Güzel yorumlarının ve eleştirileriniz benim için çok önemli. Yorum yaparsanız çok mutlu olurum. ❤
-
Ben sessizliğe mahkum olsam da sen duy beni.
Ufacık kelimelerin bana ne kadar ağır geldiğini bil.
Küçük anlamların benim hayatımda büyük anlamı olur.
Büyük anlamların ise küçük.
Sen bunları bilerek kabullen beni, ben seni her halinle kabullenirim kıvırcığım.
Kollarımın arasında iç çeke çeke ağlarken küçülmek istemiştim. Keşke yer yarılsa ve yerin dibine girsem istedim. Ben ilk defa birisinin anlattıklarında boğuldum. Nefret ettim, sevdim. Yandım, kül oldum.
Ben Aral'la bir bütün oldum.
"Dik bir yokuştayız." diye mırıldandı dakikalarsa sonra. "O yokuşa çıkan her adım acı. Her adım güçlü bir nefes. Belki çıkana kadar çok acı çektik ama inerken acılarımızın bize verdiği olgunlukla rahatça ineceğiz." Nefesimi tutmuş söylediklerini dinlerken yavaşça kollarımın arasından çıktı ve orman yeşili gözlerini gözlerime dikti. "Sen o dik yokuşun neresindesin Mehir?"
Zorlukla yutkundum.
"Bilmiyorum," dedim iç çekerken. "O yokuşun yarısını yalanlarla çıktım, yoruldum. Ama şimdi çıkmak daha zor, çünkü gerçekler artık şeytanın ininden çıkmak üzere." Yavaşça gülümsedim. "O dik yokuşu güçlü bir şekilde çıkmam için arkamdan ittiğini biliyorum."
Gözleri ufak bir parıltıyla doldu. "Elbette," dedi tereddütsüzce. Daha sonra ise o parıltının yerini büyük bir boşluğa bıraktı. Yalnızca iki saniyede. "Yolun yarısında geldim ay parçası." Eli bileğime gittiğinde merakla ona bakıyordum. "Yokuştan aşağı baktığımda bilmediğim her anını yaşamak istiyorum. Gördüğüm ve görüp de sustuğum çok şey var." Kadife elbisemin kolunu sıyırarak ellerini bileğimde, on altı yaşımda gezdirdi.
Nefesim aniden kesilirken kalbim korkuyla atmaya başladı. Bedenimden yavaş yavaş silinen ama ruhumla birleşen, ilk intihar girişimimde gezindi yumuşak elleri.
"Öpsem geçer mi?" diye sordu çaresizce. "Söyle Mehir. Ruhunda kalan bu izleri nasıl geçirebilirim?" Ve bir yanlışımın daha üstünü çizdi Aral. Sessizce nefesimi vererek, "Annem öldüğü zaman kendime demiştim ki, uyursam geçmez biliyorum. Peki ya ölürsem geçer miydi?" Hafifçe yutkundum. "Ölürsem değil ama sen öpersen geçer."
Anladım ki bir şeylerin geçmesi için daha fazla acı değil, sevgi gerekiyormuş. Belki sevgisizliktendi acılarımızın sebebi ama panzehri aynı kökten geliyordu.
Dediğim şey onun için bir görevmiş gibi bileğimi dudaklarına götürdü ve ufak öpücükler kondurdu. Bu sevginin yaşattığının bir başka kanıtıydı. Sevgisizlik yok ederdi. Ufak bir sevgi kıvılcımı ise can verirdi. Ölü ruhu yaşatan, soğuğu sıcağa çeviren ve siyah güllerimi griye çevirendi sevgi, Aral'ın sevgisiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KABUS KÜLLERİ
TienerfictieBen kendi kalbinde tutsak olan o kızım. Her nefesimde harlanan ateşimin mimarisiyim. Sıcak gecelerin soğuk mevsimiyim. Ben kabusum. Ben külüm. Ve kalbime sıcak bir adamın aşkını sığdırdım. "Sen ölmeyi seviyorsun Ay Parçası, ben ise her seferinde sen...