26

77 8 0
                                    

Son kez elimdeki kanı hafifçe vücuduna yerleştirip üstünü örttüm. Diğer eserlerin tam ortasında tüm ilgi odağını çekeceğini biliyordum. Hafifçe merdivenlerden çıktım ve odaya girdim. Yorgun vücudumu yatağa sertçe bıraktığımda hazırlanmam gerektiğini bildiğim halde zamanın nasıl geçtiğini hissetmeden öylece düşünmek istedim. Ne kadar geçtiğini bilmediğim bir süre iç çamaşırlarımla yatakta uzandıktan sonra odanın kapısı çaldı. Hafifçe bağırdım. "Gel!" İçeri girdiği anda suratı şaşkınlıkla doldu. "Hala hazır değil misin Felicia? Tüm misafirler geldi, birazdan aşağı ineceksin." Yaklaşıp beni kaldırmaya çalıştığında sinirle elini ittim. Kalkıp yatağın üzerindeki elbiseyi sertçe üzerime giydim. Ayakkabılarımı hafifçe bileğimden bağladım ve ayağa kalktım. Ardından yatağın üzerine bıraktığı inci kolyeye baktım. Hafifçe alıp boynuma takarken mırıldandım. "Orada olmak istemiyorum. İyi hissetmiyorum."

Gözlerini devirdi. "Sen bir sanatçısın. Aşağıda sana hayran binlerce insan var ve senin yerinde olmak isteyen binlerce insan." dediğinde aynadaki yansımama baktım. "Değil mi?" Gülümsedim. "Benim yerimde olmak isteyen binlerce insan var." Ona döndüm. "Sen bile bazen benim yerimde olmak istiyorsun." Boynumdaki kolyeyi sertçe çektim ve incilerin her yere dağılmasına izin verdim. "Bunun ne kadar tehlikeli olduğunu biliyor musun?" Yavaşça ilerlediğimde kolumdan tuttu. "Nereye gidiyorsun?"

"Her zaman yaptığımı yapıyorum. İnsanların yerimde olmak için delirmesine izin veriyorum." Başımı hafifçe yana eğdim. "Ama ya bir gün bu delilik bana zarar verecek kadar büyürse?" Başımı iki yanımda salladım. "Olur da biri yerime geçmeye çalışırsa nasıl fark edeceksin?"

Yüzüne hafifçe eğildim. "Fark edemeden biri ben olmuşsa ne yapacaksın?" Korkuyla suratıma baktığında kapıyı araladım. "İnsanlar benim yerimde olmayı kolay bir şey sanıyorlar. Bu yüzden bu kadar istiyorlar." Başımı hafifçe olduğu yöne çevirdim. "Peki ya burada olmak için neler feda ettiğimi bilseler?" Kapıyı ardımdan kapayıp güvenliklerin etrafımı çevrelemesine izin verirken gülümsedim. "Ben buraya kolay gelmedim." Merdivenleri yavaş yavaş inerken aşağıdaki insanların gözlerindeki parıltıya baktım. En önde şık takımının içinde beni bekleyen sarı saçlı adama baktım. Elini uzatıp beni narince insanların önüne getirdiğinde yüzümdeki gülümsemeyle kalabalığa baktım. Koca bir oda dolusu koyun sürüsüne.

"Bu gece hepinize burada olduğunuz için çok teşekkür ederim." Hafifçe güldüm. Aralarından yürüyüp üstü örtülü eserin önüne geldim. "Hepinizin beklediği eseri, izninizle sizlere sunuyorum." Hafifçe üzerindeki örtüyü çektim ve tablonun üstündeki kan kırmızısının akmasına izin verdim. "Sanat sizden çok şey feda etmenizi bekler." Hayretle eseri izleyen insanlara baktım ve güldüm. "Ben bunun için çok şey feda ettim." Elimi üzerinden akan kana getirdim. "Bu yüzden adı Feda."

Suratına baktım ve son kez gülümsedim. "Artık sanat sensin."

Sacrifice gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin