sakince. Gözlerini gözlerime dikti. "Babandan uzak dur, bizden uzak dur ve unut geçmişi. Önüne dön, seni bekleyen güzel bir hayat var. Git buradan kaç çünkü baban burada. Arkanı dönmeden kaç!"

Gözlerim şaşkınca açıldığında başka hiçbir şey söylemeden arkasını döndü fakat hızla kolunu tuttum. Onu yakalamışken bırakamazdım. "Hayır!" dedim bağırarak. "Hiçbir şey olmamış gibi gidemezsin. Anlat bana her şeyi, anlat bileyim. Ne oldu?" Gözleri birkaç saniye acıyla buluşsada kolunu kurtardı elimden ve bıkkınca nefesini verdi. "Her zaman gittiğimiz dağ evini hatırlıyorsun değil mi? Hafta sonu seni hep oraya götürürdüm. Oraya gel sana her şeyi anlatacağım ama şunu unutma bana söz vereceksin! Her şeyi öğrenmeden önce gideceğin hakkında söz vereceksin. Düşün ver kararını. Hafta sonu orada olacağım."

KABUS KÜLLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin