2. Bölüm: sessiz çığlıklar

138 13 11
                                    

Güzel yorumlarınız ve eleştirileriniz benim için çok önemli

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Güzel yorumlarınız ve eleştirileriniz benim için çok önemli. Yorum yaparsanız çok mutlu olurum ❤
-

Sessiz çığlıklara kulak ver derdim her zaman kendime. Sessiz çığlıklar en çaresiz çığlıklar olabilir. Sessiz çığlıklar en güçlü çığlıklar olabilir... Peki benim içimde kopan çığlıkları kim duyacak demiştim başka bir zaman kendime. "Senin sesini duyabilecek hiç kimse yok." diye cevap vermişti çocukluğum. "Artık çok geç," demişti gençliğim. Gün geçtikçe daha çok batmıştım bataklığa. Ve şimdi, "Bitti," diyordum. "Senin için bir kurtuluş yok." 

İlk defa bana elini uzatan kadın ve peşimden ayrılmayan çocuk tam karşımda dururken ifadesizce onlara bakıyor, bu karmaşanın bir an önce son bulmasını istiyordum. "Kolyeyi sattım," dedim kafamı dikleştirerek. Kolyeyi tamamen unutmuştum. "Onu almaya geldiysen çok geç." Kadın eğlenen gözlerle bana bakarken, "Mehir Erna Arkan," dedi keyifle. Dudakları genişçe kıvrıldı.

Kaşlarım şaşkınca yukarıya doğru kalktığında, "Mehir yeterli," diye cevap verdim kibarlıktan uzak bir şekilde.  Yaşadığım yeri, okulumu, adımı ve belki de daha fazlasını biliyorlardı. Ne kadar rahatsız edici bir durum olduğunu söylememe gerek yoktu. Sessizce nefesimi verdiğimde bakışlarımı Birkan'a çevirdim. Mavi gözlerini bana odaklamış, kadının aksine keyifsizdi. Onun bu tavırlarından da bıkmıştım.

İnsanlar bana iyi gelmiyordu.

"Peki," dedi kadın. "Mehir, seni bir yere götürmek istiyorum." Samimiyeti karşısında alayla gülümsedim fakat onlara bir kere daha bakmadan arkama döndüm ve taksi durağına doğru yürümeye başladım. Benden ne istediklerini bilmemek beni ne endişelendiriyor ne de meraklandırıyordu. Bu öğrendikten sonra da değişmeyecekti, ben artık ne merak edebilir ne endişelenebilirdim.

Henüz beşinci adımımı atmışken Birkan kolumdan tutarak beni durdurdu. Ona doğru dönerken sinirle gözlerine baktım fakat konuşmama izin vermeden, "Bir saat," dedi hemen. Bana beklentiyle baktığında alayla gülerek kolumu elinden kurtardım. "Bir hafta boyunca peşimden ayrılmadın, hep yanımda durdun. Aniden karşıma çıkman garipti, o kadınla tanışıyor olmanızı tahmin etmiştim ama hiçbir şey merak etmiyorum. Tehdit  ederek bana bir şeyler mi yaptıracaksınız ya da beni sosyal bir deneye mi soktunuz hiçbiri umurumda değil."

Öfkemi ona kusarken biraz olsun rahatlamamıştım. 

Birkan kaşlarını çattı. "Ne tehdit edeceğiz, ne de seni sosyal bir deneye soktuk." İşaret parmağını bize bakan kadına doğrulttu. "Seni kurtarmak istiyor." dedi nefesimi kesen bir yavaşlıkla. Seni kurtarmak istiyor. Cümle beynimin içinde birkaç saniye yankılandığında tuttuğum nefesimi yavaşça dışarı verdim. Ölü biri kurtarılabilir miydi? Kadına bakarak kafamı iki yana salladım.

"Ölü biri kurtarılamaz," dedim tek nefeste. "Ben uçurumda değilim, ben o uçurumdan düştüm." Bakışlarımı yavaşça Birkan'a çevirdim ve tekrar, "Ölü biri kurtarılamaz." dedim. Kalbim gürültüyle çarpıyordu. Orada bir saniye daha fazla durmanın beni boğacağını hissettiğimde tekrar arkama döndüm fakat bu sefer kadın arkamdan bağırdı.

KABUS KÜLLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin