Önümdeki resim kağıdını bir seferde sıyırıp resme baktı. "Bu ilhamsızlıkla nasıl bu bölüme girdin anlayamıyorum Felicia." Gözlerimi gözlerine çıkardım. Mırıldandı. "Halbuki senin bir zamanlar daha özgün ve yetenekli olduğunu anımsar gibiydim."
Derin bir nefes aldım. "Daha önce hiçbir zaman sizden iltifat duymadım." Gözlerimi kaçırdım. "Sanırım başkasıyla karıştırdınız." Memnuniyetsiz ifadesiyle kağıdı buruşturup önüme bıraktı ve yüzüme eğildi. "Yaratıcı düşünmüyorsun Felicia. Yaratıcı değilsen neden buradasın? Hiç sordun mu bunu kendine?" Arkasını dönüp uzaklaştığında elime sakince fırçayı aldım ve hafifçe renkleri karıştırıp gözlerinin tonunu bulmaya çalıştım. Elime kalemi alıp hafifçe memnuniyetsiz bakan gözlerinin taslağını çizdim. Ardından elime paleti ve fırçayı alıp açık kahverengi boyayı göz bebeğinde dolaştırdım. Nereden bakarsam bakayım o memnuniyetsiz ifadeyi görmek istedim. Ardından kırmızı bir boyayla hafifçe gözlerinin üzerine bir çizik attım. Yüzüne yaklaşıp gözlerine baktım. "Artık bana bu ifadeyle bakamıyorsun değil mi?" Derin bir nefes alıp saçımı yavaşça topladım ve fırçamı suya batırıp elimle sıktım. Ardından çantama fırlatıp resimi öylece oturduğum yerde bırakıp ayağı kalktım ve sınıftan dışarı çıktım.
Merdivenlerden aşağı inip bahçede yürüdüm ve bir ağacın altına oturdum. Çantamdan suyumu çıkarıp bir kaç yudum alırken bahçede yürüyen keyifli insanlara baktım. Vücudumdaki boya izlerini hafifçe su ile ıslatıp ovaladım. Tişörtüm hafifçe ıslansada aldırış etmeden başımı ağaca yasladım ve gökyüzünü görmemi engelleyen ağaç yapraklarına baktım. "İlham ve yaratıcılık dediği şeyin nesnel bir şey olduğunu mu sanıyor?" Arkamdaki çalılardan bir kaç adım sesi geldikten sonra yaprakları görüş alanımdan ayıran yüzüyle karşılaştım. "Yine sinirli görünüyorsun." dediğinde kısa bir an gözlerimi kısıp yukarıdan vuran güneş ışığının sarı saçlarında ne kadar güzel göründüğüne baktım.
"Sinirli değil de daha çok düşünceliyim." dediğimde yanıma yavaşça oturup başını bana çevirdi. "Yine mi?" Başımı salladım.
"Sanki her an tökezleyip kaçmamı bekliyor gibi. Bunu neden yaptığını da bilmiyorum." siyah gözlerine baktım. "Sanırım 'O kadar kötüydüysem neden buradayım?' diye düşünmemi bekliyor." Başımı iki yanımda salladım. "Ama kötü olmadığımı biliyorum." Derin bir nefes alıp ona döndüm. "Hatta onun sahip olamadığı bir şeylere sahip olduğumun farkındayım."
Gözlerini kırpıştırarak bana baktı ve dudaklarını araladı. "Neye sahipsin?" Gülümsedim. "Gizem ve cesarete."
"Onun sahip olmadığını nereden biliyorsun?" dediğinde omuz silktim. "İnsanların gözüne baktığında yansıttığının ardında saklı bazı gizli şeyleri görebilirsin." Kısa bir an durup düşünmesine izin verdim. "Gözlerindeki memnuniyetsizliğin ardındaki merakı gördüm. İşte bu yüzden düşünceliyim."
Gökyüzüne döndüm. "Ona bu cümleleri söyleten şeyi arıyorum."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sacrifice gxg
Short StoryBaşka biri olmaya o kadar kapılmış ki neye dönüştüğünü kendine söyleyemeyecek kadar korkak, aslında kim olduğunu göremeyecek kadar da körleşmiş.