Güzel yorumlarınız ve eleştirileriniz benim için çok önemli. Yorum yaparsanız çok mutlu olurum ❤
-
Dilimde özgürleşen sözlerin heyecanı vardı. Puslu bir yol değil de, artık berrak bir yoldaydım. Ve artık yolun sonunu net bir şekilde görebiliyordum. Yolun sonunda özgürlük vardı. Kafese bir daha konmayacak kuşun mutluluğu vardı. Dilekler siyah mürekkebe boyansa bile artık temizlenebileceğinin farkındaydım. Şu an bu adamın karşısında dikiliyorsam bu artık farkında olduklarımdan dolayıydı.
Onu ben seçmemiştim.
Seçemediğim şeyin suçlusu ben değildim.
"Çok büyük konuşma ufak kızım."
Korkutucu olduğunu sanıyordu ama ben onun korkutuculuğunu çoktan kafamdan silmiştim. "Yeterli değil," dedim sakince. "Şimdi derin bir nefes al, daha sonra çok ihtiyacın olacak." Kaşlarını çattırmayı başarabildiğimde kolumu sertçe kavradı. "Bana karşı kazanacağınızı mı sanıyorsunuz?" Kolum acıyordu. Belli etmedim. "Sen bu zamana kadar neyi kazandın ki?"
Öfkelendirdim.
Hem de çok.
"Kazandığını sandığın tüm mal varlığını kaybettiğini biliyorsun değil mi?"
Gözlerimin önünde büyüyen öfkesi beni hiç olmadığı kadar rahatlatıyordu. "Aptalsın," dedi kükrercesine. "Beni içerden çıkarttırarak hayatının en büyük hatasını yaptın. Seni öldürecek güce sahibim. Bir de ne diyordunuz," Birkaç saniye susup yapmacık bir şekilde düşündü. "Heh, vicdan. Gücümün olduğu kadar vicdanım da yok benim. Seni şuracıkta öldürmek birkaç saniyemi alır."
İğrenç nefesi yüzüme çarparken yüzümü buruşturdum ve sertçe kolumu elinden çektim. "Biliyorum, yani vicdanın olmadığını." İki adım geriledim. "Ama güç konusunda bu kadar emin olma. Ben yıllarca senin vicdansızlığına rağmen nefes aldıysam, gücüm sayesinde." Aynı renge sahip gözlerimiz o kadar farklı bakıp görüyordu ki... "Çok yakında görüşürüz babacığım." Arkama dönüp oradan uzaklaştım. Sokağın ardında Aral'ın arabası vardı.
Arabaya bindiğimde, "Mehir, iyisin değil mi?" diye sordu Aral hemen. Ona kafamı sallarken torpidodaki telefonumu alıp teyzemi aradım. "İyiyim, hatta çok iyiyim." Bundan emin olması için içtenlikle gülümserken yeşil gözlerine huzurla baktım. O sırada teyzem telefonu açtığında derin bir nefes aldım.
"Geliyoruz."
DÖRT GÜN ÖNCE
"Bana olan öfken büyük, biliyorum Erna." Teyzem gözlerimin içine bakarken ne kadar çok acı çektiğini görebiliyordum. Ona olan öfkem neye yarardı ki? Benim öfkem onunkisinin yanında bir hiçti. Hafifçe yutkundum. "Bu kadar çok beklememizin sebebi babanın tüm varlığını elinden almak istememdi. O ölmeden önce her şeyini kaybettiğini görmeliydi." İç çekerek bakışlarını tekrar Can'a çevirdi. "Haftalardır bunun için uğraştık. Baban ve amcanın saman altından su yürüttüğünü biliyordum fakat en ufak bir delilimiz bile yoktu, düne kadar..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KABUS KÜLLERİ
Teen FictionBen kendi kalbinde tutsak olan o kızım. Her nefesimde harlanan ateşimin mimarisiyim. Sıcak gecelerin soğuk mevsimiyim. Ben kabusum. Ben külüm. Ve kalbime sıcak bir adamın aşkını sığdırdım. "Sen ölmeyi seviyorsun Ay Parçası, ben ise her seferinde sen...